yine mi?
Kış Bitti Müjdesi Veren Gün ,Bugün..
Erbain 21 Aralık-30 Ocak arasındaki kırk günlük süreye verilen isim. Arapça bir kelimedir, kırkıncı anlamına gelir. Zemheri de derler, aşırı soğukların olduğu dönemdir hatta 18 ocak günü kış mevsiminin en soğuk günü sayılır. Ülkemizde de en soğuk mevsim Aralık, Ocak ve Şubat aylarıdır ve bu dönemde hava sıcaklıkları genellikle 0 'ın altına iner. Gerçi Istanbul' da bu kadar soğuk görülmese de buranın soğuda ayrı üşütür yaşayanlarını. Kuru değil nemli bir soğuktur hele o karayelli rüzgarı ile birlikte fenadır. Onca güzel günle geçen kış tabii ki soğuk yüzünü de gösterecek. Soğuk olunca eve kapanma dönemim başladı, bu havalarda yürüyüş hiç bana göre değil.
haftalık..
Bu hafta annemle başladı, önce doğum günüydü kendi aramızda kutladık. Poğaçalar ondan , kurabiye ve pasta benden:) Torunları ve kardeşim gelemediyse de kalpler bir olsun dedik, malum mesai ve okul günü herkes işinde gücünde. Ertesi gün annemin sarı nokta tedavisi için gözüne yapılacak enjeksiyon için bu kez hastane de bir araya geldik. İkinci iğnesini de oldu sağlıkla şükür. Sarı nokta göz hastalığını önce babamda duymuştuk. Şimdi annemde de ortaya çıktı. Sarı nokta makula dejenerasyonu ,bir çeşit retina hastalığı. Gözdeki makula denilen bölgenin bozulması ile ortaya çıkan bir göz hastalığı. Kuru ve yaş sarı nokta diye ikiye ayrılıyor. Babamda iğne tedavisine ihtiyaç olmadı, hatta son kontrolde ilerlemesi durmuş. Ama annem 3 kez enjeksiyon olacak . Bir de bununla ilgili vitaminler varmış. Başımıza geldikçe dertler ve neşeler, neler öğreniyoruz neler.. Tüm hastalara şifalar diliyorum.
***
Yarım kalan yazıma devam edene kadar cumartesi oldu, kızcem geldi güzel havadislerle evimiz canlandı, hareketlendi. Bu gün yine yazamam başka vakit bulup. Benim için sadece sabah saatleri sakin geçiyor, diğer zamanlar bir koşturmaca çoğu zaman da düşününce boş bir telaş olduğunu anlıyorum ama yine de öyle oluyor. Herkes kendi zamanını yaşarmış, benimki de bir garip telaş işte.
***
Bu hafta havalar soğuyunca dizi seyretmek keyifli oldu. FAUDA nın 4. sezonu yayınlanmış ,onu izledik. BEHZAT Ç. nin yeni serisi ÇEKİÇ ve GÜL 'ün son bölümü ile finale erdirdik. Biraz aksiyonu gerilimi bol dizilerle geçti bu hafta . Toplumca alışkınız artık gerilime, dizilerde yadırgamıyoruz. Bu haftasonu bazı olumlu bazı olumsuz eleştiriler alan ŞAHMARAN isimli diziye bir bakacağız. Beğenirsek tamamını izleriz, yoksa yarım kalanlar arasına katılır.
******
Güzel bir hafta sonu olsun, keyifli, neşeli, muhabbetli,aşklı meşkli..
bizim buralar..
