geçirdiğim hafta manzaram ;

Ha bre reklamı dönen diziyi ,evde izlerim. 
Belki.
Allah tüm hastalara şifa versin  yakınlarına yardım etsin. Zor bir dönem beni bekliyor. 
Belki.
Hiç ummadığım gibi kolayda alışabilirim. Bedenim için yeni olan durumu tüm  kalbimle benimsiyorum. Şükürler olsun 🙏

Romantizma

Kartal Sanat Tiyatrosu , Gergedan Yapım imzalı,Romantizma isimli oyunu bir- iki sezondur seyirciyle buluşturuyor.  Afişlerini sık gördüğüm oyunu,nihayet  bu sezon izlemek kısmet oldu.
Romantizma ,Janset ve Gökçe Özyol' un oynadığı ,2 kişilik ,2 perdelik bir komedi: 
Yasemin ve Uğur 20 yıllık evlidir. Lakin Yasemin'in istediği gibi yapamadığı düğünü içinde ukde kalmış, 20 yıl sonra yeniden düğün yapmaya kalkmıştır. Gönlüne göre yapmak istediği düğün planları ,Uğur'un ve ailelerin farklı planları ile  arapsaçına dönecek,neredeyse düğün yapalım derken, boşanmanın eşiğine geleceklerdir...

Oyuncuların biraz enerjileri düşük başladı ama sonrasında öyle bir toparladı ki usta oyuncular,bol kahkahalı, eğlenceli,neşeli bir gösteri izledik.
Janset'i 2000'li yılların başında en uzun süreli Türk aile dizilerinden olan ''Ayrılsak da beraberiz'' dizisinde izlemiştim .Gökçe Özyol da pek çok dizi ve filmde oynamasına rağmen sanırım ilk ünlenmesi Yahşi Cazibe ile olmuştu.
TV dizilerinde gördüğümüz oyuncuların sahne performanslarını canlı izlemek , onları seyretmek hoş bir duygu.Tiyatroya her gittiğimde ,'neden daha sık gitmiyorum' diye hayıflanıyorum:)

gel pisi pisi gel..

Hava şahane, 2019 kasım ayı pastırma yazı, unutulmayacak güzellikte sıcak,mavi,güneşli havalarla geçiyor. Tabii ki her anını açık havalarda değerlendirmeye çalışıyoruz. Sahil harika bu günlerde. Müdavimi olduğumuz yerler var.Mesela yukarıda resmi görülen yer. Ama manzara değil dikkatimi çeken ,bu kedicik :)
Buraların,bu sahilin kedileri bol.Rahat rahat dolaşırlar.Hepsi besili.Masada tabağınızı gördükleri anda yanınızda bitiyorlar. Herkes bir şeyler veriyor. Yarasın pisilere.
Ama bir tesiste şu manzara olmamalı ,diye düşünüyorum. Self servis ,herkes arzu ettiği yiyeceği ,içeceği alıp masasını seçip oturuyor. Yiyip içtikten sonra masaları toplayan olmayınca ,müşerilerin tepsileri bırakabileceği bulaşık toplama arabası falan da olmayınca,iş kedilere düşüyor. Yiyen kalkıp gidiyor,kediler hoop, zıplıyor masaya ,toparlıyor kalanları. 
Olmadı İBB Sosyal Tesisler.
Azıcık daha temiz, azıcık daha bakım lütfen.Demir sandalyeler zaten mabada gerekli eziyeti ediyor,takır takır oturulmuyor.Beyaz boyaları dökülmüş artık.Masa üstündeki camlar ,çoktan kalktı üzerlerinden. Sandalyelere konulan minderler leke içinde,yağ mıdır, kedi suyu mudur ,artık neyse, oturulacak hali yok.Ucuna ilişirsiniz ancak.
Memlekette işsiz çok, ama bakınca çalışan eleman da yok?
Nasıl olacak bu işler güçler..
bilemedim.Kedi kardeş ,sen yemene bak.
ben öyle söylenmeye geldim bu gün.

