Mübarek Toprak


Nobel Edebiyat Ödüllü yazarlara ait okumalarımda Pearl Buck(1892-1973) en sevdiğim yazarlar arasına açık ara ilk sıralara yerleşti. Yazarın daha önce okuduğum ANA isimli romanı (tık tık)  ve Mübarek Toprak isimli bu romanı okunmaya değer, zamansız konulu  kitaplardan. 

Mübarek Toprak
Türkçesi; Nihal Yeğinobalı,
Sayfa;389

Bazı kitaplara başlarsınız ve elinizden bırakmak istemezsiniz, içine alır götürür sizi, kahramanla beraber o hayatı yaşamaya başlarsınız. Bitmesin istersiniz ama her hayatın olduğu gibi kahramanın da hayatının bir sonu vardır. Mübarek Toprak, Çin'de yaşayan Wang Lung isimli bir rençberin belki hayatta hep örneklenen, başarı öyküsü diye anlatılagelen dipten başlayıp yükselen, zirveye çıkan ve orada sona eren bir hayat öyküsü. 
Yaşlı babası ile yaşayan , geçimini topraktan sağlayan Wang Lung zamanı geldiğini ve çok yalnız olduğunu düşünüp evlenmeye karar verir. Köyün en zengin konağından gidip bir köle kız alır.  O-lan isimli bu kızcağız çirkin mi çirkindir ama bir o kadar da çalışkan , sessiz ,akıllı,uysal bir kızdır. Kölelikten kurtulduğundan mı nedir Wang Lung için deli divane olur. O-lan ile yaptığı evlilikten sonra Wang Lung' un hayatı rahata,bolluk berekete kavuşur. Beraber çalışırlar , O-Lan üç erkek evlat verir Wang Lung'a. Hırslı bir insan olan Wang biriktirdiği paralarla gidip köyün en zengin konağından bir de yeni tarla alır. Daha çok eker, daha çok kazanır, biraz daha toprak alır. Bu arada bir de kızı olur. Ancak kız çocuğu, kendine özgü bir ruh halinde doğar, diğerleri gibi değildir. İşler terse dönmeye de o sene başlar. Kıtlık gelir memleketlerine. Köy halkı ile birlikte Wang Lung ve ailesi de telef olurlar adeta. Açlıktan ölmek üzere iken güneye büyük kente göçmeye karar verirler son bir can havli ile ..
(heyecanla geçen devamı  romanda:)
***
Mübarek Toprak  adlı romanda ezeli ve evrensel bir konu olan toprak işlenmiş. İnsanların topraktan gelip toprağa dönecekleri konusu üzerine kurulmuş , kendi toprakları sayesinde yokluktan varlığa ulaşan ama yine de huzuru tam anlamıyla bulduğu söylenemeyecek olan çiftçi Wang Lung ve ailesinin bir ufak tarla ile başlayıp ,şehrin ileri gelen bir sülalesi olması yolundaki yükseliş hikayesini,bir adamın çalışkanlığını, bir kadının sabrını, başka bir kadının ihtirasını, baba evlat ilişkilerini ve Çin'in diğer insanlarını anlatıyor. 

Pearl Buck Amerikalı bir yazar olmasına rağmen Çin ve Çinliler ile ilgili romanlar yazmış, onlara hayranlığını kitaplarında dile getirmiş. Dünya çapında bir yazar olmasını da Çin ile ilgili buluyor ,kendi ağzından söyledikleri;
''Koleji bitirdiğim zaman kendimi bir kara cahil buluyordum.'' diyor.'' Roman yazmak istiyordum ama,yazamayacağımı,yazabilecek hale henüz gelmediğimi hissediyordum.''

Peki kendini bu kadar acz içinde gören birisi nasıl dünya çapında bir yazar olmuş, ne vesile olmuş buna derseniz yine Pearl Buck'ın  cevabı;
''On yıl Çin'de kaldım. Bu on yıl içinde savaş alanlarının ortasında o güne kadar kimsenin ayak basmadığı yerlerde yaşadım. Çok şey gördüm, çok şey öğrendim. Sonra, bir gün, artık roman yazabilecek hale geldiğimi hissettim.''

Tavsiye edebileceğim , çok beğendiğim kitaplardan birisi oldu.

******

Bu postu yazdığım gün;
19 Mayıs 2022 perşembe.
19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMIMIZ kutlu olsun.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ve silah arkadaşlarının ruhları şad olsun, onlara her daim minnettarız.
Kalbimizde..

kısa bir ada mola..