Günler Zaten Güzeldir,
'Çirkin olan bizim hislerimiz'' Okuduğum Ahmet Ümit kitabından bir cümle. Kahinlerin prenslere verdiği öğütlerinden. Doğru değil mi?Her gün harika renklerle doğuyor, içimize dönmeden bakarsak dünyaya ,her gün muhteşem renkli bir gökyüzü , güneşli, yağmurlu ,karlı , sisli, rüzgarlı çeşit çeşit doğa oyunları. Hele ki son günlerde güneş öyle kavuşma anları yaratıyor ki renkler inanılmaz güzellikte, her an değişe değişe karanlığa ulaşıyor gün. Aynı şey sabah gün doğumunda da var, pamuk şeker gibi pembeler , süt mavileri ,bakmalara doyulmaz bulutlar. Ama işte iç dünyamız iyi değilse günü de yaftalıyoruz;
'' bu nasıl gün'' falan diye. Ruhumuz ,zihnimiz olumlu düşüncelerle, güzel duygularla dolu olabilse günler hep güzelliği ile görünecek gözümüze. Söylendiği kadar kolay değil bu insanlar için. Ne kadar olumlama yapmaya çalışsak da etrafımız ,yaşanılanlar, ilişkide bulunduklarımız buna müsaade etmiyor olabilir.
Bu günlerde bu konu üzerine ,pek yapmadığım bir şey üzerine bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Duygularımızı özgürleştirme ile ilgili. Şimdiye kadar ilgimi çekmeyen belki de ihtiyacım olmayan konular bile olabilir. Bakalım ne derece devam edebileceğim, neler öğreneceğim. Yaş kemale erse de hayatın öğretecekleri bitmiyor, bizim de tedbir almamız varsa öğrenmemiz gerekenler, ders almaya devam etmemiz lazım demek . Böylece hayatın renkleri daha net görünecektir, eminim..
gezegenlerden jüpiter..
Komşu mahalle de böyle güzel bir park olduğunu bilmiyormuşum. Pek oralara kadar yürüyemiyoruz. O mahalle yokuşta kalıyor , bizim güzergah sahil tarafı, düzayak. Parkın içine güzelde bir kafe açılmış Belediye tarafından. Yeni açılan bu kafeteryalara gezegen isimleri verilmiş, buradakinin ismi sistemin bilinen en büyük gezegeni ;Jüpiter. Gayet güzel, temiz , yeni ve ucuz. Dört TL ye çay nerede içilir artık bilmiyorum. Kartal'da üç adetmiş bu kafelerden .Genelde çay bahçeleri, kafeler deniz kenarına açıldığı için , mahalle içlerinde, apartman aralarındaki boşlukların da bu şekilde değerlendirilmesi güzel olmuş. Sonuçta ilçe denize doğru değil kuzey tarafa, içerilere doğru gelişmekte. Herkes de her yürüyüş istediğinde ya da azıcık hava almaya ihtiyacı olduğunda sahile koşacak değil sonuçta içeri kısımlarda nüfus fazlalaştı, yeni mahalleler oluştu,lazım böyle sosyalleşme alanları, parklar, yeşillikler. Hele ki betonlaşma ,yapılaşma bu kadar fazlalaşmışken ilçede.
Bol muhabbetli bir buluşma oldu , kendi gürültümüz bize yeterken, yan masada sekiz yaşına basan Pamuk Prenses kıyafetli küçük bir kızın doğum günü kutlanıyordu. Önce balonları şişirdiler,kenarlara konsepte uygun afişler astılar, anne ve yakınları getirdikleri mamaları mutfağa bıraktılar, servis orada hazırlandı. Fakat biraz gürültü artınca pastalarını kesmeden önce biz kalktık, mor kıyafetli pamuk prenses arkadaşları ile koştururken anneler pasta öncesi börek çörek tabaklarının tadına bakmaya başlamıştı. Doğum günleri daha çok çocukla, daha çok eğlenceli, gülmeli, şarkılı, neşeli ,oyunlu olmalı kesinlikle. Kuru gürültülü değil asla.
Dönüşte yürüyelim dedik, usul usul yağan yağmurun altında yokuş aşağı güzel yürüdük annemle, biraz muhabbet, biraz dedikodu yol nasıl geçti anlamadık.
Bir gün daha sona erdi.
iletişim
Dün acayip bir baş ağrısına tutuldum, gerilim tipi ,fena vurdu.