Recep İvedik 6

Recep İvedik, bir gün boş boş evinde otururken bir davetiye alır.Konya'da kuru fasulye festivali yapılmaktadır.Recep tabii ki böyle bir fırsatı kaçırmak istemez ve kankası  Nurullah'a giderek olayı anlatır,kendisiyle beraber gelmesini ister. Nurullah'ın turizmci yeğeni, bir takım yanlış anlaşmalar sonucu Recep ile Nurullah'ı Konya yerine Kenya uçağına bindirince, olanlar olur. Recep ile Nurullah ,Afrika'nın vahşi doğasında bulurlar kendilerini. Bir de birlikte gittikleri turdan ayrılıp,ormanda kaybolunca ,işler sarpa sarar..

Recep İvedik  filmlerinin hepsini izledim. Şahan Gökbakar ,evet tabiri caizse  ''pis''  espriler döndürüyor. İnsanın kimsenin yanında yapmaya cesaret etmediği, toplumda ''aa ne ayıp'' diye karşılanan hareketlerle ,farklı isimlerle adlandırıp,kibarlıkla kamufle ettiğimiz eylemleri ,adlı adınca kullanarak  mizah yapıyor, espriler oluşturuyor,güncel ve sosyal konularla harmanlayıp filmlerini ortaya koyuyor. 
Sonuçta Şahan Gökbakar, kardeşi Togan Gökbakar ile birlikte ,rekor sayılacak sayıda izleyiciye ulaşarak popüler bir film karakteri yarattı  ve gişe rekorları kıran bir film serisi ortaya koymayı başardılar. Bu kesinlikle bir başarı.
Milyonlarca hayranı var,tabii ki beğenmeyeni,eleştiri yağmuruna tutanı da var. Ben gülerek izleyenlerdenim.Eğlenmek için izlediğim filmlerden.Serinin 5.si çok komik,konusu ilginçti. Baya kahkaha attırmıştı.O hevesle gittim amma velakin;
Recep İvedik 6.film için söyleyebileceğim;bu sefer olmamış. Recep karakteri , o kadar fazla  konuşturulmuş ki.Konu da pek vasat olmuş.Beklentimiz yüksekmiş galiba.Beni olumsuz etkileyen bir diğer şey de şu oldu;
Film platosu olarak Karacabey seçilmiş. Hatta kendisinin anlattığı üzere Karacabey, filmdeki siyahi oyuncularla Harlem'e dönmüşmüş. İşte ben bu Karacabey'de çekilmiş olayını duyduktan sonra, filmi Afrika'daymış gibi izleyemedim.. Keşke bu çekim yerini biraz daha gizemli tutaymış.  
Bizim izlediğimiz sinemada 4 salonda oynuyordu.Hemen hemen her saatte bir film seansı vardı. Salonda 10 kişi seyrettik.Biz özellikle tenha satlerde izliyoruz filmleri.Sanırım hafta sonları daha kalabalık izleyicisi oluyordur.
Bilet fiyatları:22 TL
Kafa dağıtmak isteyenler için ,yine de seyredilebilir.

Güzel, komik, eğlenceli bir hafta olsun hepimize.
Kahkahalar dolsun taşsın hayatlarımızda..

Kasım ayı meydan okuması :döörtt, beeş.

Bugün seni mutlu eden küçük sevinçler nelerdir?

Bugünün beni sevindirik eden küçük ayrıntısı; mandalinalar. Ayvalık 'ta yaz yağmuru altında ıslanan ,yaprakların arasına saklanmış ,nefti renkli mandalinalar. Lodoslu pırıl pırıl  kasım güneşi ile bana sarı sarı parlıyorlar.Annemle babam yazlığı kapatıp İstanbul'a döndüler.Gelirken mandalinaları toplamışlar.Küçücük boyu ile ağaç öyle çok meyve vermiş ki doya doya yedik. Annemlerin dönüşü büyük sevinçse,çekirdeksiz,ince kabuklu mandalinaların verdiği tatlımsı, hafif mayhoş ağız tadı bugünün küçük sevinci olsun..
Şu an nerede olmak, ne yapmak istiyorsun ,hayal et?