İstanbul'da mı hayat zorlaştı, yoksa genel mi bu durum, bilemiyorum. Seyrettiklerimizden, okuduklarımızdan, gördüklerimizden mi? Halbuki şu günler, mayıs ayının ortaları buraların en güzel havalarını yaşatır genellikle. Yumuşacık ,huzur kokan , ılık hava evlerin içinin soğuğundan iyidir. Tüm kışın havasını içine sindirmiş duvarlar henüz ısınmasa da dışardaki yumuşacık hava ile ciğerleriniz bayram eder adeta. Ağaçlardaki yapraklar en canlı, en taze yeşili ile süslenmiştir. Hava ve doğa şahanedir okuyucu. Ama ruhu karartmak için sebep öyle çok ki bu güzellikleri görmeden geçip gidiyor gibiyiz. Her şeyi normalleştirmeye alışmış bir vatandaş modeli olup çıktık. Resimde örneği görülen ada vapuru/şimdilerde çoğunluk ada motoru/  32.- TL olmuş vatandaş. 15 dakikalık yol 32.- TL. Varsa İstanbulkartın bir tık daha ucuz. Adada biraz gezelim, sadece güzelliklerini görelim derseniz o eski faytonların yerine konulmuş içi daracık 6 kişinin tıkıştığı ve üstelik ada turu yaparken etrafınızı ancak ufacık camdan görmeye'' çalıştığınız'' minibüsümsü araçlar bile 26.-TL olmuş. Tek değişik yanı kadın şoförlere emanet edilmiş olmaları. Üstelik üniformaları ada hayatına göre çok resmi kalmış ama belki yazın daha rahat kıyafetlerle çalışıyorlardır. 
Ah! adalar ,güzel adalar, İstanbul'da bir vaha, adalar başka bir dünya, adalar İstanbul'da doğanın tek tük saklı kaldığı nadir yerlerden. Daha güzel , daha bakımlı ,daha temiz tutulabilir oysa. 
Yine de iyi ki var..  


GÖÇEBE



Nobel Edebiyat Ödüllü yazarlardan  yine bir Knut Hamsun(1859-1952) eseri.
GÖÇEBE
Türkçesi; BEHÇET NECATİGİL (1916-1979)
Sayfa;448

Knut Hamsun'ın   Göçebe romanı üç bölümlük büyük bir romana verdiği genel isim. Birinci kitap Sonbahar Yıldızları Altında 1906'da, Hüzünlü Havalar 1909 'da, Son Mutluluk 1912'de yazıldı.  Üç kitapta hikayeler  Knut Hamsun'un gerçek ismi olan Knud Pedersen' in  ağzından anlatılmış. Yazar kitabı ellili yaşlarında yazmış. Şöyle önemli, kitabın kahramanı da Norveç'in büyük şehirlerden bıkmış, kendini tabiata, kırlara ,ormanlara vermiş hülyalı ,orta yaşlı bir adam. Gençliğinin geçtiğinin farkında hüzünlü ve melankolik yalnız birisi. Uzun yollara çıkıyor ve rastladığı çiftliklerde mevsimlik işlerde çalışıyor. Odun kesiyor, ufak tefek tamiratlar yapıyor. Bu arada kendi iç dünyasında bir arayış içinde, kaybolan gençliğinin avareliğinde , yaşlılığın yaklaşmakta olması ,tek başına kalmak onu çıkmazlara soksa da yol boyu edindiği arkadaşlıklar ona etrafındaki insanları ve tabiatı  gözlemleme imkanı sunuyor.
  İlk kitapta ve ikincisinde evliliğin zorlu konusunu işlemiş yazar, kahramanın gözünden. Kendi yalnızlığının yanında çalıştığı çiftliklerde karşılaştığı kadın ve erkeklerin ,silik hayatları ve onların evliliklerindeki mutsuzluğu görmesi, onu yalnızlığın karşısında teselliye değil daha hüzünlü havaya sokmuş. Knud ikinci kitapta ilkinde olduğu gibi kadınlar üzerinde de yoğunlaşıp çözümlemeler yapmış lakin sonuca vardığı, bence ,söylenemez. Üçüncü kitapta kahraman artık iyice olgunlaşıp hayatın yaşlanmaya başlayan kişileri kenara ittiği, kendi yalnızlığı ile baş başa bıraktığı gerçeği ile kabullenişe geçiyor, anlayamadığı hayatı göçebelikle sona doğru yol almaya devam ediyor. 
.
Diğer Knut Hamsun eseri;  AÇLIK (tık tık) 

Usta yazarın okunmasi gerekli iki klasik ve muhteşem kitabı. Su gibi akan, derin ,insanı düşünmeye sevkeden, hayatın gerçeklerini bir bir göz önüne seren ,dönemler içinde  değişmeyen insan tabiatı ile şaşırtan, sıradan, basit insan hikayelerinin anlatıldığı kitaplar hele ki Behçet Necatigil'in tercümesi ile okumak  çok güzel.