kıyır kıyır bunlar..

Öncelikle yeni başlayan taptaze bir pazartesi gününe merhaba diyorum....
Yepyeni bir haftanın pırıl pırıl ilk günü.
Sonra da benim zebra kurabiyeleri sunuyorum ki taptaze bir gün olduğu kadar
aynı zamanda tatlı da bir gün olsun;

Malzemeler;

*250 gr tereyağ,
*1 su bardağı pudra şekeri,
*1 çaybardağı sıvıyağ,
*3 çorba kaşığı yoğurt,
*1 çorba kaşığı kakao,
*Aldığı kadar un..(3-4 su bardağı kadar)
*1 paket kabartma tozu,
*1 paket vanilya..



Kakao hariç tüm malzemelerle yapılan hamurdan bir mandalina büyüklüğünde
parça koparıp kakao ile buluştıralım ve bu kakaolu hamurdan, avucumuzun içinde
ince rulolar hazırlayalım..
Beyaz hamurumuzu merdane ile çokda ince olmayacak şekilde açalım üzerine
kakaolu şeritleri koyup üstüne bir yağlı kağıt sererek tekrar yine hafif bastırarak
birleşmelerini sağlayalım. Bir kalıp yardımıyla kurabiyeleri şekillendirip, fırın
tepsisine dizelim 160 derecede 15-20 dakika pişsinler..
işte oldular...
afiyet olsun...

Ağız tadıyla...

anneler de bilimkurgu sever..

nasıl sevmeyelim ki 70 li 80 li yıllarda Atılgan Uzay Gemisinde Uzay Yolu,

Ay üssü Alfa da Uzay 1999 dizileriyle büyümüş bir nesiliz biz de.

Onun için ben de , kan revan içermeyenler yalnız, bilim kurgu tarzı
filmleri özellikle sinemada seyretmekten büyük keyif alıyorum..

 Açlık Oyunları Suzanne Collıns  adlı Amerikalı yazarın seri olan
''Açlık Oyunları'' , ''Ateşi Yakalamak'' ''Alaycı Kuş'' adlı romanlarının
filme uyarlanması. Son kitabı 2 bölüm halinde sinemalaşmış. Yazın
diğer bölümleri seyredince Açlık Oyunları Alaycı Kuş :Bölüm 2 yi
sinemada seyretmek zevkinden eksik kalmayalım dedim.
Film 20 Kasım da vizyona girmişti. 136 dakika sürüyor ama zorlu bir arenada
heyecanla geçen bir zaman dilimi oluyor. Şimdi biliyorsunuz birde filmler 3D .
Tamamen Katniss ve galiplerle birlikte filmin içine dahil oluyorsunuz.
Üstene üstlük bu kadar aksiyon dolu bir filmin romantik bir finalle noktalanması
hoş bir tebessümde yaratmıyor değil..

NOT DÜŞMEK ADINA;
Sinemada film seyretmek  üstelik AVM içinde
vasat bir salonda  20 TL ,eğer gözlüklerinizi yanında getirmediyseniz
3 TL de gözlük parası;23 TL .


Günümde yapacağım böreği buldum;

Üçgen Börek,
tarif  marifetli ve güzel sevgili'' balböcuklerinin'' ig hesabından,
sanırım artık bloğuna uğramıyor:(
Malzemeler kolaycacık bulabileceğimiz malzemelerden;

*1 su bardağı süt,
*1 çay bardağı sıvıyağ,
*1 paket kabartma tozu
*3 yufka..
Ben iç harcımı kendime göre ayarladım, esas tarifte sucuk ve peynir var;
İç malzeme;
*1 kg ıspanak yaprakları((Ispanaklı Dilber Böreği içi gibi hazırlanır)
*Bir küçük kase kavrulmuş kıyma (Kıymalı Bohça Börek iç harcı gibi hazırlanabilir)
-Süt, sıvıyağ ve kabartma tozu karıştırılır , hazırlanan sos
yufkaların arasına sürülerek, 3 yufka üst üste serilir, kenarları yuvarlaklığı gidip,
büyücek tek bir kare olacak şekilde içe katlanır, böreğin iç malzemesi
üzerine yayılır.
 
Sonra en önemli aşama katlama aşaması , bende sizin için resimledim;


Böylece 3 yufkadan 16 adet üçgen milföy börek görüntüsünde , çok leziz
börekler elde ediyorsunuz;

teşekkürler  ''Balböcükleri''  ...

Güzel günler diliyorum....

pastırma yazı

Kasım ayında, takvimlere göre 11 kasım 25 kasım arası, mevsimsiz sıcaklar başlar,
soğuk kış günleri ardı sıra beklediği için bu fırsatı mutlaka değerlendirmek lazım gelir.
Pastırma Yazı özellikle sonbahar gelmeye başladığını hissetiğimiz zamanlarda, hasretle
gözlediğimiz bir dönemdir, tıpkı şu günlerde olduğu gibi günlük güneşlik geçer,
ancak geceleri yinede pastırma yazına aldanıp kalorifer , soba yakmadanda geçirilemez..
O kadar da yaz değildir hani laf aramızda....
Dün de o günlerden biriydi ve ömerle kendimizi dışarlara attık, İstanbul Anadolu Yakası
nın bir ucundan bir ucuna bir gezinti yapıp hem Boğaz havası aldık hem de dua ettik;
 Boğazın suları bir göle dönüşmüştü, durgun, sakin,
Gerçi böyle açık ama puslu , güzelliğini sisler arkasına saklamış İstanbul havasını sevmem
lakin bu manzara da her hava durumunda hayran kalınmayacak gibi değilmiş.
 Bahçeler yapraklarını döken ağaçların sessizliği ile yazın kalabalığından sonra adeta
dinlenmeye çekilmiş,
 
