köprülü yaz


Döndük İstanbul'a tilki misali.
Akşam haberlerinde kulağıma ilişti
3.Boğaz köprüsü Yavuz Sultan Selim köprüsünün 26 Ağustos da açılışı varmış.
Yukarıdaki fotoğrafı 10 Eylül 2015 de çekmişim. Çok kısa sürede bitirmişler,
merak ettiğim köprü tamam da yolları ne alemde,  nereye kadar bitti yollar..
Artık bir kez geçip göreceğiz.

Haziran sonlarında bir sürü acı olayın içinde binbir tantanayla  açılan
Osmangai köprüsü nden dönüşte geçtik mesela. Hala inşaat halinde!
Ancak otoban boyunca Oksijen adı verilen dinlenme yerleri, alışveriş yerleri
bitirilmiş bile.
Sadece açılışta ve Bayram süresince uygulanan beleş geçiş günlerini kaçırdığımızdan
toplamda 98,50TL lik bir ücretle geçtik.

89 TL si köprü geçiş 10 TL si yol parası..
İsteyen nakit de ödeyebilsin diye gişeler var, OGS ,HGS var.
KESİNLİKLE ÇOK PAHALI..

Çok güzel yapılmış, bomboş trafiği olan otobanı , yaklaşık 3,5 km uzunluğunda
tüneli görünce bu yolları olduğu gibi alıp İstanbul'a bir yerlere
taşısalardı , diye hayal ettim. Ne güzel işe yarardı..

 Çünkü bu yoldan çıkıp içine düşülen Gebze  E5 trafiği yok mu?
Ay geldik İstanbul'a! dedirtiyor insana.
Nemiyle günlerdir bizi adeta boğan İstanbul Ağustos'u bu sabah biraz
serinletmiş ortalığı..
Güzel günler görebilsek
dileğiyle
güne başlayalım...

15 den sonrası

Epeydir elim varmıyor blog için yazmaya ama tatildeyken 15 den sonrasını şöyle yazmışım,
sırayı bozmayayım yayınlayayım dedim ;

buralar 15 inden sonra tenhalaşıverdi birden.
Malum izinler iptal edilince herkes apar topar evine döndü.
bir hüzün sardı sanki etrafı.
Kalanlar Tv'lerin başında olanı biteni öğrenme peşinde.
Biz bunları şöyle biliyorduk, böyle biliyorduk, söylemiştik diyerek,
işte bunlar daha da beterini bile yapar diyerek, ayıklansınlar temizlensinler
artık diyerek konuşan uzmanlar her gece kanal kanal dolaşıp açık oturumlarda
uzun uzadıya konuyu irdeliyor.
Bizler duyduklarımızdan dehşete kapılıyoruz.
Temmuzun ilk haftalarında nerede bomba patlayacak korkuları ile
yaşayan yurdum insanı  şimdi Demokrasi Nöbeti adı altında her gece meydanları
dolduruyor, bayraklar sallıyor, sanatçıları siyasetçileri alkışlıyor.

Ayvalık'ta da meydanın heykel kısmı ve civarı dolu, dombralar çalınıyor,
pilav ayran dağıtılıyor, açılan kocaman Türk Bayrağimiz nöbetleşe sallanıyor.
Diğer tarafta ise çoğu, ellerinde dondurma külahları sahilde piyasada, kıyıda dizili
çay bahçelerinde çay tost ikilisi ile keyfinde.
Sanki bir şaşkınlık , bir araf durumu..

OYSA Kİ BEN ŞU AN ŞU SATIRLARDA;
Ayvalık'ta Ayvalık Cunda arası motor fiyatlarının 5 Tl ye çıktığını ama ondan
daha zevkli bir kısa mesafe yolculuğu tanımayacağımı;

Bu sene bamyanın yine en tazesini Armutçuk'da pazardan alıp yediğimizi;
(Annem eline sağlık)

Bu sene çok da rüzgar esti, deniz pek keyif vermedi diye sızlandığımızı;
 
Ayvalık tostu yemeden dönülmeyeceğini
 Off burası ne kadar güzel manzaralara sahip, şu denizin rengine bak,

 
 annemin eflatun rengi mis kokulu yaseminleri bu sene çoştukça çoşmuş;
 


falan yazacaktım...