Oğlumun tavsiyesi; Anne oksijene ihtiyacın var ..
Varmış, dışarıdaki ılık sonbahar havasındaki oksijen beni açtı, gerilim biraz azaldı. Takvim yaprakları Ocak ayının onaltısını gösteriyor ,havalar o yönde değil. Uzun süredir görmediğimiz güneşli tatlı bir hava var. Tam dışarda havamızı alıyorduk ki bir telefon geldi, can arkadaşımın annesi bir haftadır hastanede yatıyormuş. Geçen sene geçirdiği covid den bir ufak parça kalmış bedeninde ve aylardır zaten süregelen rahatsızlığı onu yatağa düşürmüş. Hastane bize çok yakın ,dönüşte uğradım. İyi görünüyordu ama daha yatacak sanırım çocukluğumun en güzel teyzelerinden biriydi, hala da öyle..Tüm hastalara şifa diliyorum.
Birbirimizi ,candan sevdiklerimizi sık sık aramalıyız, bazen ihmal ediyoruz , etmemeliyiz, onlar da beni aramıyor dememeliyiz, 'ama'ların arkasına sığınmamalıyız.
Dostluk ve arkadaşlık zor bulunan nimet yani gerçek olanı, göstermelik ya da geçici, iş icabı olanları değil.. Olanlara sahip çıkmalı ihmal etmemeliyiz, birbirimize lazımız..💛
C2C
şarkıyı kim söylüyor?
Dün akşam film saati yaptık ve ''Bursa Bülbülü'' filmini izledik. /Yine fazlaca uzun bir film ama fena değil beş üzerinden üç yıldız, tabi seyirci olarak benim fikrim./
Filmi izlerken Ata Demirer ile düet yapan şarkıcı ile ilgili Ö. ile iddialaştık; Ben şarkıyı Özge Özaçar söylemiştir dedim, sevgili bey;''.. yok bu ses çok daha iyi , bunu bir şarkıcı söylemiştir '',dedi.
Gün başlıyor.
zamlardan bir demet..
Dün temizlik günüydü, bu gün temiz camlara yağmur yağma günü.
Temizliğe yardıma gelen hanımlar zam yapmış, haklılar, bir de yardımcı bulmak öyle zor ki. İtiraz şansı yok,biz de yaptık olağan zammı doğal olarak.
Fırıncı ekmeğe zam yapmış 5 TL olan beyaz ekmek 6 TL olmuş, aması var; gramajı da 200 gr dan 240 gr.a çıkmış. Yani meğer daha önceleri ekmeğin gramajını kısıp bir de üzerine fiyatını artırıyorlarmış. Gururla gösterdi ;'' Bak abla şu rafa eskiden 5 sıra ekmek diziyorduk, şimdi 4 sıra ancak oluyor, büyüdü ekmekler''.
Annemle konuşuyoruz telefonda, babam her zaman süt aldıkları yerden süt almış. Mandıra tarzı bir dükkan süt aldıkları yer . Hazır yoğurtlar dokunuyor diye, kendisi evde mayalıyor yoğurdunu. '' Ah kızım 3 lt. süt 80 TL olmuş Sütçü 'de'' diye dertlendi. Yani ..
Artık her gün,' bugün neyi zamlı göreceğiz 'diye merak eder oldum, ağzımdan yel alsa keşke ama bu gün yarın sucudan da zam bekliyorum .
Sanırım her yaştaki insanı şaşırtan fiyatlar gördüğümüz bir dönemden geçiyoruz, geçiriyoruzdur ve geçip gideriz umarım..
Çirkin Kadın Yoktur..