Sonra oradan nispeten boş ,şaşkınlık yaratan Boğaz trafiğinde Beykozdan Üsküdara yol aldık,

 Ağaçlar sonbaharın renklerini giymiş, sarılar, kırmızlar, yeşiller,
yapraklarını henüz dökmeden, etrafı süslemeye devam ediyor
Kuleli heybetli duruyor sahilde...
 
Arada bir karnımız acıktı, deniz kenarında Avrupa yakasını seyrederek balığımızı yedik,

Sonra yine bol trafikli bir yolla ,adalar karşısındaki güzel
ilçemize ulaştık. İstanbul da her yer ayrı güzel, her yer başka duygular yaratıyor,
galiba onun için de bu kadar kalabalık..
Güzel bol gezmeli bir hafta sonu diliyorum...

Limonlu Kereviz

Yine hafif bir yemek tarifi vermek istedim, Karatay Mutfağından;
*4 adet kereviz,
*1 adet havuç,
*1 adet kuru soğan,
*1 adet limon(tarifte 2 adet limon ama ben 1 limon tercih ettim)
*4-5 sap kereviz yaprağı,
*yarım demet kadar dereotu,
*3 yemek kaşığı kadar zeytinyağı,
*tuz..




-limonu iyice yıkayıp temizleyip , kabuklarını rendeleyin, suyunu sıkın, posa kısmını,
ufak doğrayın..Yani limonun her zerresinden yemek yaparken yararlanmış
olacağız..
(tarif  2 limonla yapılmış ama ben çok ekşi olacağını düşünüp, ömer'e
fazla ekşi dokunduğu için , 1 limonla denedim)
-Soğanlar yemeklik doğranır, zeytinyağı ile birlikte tencereye konulur,
ateşin altı yakılır.
-Üzerine kabukları soyulup doğranmış, kerevizler , kazınmış halka halka
kesilmiş havuçlar konulur.
-Sebzelerin üzerine limon kabuğu rendesi, kesilmiş limon posası parçaları,
limon suyu ilave edilerek( birazda su ilave edin  , sebzelerin üzerine
çıkmasın,limon suyu yeterli olmuyor) kısık ateşte pişmeye bırakılır.
-Pişmeye yakın üzerine kereviz sapları  doğranır.(Ben yine
tercihim olarak çok az kullandım )
-Piştikten sonra da dereotu serpilip servis edilir..
(Ben dereotundan da eser miktarda kullandım, ama siz limonlu kereviz yaparken
bol dereotu kullanabilirsiniz yakışır)

Lezzet olarak limonlu kereviz güzel ancak 2 limonla çok ekşi bir yemek olacağını
tahmin ediyordum 1 limonlusunu pişirip tadına bakınca ,
doğru karar verdiğimi anladım, ama aranız ekşiyle iyi ise 2 limonda gayet
güzel olur tabii ki....
Kısaca limonun her zerresinin kullanıldığı,  kerevizin ve yapraklarının ,dereotunun
hoş kokusu ile tatlanmış gayet leziz , sağlıklı  bir yemek oldu...

Gününüz Ağız Tadıyla Geçsin.......

Bulgurlu Pazı (Dible)

Günlük güneşlik Kasım günleri. Ancak aldanmamak lazım
çünkü sabah akşamları buzz kesiyor hava.
Bugün benim az öz yemek tariflerimden, kitapta Karalahana Diblesi olarak geçen  tarifin
''bence'' uygulanma şekli var;
*1 demet pazı,
*2 kaşık kadar tereyağ(ya da zeytinyağ)
*2 kuru soğan,
*1 su bardağı pilavlık bulgur.
*Tuz, karabiber, kırmızı biber..

Yapımı herkesin uygulayabileceği kadar basit bir yemek;
-Pazılar yıkanıp, ince doğranır, soğanlar yemeklik küp küp kesilir.
-Yayvan bir tencerede önce tereyağ eritilir, üzerine sırası ile,
pazılar konur, üzerine soğan ilave edilir, bulgur serpilir, bir sıra daha aynı şekilde
tencereye yerleştirilir, en son sıcak suyu , tuzu, karabiber kırmızı biberi
atılır , önce bir miktar harlı ateşte sonra ocağın ateşi azaltılarak, kısık ateşte
suyunu çekip, bulgurlar ve sebzeler yumuşayana kadar pişirilir..

Karalahana ve asma yaprağıyla da uygulanabilen bir tarif,
ben pazı tercih ettim.Bulgur zaten en sevdiğim..
Hem leziz hem doyurucu, yanına ayran iyi gider...
ağız tadıyla...


GÜZEL BİR HAFTA SONU DİLERİM,
SEVGİNİZ BOL OLSUN*