Pazar Tarifi; Armut ve Fındıklı Kek
50 M2 , Sisli günler..
Dün sis bastı aniden. Sabah saatleriydi, Büyükada'ya doğru ,batıdan duman gibi bir bulut gelip yayıldı, denizle birleşti ,adanın tepesi açıkta kaldı. Çok uzaklarda görülen ulu bir dağ tepesi gibi. Sonra o bulut tüm denizi, tüm adayı kapladı,yok etti, taa bizim evin önündeki caddeye kadar geldi ,kaldı orada. Bir sis bulutunun tam sınırında bulunmamıştım sanırım. Bir sisin yayılmasını da izlememiştim evdeki pencereden. Kısıtlama halleri işte, evden dışarıyı izleme aktivitesi olarak, bir sis anısı. Epey bir seyrettik camdan dışarısını, sonra açıldı sis, o tepede görünen aydınlık ,güneş halini aldı.
Biz de sisten vazgeçip,'' 50M2 '''nin kalan son 1,5 bölümünü seyre daldık. 50M2 Netflix'deki yeni Türk dizisi. 8 bölüm. Engin Öztürk, Aybüke Pusat, Cengiz Bozkurt, Kürsat Alnıaçık ,Tolga Tekin oyuncuları arasında. Burak Aksak (''Leyla ile Mecnun ''dizisinin senaristi) senaryosunu yazmış, Selçuk Aydemir (''Düğün Dernek'' filmlerinin yönetmeni:) yönetmiş.
Dizi bir mahalle dizisi. Konu hiç yabancı değil. Yerli filmlerdeki , herkesin birbirini tanıyıp sevdiği mahalleye gelip, eski evleri alarak apartman inşa etmek isteyen ''kötü'' müteahhit (filmdeki müteahhit değil, işadamı ) ve onu engellemeye çalışan ''iyi'' mahalleliler arası mücadeleyi anlatıyor. Konu, günümüz insan ve yaşam şartlarına uyarlanmış. Saçma komedilerden ,ama güldürdüğü yerler, güzel espriler var. Hiç eskimeyen bir memleket konusu. Her dönemde yaşanan şeyler. Araya mafyavari işlerde konulmuş elbet. İzlenebilir bir dizi .
Bugün kısıtlı günlerden, hava çok güzel. Uzun yıllardır ,bu aylarda balkonda oturduğumuzu hatırlamam. Bu gün, tam çay içmelikti balkon. Tabii ki içtik. Sonra maskelerimizi takıp, market bahanesiyle dışarı da çıktık. Market yakın, bizde yolu uzattık. Annemlere uğrayıp kahve içtik. Dolana dolana ,eve geldik. Arka parkta baharlar açmıştı. Sanmayın sadece biz. Herkes dışardaydı. Parkın banklarında muhabbete dalanlar, köpeğini gezdirenler, gelip geçenler yani birçok insan dışarı atmıştı kendini. Hatta caddede araba trafiği de epeyceydi. Kısıtlamalar kısmi kısmi olunca ,işte durum böyle oluyor. Şu hastalık zamanları geçip gitse de rahata erse insanlar. Maddi, manevi tükenmek üzere çoğumuz. Havalar gibi ,sisliyiz pusluyuz.
Nils Holgersson'un Serüvenleri
Selma Lagerlöf (1858-1940) 1909 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan ilk kadın yazar olarak tarihe geçmiş kişidir. Aynı zamanda Nobel Edebiyat Ödülü alan, ilk İsveçli yazar olarak, ülkesinde de ,adını önemli bir yere yazdırmıştır. Döneminin en iyi cağdaş öykü yazarlarından kabul edilir.Üstelik 1909 yılında bir kadın yazar olarak Nobel Edebiyat Ödülünü almak ,başlıbaşına büyük bir başarıdır.
Yazdığı masal ve efsanelerle tanınır. Ülkemizde de yayınlanan''Uçan Kaz'' isimli çizgi film ''Nils Holgersson'un Serüvenleri'' isimli kitaptan uyarlanarak hazırlanmış, pek çok ülkede gösterilip, ilgi görmüştür.
1909 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Selma Lagerlöf'ün , Nils Holgersson'un Serüvenleri isimli eserinin; Türkçesi; Babür Kuzucu'ya ait. Sayfa sayısı; 397
Gelelim ,İsveç'i baştan başa ,bir kazın sırtında gezen bir çocuğun hikayesini anlatan kitabın konusuna;
Nils çok yaramaz bir çocukmuş. Bir gün ailesi evde yokken ,yaşadıkları çiftlik evinde karşılaştığı cini kızdırınca bir anda kendini küçülmüş halde bulmuş. Ortadan kaybolan cin ,verdiği bu ceza ile Nils'e büyük bir oyun oynamış. Parmak çocuk hali Nils'in önceleri hoşuna gitmiş .Küçüldüğü için karşılaştığı tehlikeler ise korkuya kapılmasına neden olmuş. Tam bu sırada kuzeye, Laponya bölgesine göçmekte olan ve çiftliğin üzerinden geçen yaban kazlarına oldum olası özenen genç beyaz kaz Martin, yaban kazları ile gitmek için havalanmak isteyince, olanlar olmuş. Onu durmak isteyen, ancak boyu ve gücü buna yetmeyen Nils kendini bir anda beyaz kazla birlikte göklerde uçarken bulmuş. Sürüye önce kabul edilmek istenmese de zamanla yaban kazları Nils'e alışmışlar. Hem Nils onlara yardım eder hem de kazlar Nils'i ve beyaz kaz Martin'i korur olmuşlar. Böylece sürü halinde kuzeye doğru uçarlarken başlarından pek çok macera geçmiş. Kuşlarla yaptığı bu yolculuk Nils'in pek çok şey öğrenmesine, pek çok şey görmesine vesile olmuşsa da Nils yavaş yavaş insan olmayı, ana babasını, çiftliği özlemeye başlamış. Ancak cinin onun eski haline döndürmesi için bir şartı varmış . Genç beyaz kaz Martin'i sağ salimen çiftliğe geri getirmek. Çünkü Genç Martin'in de bir ailesi varmış ve Martin göçmen bir yaban kazı değil, çiftlik kazı imiş...
*******
Çocukluğumda masal kitabı okumayı çok severdim. Bir şey değişmemiş hala seviyormuşum demek:) Bu öğretici ,ağır başlı eser; doğayı, canlıları ,hayvanları, insanları bazen gökyüzünden bakarak, bazen sularda, bazen toprakta yaşarken ki hallerini, masallara sarıp sarıp, hikaye gibi anlatmış. Keyifle okudum. Bitti.
Ve genelde masallar şöyle biter;
Gökten üç elma düşmüş. Biri yazanın, biri anlatanın, biri de okuyanın başına..