Dün derneğin toplantısından sonra biraz yürüyüş yaptım Kartal'da çarşı içine doğru,oradan Marmaray'a geçip eve oradan dönerim dedim. Çarşı sakin , meydan İBB ile sanırım ortak yapılan çalışmalarla güzel bir hale büründü. Ortada duran ulu çınar ağacı ortaya çıkmış , altına banklar, karşısına agora şeklinde oturma yerleri aralara yeni fidanlar ekilmiş. Bir tek demiryolunun hemen alt kısmında merkez caminin karşısında Eski Hamam yıkık dökük sadece bir kocaman kubbe olarak kalakalmış.200 yıllık hamam uzun yıllar faaliyette kaldı, yakın zamanlara kadar Kartal halkının kullandığı hamam kimbilir hangi bürokratik işlemler gerektiğinden ,kısayol yok sanırım, öylece çıplak kalmış ortada, restorasyon yapılmayı bekliyor.
Çarşıda her köşe başında diyeceğim sıklıkta ''Beauty Shop'' lar var. Bir zamanlar sadece Ajda'ların ulaşabildiği güzelliğe ,gençliğe, gerdirmelere, botokslara ,ipek kirpiklere,çeşitli işlere yarar masajlara lazer ,terapi vs. her türlü güzellik işlemlerine ,artık her bütçedeki kadın ulaşabiliyor. Bizim oturduğumuz caddede bile bir tane açılmıştı, sonra caddenin karşısına açıldı, şimdi gelirken baktım biraz daha ileriye yeni bir tane yapılıyor tabelası asılmış yeni ''Beauty'' cumuzun.
Güzellik konusundan sonra çoğalan ikinci adresler; Bijütericiler ,onlarda sıra sıra. Bijüteri; değeri olmayan malzemelerden üretilmiş takı, süs eşyası demek aynı zamanda bunların satıldığı dükkanlar da bu isimle anılıyor. Malum altın fiyatları zirvede olunca kadınlar da bu tip süs eşyalarına ilgi alaka gösterip onları takıp takıştırıyor.
Kadınlar böylece süslenmenin yolunu bir şekilde ucuzdu, pahalıydı artık nasıl uygunsa buluyor.
Bakına bakına nihayet Marmaray' a geldim. Arada çarşı teftişi yapmayı seviyorum. Ne var ne yok, ne gündemde ,yeni açılan nereler var ,keyifli oluyor. Ama şu da var ki dikkat çekecek şekilde, çarşının eski canlılığı,kalabalığı yok.
Belki soğuktandır, belki başka sebepten.
güneşi seviyorum diyorsun..
çay bahçesi pardon Cafe ..
kaç çeşit insan..
Kızım geldi bu hafta sonu için. Ayrıca keyfim yerinde. Yeni bir iş arayışı içerisinde kendisi. Çalıştığı yer oturduğu yere çok uzak ve iş biraz hafif geldi ona. Yeni nesil genç insanların bu daha iyisi olsun anlayışına hayranım. Neden olmasın ki?
Biz ellili yaşlarını yaşan nesil /hadi genelleme yapmayayım/ insanlarının çoğunluğu, daha çok kabullenmeye, kurallara nedensiz uymaya ,hakkımız yense de içimizden homurdanmaktan başka bir şey yapmamaya koşullu gibiydik. Evden başlayıp, okullarda devam eden bir disiplin içinde büyüdük,küçüklere sevgi ,büyüklere saygı düsturumuzdu. Sebatkar olmak iyi bir şeydi; girdiğimiz işte emekli olana kadar çalışmak; evlenince, mutlu mutsuz, bir yastıkta kocamak gibi..Kendimizden çok elalem önemli idi.
Sanırım biraz benden huy almışlar evlatlarım. Kendi yollarında cesur adımlar atmakta ısrarcı olabiliyorlar.Bazen bu ana baba için üzücü, iç acıtıcı oluyor buruk tatlar bırakıyor.Öyle olsa da her zaman kendi kararlarını uygulamalarından yanayım genç insanların. Yeter ki yanlarında iyi insanlar olsun.
