Çevremiz..

 05 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla eski bir yazımı paylaşıyorum. Malum şu aralar Marmara denizindeki müsilaj (deniz salyası)  en önemli gündem maddemiz. Çevre felaketi. Çok şaşırtıcı, korkutucu ,belirsiz ,sıkıntılı,nasıl geçeceği, geçecek mi yoksa kalıcı bir hasar mı olduğu belli olmayan bir durum. Bu doğanın denizlerin bir isyanı belki. Sadece Marmara değil ki çevre sorunlarımız, ya diğer canım güzelliklerimiz ,kıymetini bilmeden hor gördüklerimiz. Onlar da isyan ediyor ama bir süre gündemde tutup sonrasında unutuyoruz.Muhteşem doğamızın kıymetini o kadar az biliyoruz ki, vatandaş olarak da sorumluluğumuz var yapılanı korumama konusunda; yönetim olarak da sorumluluğumuz var bozma konusunda:(  Marmara gözümüzün önünde can çekişirken , diğer güzellikler de yavaş yavaş insan eliyle acımasızca yok ediliyor.

Onlardan biri Salda Gölü. Benim fotoğrafladığım zamanlardan(çok değil sadece 3 yıl önce) çok çok farklı şimdi medyadaki resimleri.  

Cumhuriyet gazetesinden alıntı

Yazık..Keşke doğal kalsaydı.
İyi ki o güzelim bozulmamış halini görebilmiş, bol bol fotoğraf çekmişim.


SALDA GÖLÜ 29.Mayıs 2018

Yıllardır orada durup dururken, sosyal medyanın birdenbire popüler yaptığı gerçekten insanı başka bir gezegene mi düştüm, hissine kaptıran bir köşe;
 Salda Gölü,
ki toprak yapısı, Mars gezegenine  benzermiş,rivayet öyle.Bembeyaz, pudra gibi yumuşacık bir toprak göz alabildiğince uzanıyor.
 Salda gölünün etrafının tamamı ,bu yapıda değil.Lakin aşağıda gördüğünüz gibi diğer tarafları da şahane manzaralar sunuyor ziyaretçilerine.

 Toprağın bu bembeyaz görüntüsü içeriğindeki sodyum, magnezyum ve az miktarda kilden kaynaklı. Balçık bir yapısı var, çok yumuşak, ayaklarınızın gömülmesi ihtimaline karşı rehberimiz uyardı, lakin hava sıcaktı ve toprak kuruydu şansımıza ,batıp çıkmadan rahat gezdik.Salda gölünün turkuaz rengi, suyun temizliğinden ileri geliyor.Su o kadar temiz , o kadar parlak cam gibi ki hayran kalmamak elde değil.  Türkiye'nin en temiz, dünyanın da sayılı temiz göllerinden.


 Salda gölünün suyu yarı tuzlu , gölün etrafında plajlar var, suya girilebiliyor.
Fakat çok derin bir göl.185 m derinliği ölçülmüş. Salda gölünün de sularının çekilmekte olduğunu da ,üzülerek öğreniyoruz bu gezimizde.
Gölün etrafı karaçam ormanlarıyla çevrili. Salda gölünün kıyısında kurulu Yeşilova beldesi ünlü yazar Fakir Baykurt'un da doğduğu yer, memleketiymiş.
Salda gölü sosyal medya tarafından bu kadar meşhur edilip , popülerliği artınca ziyaretçileri çoğalmış, hatta bir kaç yıldır  Elektronik Müzik Festivali düzenlenir olmuş .Ufak kamping alanları kurulmuş. Birde olmazsa olmaz yerli ürün satışı yapan, çay demleyip, gözleme pişiren ahali gölün civarına konuşlanmış.Otopark kurulmuş, hemen bir çarşı pazar havası yaratılmış




12 yorum:

  1. Doğal güzelliklerimize sahip çıkmıyoruz hiç. Ziyaret edilen her yere çöp bırakanlar da cabası. Toplumca sorunumuz var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çekirge sürüleri gibi olabiliyoruz ,ne yazık.

      Sil
  2. nasıl güzel.. ama o fotoğraflardan o insanları silmek istedim, ne olur kusura bakma.. bazen kendi gittiğim yerlerin de güzelliği karşısında ya keşke buraya hiç ayak basmamış olsaydım diye düşündüğüm oluyor, çünkü ben ayak bastıysam benden sonra gelecekler tabii ki hakları, bir ben miyim bunu görme şerefine nail olack, elbet değil.. ama işte, keşke diyorum hiç görmeseydim, sonra diyorum iyi ki gördüm, bu da benim çaresizliğim böyle güzellikler karşısında...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkes görsün tabi ama doğal güzelliği içerisinde görsün. Kısa süre sonra etrafa buşdozerler gelip, o pazar yerleri yerine prefabrik dükkan kondurmasın, zevksiz bariyerler çakmasın, kumları alıp başka yere taşımasın mesela:( Biz gittiğimzde yeni keşfedilmişti henüz, üstelik bu bölge tüm gölün çevresinde değil , bir bölümü bu şekilde , dünya harikası bir yer.

      Sil
  3. Ne zaman az bilinen yerler görsem, ziyaret etsem, aklıma ilk gelen "inşallah burası popüler olmaz" diye geliyor. Çünkü sonrasında olanlar belli. Hem biz normal insanların verdiği zarar hemde rant sahiplerinin yaptıkları ortada...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bende aynı şeyi düşünürüm hep. neden? çünkü biliriz sonunda ne olacağını.

      Sil
  4. içim eziliyor sanki bunlar görüp okudukça! bu muhteşem ülke, denizi, ormanı, gölleri, tarihi eserleri, tarım alanları ile elimizden kayıp gidiyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıymet bilen kuşaklar geliyordur peşimizden umarım.

      Sil
  5. Çevre konusunu dikkate alanlar, zaten bizler gibi ona zarar vermemek için azami dikkat edenler :( Mavinin, yeşilin, toprağın insan eli ile başla başka renklere dönüşmemesi için uğraşanlar malesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bazen bizim dikkatimiz azıcık farkındalık yaratmaktan öte geçmiyor.Yaşadığımız çevrelere bile etkimiz yok.

      Sil
  6. buranın da adını biliyom, giderim işallah bir gün :)

    YanıtlaSil
  7. Malesef amiyane tabirle doğanın içine ettik. İnsanın değdiği her yer batıyor. Bir adım sonra yokediliyor. İsyan halinde denizler. Müsilaj İzmir'de de var. Bu derece olmadığından göz görmüyor ama önlem alınmazsa ne olacağı ortada.

    YanıtlaSil