Unkapanı'ndan Fatih yönüne döndüğünüzde eski İstanbul'un su kemerlerinin doğal giriş kapısı haline geldiği Fatih Kadınlar Pazarını biz Siirt'li komşularımızdan duyduk ilk önce,onların ailesi İstanbul'da ilk oraya gelip yerleşmişler, zaten daha çok doğu insanının zamanında gelip yerleşmiş olduğu muhitmiş.
Ömer'de emekli olmadan önce Şehremeni de çalıştığından oraları bilir de
yeni haline o da çok şaşırdı, çünkü eskiden ortalık yerlerde kasapların et kestiği bir yermiş.
Şimdi açıkta kesilen et falan yok bendlerden girince uzun bir park ve etrafında kasaplar,
kahvehaneler, baharatçılar, sakakatçılar , peynirciler ve bizim gitme amacımız:))
büryan salonları..
Daha önce methini duyduğumuz Büryan için biz Şeref Büryan salonunu tercih ettik..
Ancak sıra sıra bir çok lokanta bu kebabı yapıyor.
Büryan kuzu etinden yapılan kuyu kebabı , isteyene kemikli isteyene kemiksiz pişiriyorlar..
Perde pilavı da söyledik ama hamuru biraz az pişmişti, idare eder lezzetteydi.
Karnınız rahatça doyduktan sonra gelen hesabın makul seviyesi de hoşumuza gitti doğrusu..
(Porsiyon 13 TL)
İstanbul'da böyle bir muhitin daha çok turizme yönelmesi gerekir kesinlikle.
Büryan kebabı,peynircileri, kasapları, balcıları, baharatçıları , en önemlisi tarihi dokusundan dolayı, o muhteşem Bozdoğan Kemerlerinin altına iki hasır tabure koyup
çay keyfi yapan yurdum insanı bu zevki turistlere de tanımalı ,
değil mi ama..
İstanbul gez gez bitmez,
bir gün değil bir ömür yetmez..
Güzel bir pazar günü olsun.....
ağız tadıyla...