/Takvim yapraklarından bir alıntı yapayım bu sabah./
Anton Çehov 'a göre üç çeşit insan varmış,tabi yaşadığı zamana göre ,değerlendirmiş Usta Yazar;
1-Ekmek gibidir.; Her zaman ararsın,' bazen' bulursun
2-İlaç gibidir; İhtiyacın olduğunda ararsın'pek az' bulursun.
3- Mikrop gibidir; Sen aramasan da olur.Çünkü o seni 'her zaman' bulur.''
Soframızın baş tacı Ekmek her zaman bulunsun, İlaç uzak olsa da hep var olsun, aman amann diyeyim,Mikrop hayatımıza bulaşmışsa yok olup şifasını bulsun.
Güzellikle dolu bir hafta sonu diliyorum..
Manzara seyir..
Karşıda Sedef Adası Çınarcık'ın tepeleri ile birleşmiş ,mavinin her tonu arada pembeler, sarılar, turuncular var. Denizi gören manzaramı tek bozan şey, sahilde yükselmekte olan yeni inşaatın yukarı doğru uzanmakta olan koyu renkli demir çubukları ve gece gündüz hızla çalışan,katlar çıktıkça boyu yükseltilen iki koca vinç. Her sabah bakıyorum, deniz manzaramın son kalan kısımlarını da kapatacak bu binalar acaba kaç katlı olacak?
*SİS; yatay görüş mesafesini 1 km. altına indiren ,Stratus bulutunun/alçak yerlerde bulunan gri bulutlar ana bulutgillerden/ yerde ya da yere yakın yerde olmasıyla da açıklanabilen bir hava olayı. Yere inen su buharının donarak küçük kristal ve su damlacıklarının yoğunlaşması ile bulutların etrafımızı sarması. Beyaz bir dünya haline bürünme ..
İşte bugünler sisli Istanbul günleri. Ayrı bir sihri var sisli havanın.
Hava soğuk değil o kadar, şu an doğalgazı tüm gün değil , sabah ve akşam yakıyoruz. Gündüz kapalı. Ona rağmen sekiz yüz doksan yedi lira geldi. Bin lira da gelebilir, daha soğuk, Karayelin Istanbul' u buza kestiği havalar başlayinca. Şu aralar sadece sis ve güneş var.
Neyse maaşlarımıza yüzde 25 zam yaptılar, sonra bir 5 puan daha arttırip yüzde 30 a bağladılar. Ama belli olmaz belki yarın bir 5 daha olur !
Rahatça öderiz gelen faturaları!?
Terliklerin sırrı..
Geçtiğimiz yıl yani 2022 yılında güzel memleketimin ,daha önce görmediğim pek çok ilinin havasını teneffüs edip, suyunu içtim, yemeğinin yedim. Yolundan geçtiklerimi saymıyorum.Kendime göre baya yer gezip gördüm . Biraz da baba mesleğinden dolayı görmediğim fazla il kalmadı, inşallah onları da görmek kısmet olur. Bu güzel iller içerisinde şaşırtanlar oldu ,ummadığım kadar güzel bulduğum oldu, hayal kırıklığı yaşatan oldu ama hepsi de kendine özgü güzel yerler. Bir kere ülkem güzel, verimli, pek çok şey yapılabilecek, üretilebilecek bereketli topraklara sahip, tarih kokuyor,bir çok medeniyetler gelip geçmiş, çoğunun hatırası bizlerin ziyaretine açık, şaşkınlık içinde bırakıyor bizi. Doğa harikaları var, insanı kendinden geçiren doğa harikaları apayrı güzellikte. Dağlar, göller, nehirler hepsi ayrı güzel..
Yeter ki kıymet bilelim..
