Matt Haig yüzünden oldu..Akşam yemeğim yoktu. Ben oturmuş Matt Haig'in ''Rahatlama Kitabı''nı okuyordum. O cümleye denk geldim;
''Ulaşılacak hiçbir dış görünüş ;makarna yememeye değmez.'' Tabi onlarca rahatlatıcı tavsiyede bulunan Matt Haig sana bununla mı hitap etti, dersen sevgili okuyucu, evet karnım zil çalmaya çoktan başlamışken kitabın vurucu cümlesi bu oldu. Fıstık ezmeli ekmek de vardı ama ben tam bir makarna delisiyim. Şimdi sevgili beyimden dolayı az yesem de makarnayı çok severim. Onun için kalkıp doğru mutfağa gittim.
Bende önce bir adet kuru soğanı ve sarımsakları ince ince doğrayıp zeytinyağında kavurdum. İyice şeffaflaşana kadar, sonra yazdan kalma domates sosundan ilave ettim. Kırmızı soslu severim makarnayı birazda biber salçası koydum. Tatlı kırmızı biber, karabiber, kekik. Biraz sulandırıp kaynamaya bıraktım kısık ateşte. Bol suda haşlanan makarnaları süzüp ,sosun içine atıp bir güzel karıştırdım. Sonra servis sırasında üzerine bol beyaz peynir , onlar da hafif eriyecek, hmm, yemede yanında yat misali, kolay, lezzetli ve ama asla ve asla ucuz bir yemek değil , artık.. Memlekette bir paket makarna on liraları geçmişken hayat rahatlamaya pek müsait değil sevgili okuyucu. Oysa bir zamanlar kafa dağıtmak için mutfakta yemek yapmak terapi gibiydi. Oysa şimdiler de pahalılık akıldan çıkmıyor. Yokmuş gibi davranmak , e ben alıyorum ya tüm dükkanlar dolu, her şey tıkırında işte, diye düşünmek, bana doğru gelmiyor. Bugün iyiyiz ya yarın?! demeden yaşayacağımız günler gelsin istiyorum..
Hepimize iyi pazarlar sevgili okuyucular..