Gittiğim yerlede ilginç hikayelerle, yaşanmışlıklarla karşılaştım. Bunlardan birinden bahsetmek isterim. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz üzerinde terlikler,ayakkabılar asılmış ağaç Amasra'da Fatih Camiinin hemen karşısında. Altına bir bank konmuş, gelip geçen dinlensin diye. Ağacın olduğu sokakta bizi yine fotoğrafta gördüğünüz köpek karşıladı/daha önce bahsetmişimdir/ köpek korkusu olan biriyim buna rağmen bu köpek hiç ürkütmedi beni. Sevimli bir şey hemen poz vermelere geçti''bakın eserime '' der gibi. Bu sevimli köpek Amasra'da sokakları dolaşırken evlerin önünde bulduğu terlik,ayakkabı ne bulursa getirip bu ağacın altına bırakıyormuş. Mahalleden bir ev sahibide bu terlikleri bu ağaca asmaya başlamış, gelip geçerken belki sahibi bulur diye. Tabii ki böyle bir şey olup da terlikleri almaya gelen olursa bizim sevimli havlayıp duruyormuş. Kimbilir neden böyle bir vazife edinmiş sevimli köpek. Bunu bilmiyoruz ama Amasra 'da Fatih Camiisine gelenler,hemen karşısındaki ağacın etrafında, mutlaka bu köpekle karşılaşıyorlar..
Bir de Amasra resmi bırakalım. Amasra'ya ikinci gelişim,ilki İlkbahar mevsimindeydi,bu sefer Sonbahar ziyareti oldu. İlkbahar ziyaretini tavsiye ederim. Şu aralar liman çalışması varmış, gemi seyahatine de uygun gelecekmiş Bartın'a bağlı olan bu güzel ilçemiz.
tren gelir boş gelir
gün aydın..
Bodoslama
Nedir dersek, işte aynen bu şekilde. Kelime olarak denizcilikte kullanılan Rumca kökenli kelimedir bodoslama; ''.Gemi omurgasının baş tarafından yukarı uzanan ağaç veya demir direklerden her biri'' Bu sözlük anlamı. İkinci bir anlamı ; halk arasında yaygın kulllanımı ; pervasızca, doğrudan, direkt başlamak, girişmek hatta dalmak:) Yani konuya..
Evde okuyacak kitap kalmayınca ,almaya da üşenince , kitaplıkta okumadığım kitap var mıdır ki dedim, pek öyle bir alışkanlığım yoktur oysa. Aldığım kitabı mutlaka okurum. Ama varmış;
Baktım bir cep roman aralarda kalmış,duruyor. İçinde de bir kart. Kitabın içine saklamışım. Yıllar önceki bloglararası hediye çekilişinden bana düşen armağan. Nicholas Sparks 'ın DÜĞÜN isimli romanı sevgili blog arkadaşım EREN den bana içinde anlamlı bir not ile hediye edilmiş. Ben de okumaya başladım. Hikayesi meğer bana uygunmuş;) Çocuklarını büyütmüş ,olgunluk çağındaki bir çiftin ,bir yandan kızlarının düğününe hazırlanırken ,hayallerinde kalmış olan aşklarını yeniden canlandırma çabalarını anlattıkları bir hikaye. Bir düğün hazırlığı var, bir aile var, sevgi var..Güzel bir hikaye tam bu zamanlarda hepimize lazım olan mutluluk var. Yani sonunda.. Mutlu son. Mutlu sonlu hikayeleri severiz..
Bu arada kitap bana 2011 yılında gelmiş.15.12.2011. Fiyatlara bakar mısınız? 9.90 TL inanılmaz.Şimdi okumaya değer bir kitabın fiyatı neredeyse 100 TL olmak üzere ,belki de bunu yazarken olmuştur.Çok şey değişiyor yıllar geçtikçe ama en hızlı değişen bu aralar fiyatlar sanırım.
Sevgili Eren blogunu halen devam ettiriyor..Kendisine güzel hediyesi ile bana yeniden buralara dönme arzusu verdiği için yine buradan selamlar , sevgiler gönderiyorum.
🎄🎉🎆🎈
Yeni yılın 2023'ün Ocak ayının ilk pazarı ve 1. gününden, güneşli ,ılık, pırıl pırıl sabahından okuyan okumayan herkese gün aydın olsun..
Başlasın 2023.