Güneş tam gözüme  vuruyor,dalgalar yosun kokusunu sahile taşımış,
köpüklerin taşlara vurdukça çıkardıkları ses kulaklara müzik olmuş. Çay tam renginde ,tavşan kanı dediklerinden.Dumanı üzerinden mavi göğe doğru tütüyor.Karşıda adalar, denizde kayıklar,havada martılar.
Muhabbet tatlı,kelimeler yumuşak.
Hayale gerek yok,tam istediğim yerdeyim.

Kasım Ayı #MeydanOkuması bir, iki ,üüç..


Günaydın,
Şaka gibi başlayan Kasım havalarından ilk gün yağmur ,soğuk;
İkinci gün maşallah pırıl pırıl güneş, atlas gibi mavi gökyüzü.Böyle güzel bir 3 Kasım pazar sabahından hepinize yazdan kalan bir yıldız çiçeği resmimle günaydın diyorum.
Sevgili blog komşumuz Zeynep konuları toparlamış ve 1-10 Kasım arası 10 günlük bir meydan okuma başlatmış. Umarım sonuna kadar katılabilirim.

İlk günkü günaydına bir gün ara ile geç günaydın kartı ile katıldıktan sonra ikinci günkü en sevdiğin kokular ve sesler ile ikinci konuya da giriş yapayım.
En sevdiğim koku dediğimde aklıma ilk gelen çiçek kokusu oldu.
Mesela Ankara'nın sokaklarını anımsatan leylak kokuları, Isparta'da gül kokuları,
Kartal sokaklarının iğde ve akasya çiçeği kokuları.Artvin'de çam ağaçlarındaki o reçinelerin kokuları ,burnumda nasıl yer ettiyse hem o şehirleri hem kokularını hatırlattı bana.
Sonra yemek kokularını da severim. Mesela yazın balkonlardan yayılan patlıcan-biber kızartması kokusunu duymak hoşuma gider.
Anason kokusunu severim,yanında kavun ve beyaz peynir kokusu ile sarmalanmış halini.
Ama hepsinden önce tabii ki ;
çocuklarımın ,öptüğümde burnuma dolan kokularını  en çok ,pek çok severim.


En sevdiğim ses diye bir şey ,düşündüm, aklıma pek bir şey gelmedi.
Lakin baharda serçe cıvıltılarını ve saka kuşunun bülbülü kıskandıran ötüşünü severim.
Yazın denizden gelen pancar motoru takılmış gibi pata pata pata ses veren tekne seslerini severim.
Piyano sesini severim.
Öyle gürültülü bir şehirde yaşıyorum ki sanırım sevmediğim sesler daha fazla.
Onun için varsa sessizliğin sesini de seveyim.Tıpkı gecenin sessizliği gibi.

Şu an ilk aklına gelen ''Seviyorum'' dediğin şeyler neler?Bir liste yapsana bakalım neler çıkacak ortaya?

Yaşamayı ve beraber yaşadığım insanları seviyorum, ilk aklıma gelen.
Tabii ki arada hayattan bunalıp'' öff be yetti gari''dediğim anlar var, ama olsun ''Seviyorum''dediğinde  ilk aklıma gelen bu.
Bu yaşamı oluşturan parçalar var;önemli önemsiz,irili/ufaklı eylemler,gülüşler,gözyaşları,homurtu/kahkaha işte hepsini yeri geldiğinde seviyorum. Bazen ağlamayı da seviyorum yani.Kahkaha atmaya /atanlara bayılıyorum. Sevdiğim insanla didiştikten sonrasındaki barışmayı çok seviyorum. Mutfakla da aram iyidir,severim.Kıymalı makarna yemeye doyamıyorum.
Annemle beraber pişi kızartmayı,mantı kapamayı, çocuklarımla alışverişe çıkmayı çok çok seviyorum. Yeri geliyor aile dedikoduları bile çayın yanında şahane gidiyor. Çocuklarla ilgili hayaller kurmak keyif veriyor. Merakla beklediğim filmin vizyona girmesi kadar ,sevdiğim dizinin bir sonraki bölümünde ne olacağını düşünmeyi de seviyorum.Kitap okumak küçüklüğümden beri baştacımdır,en huzurlu saatlerimdir okuduğum saatler.
Trene binmeyi, vapurda denizi seyretmeyi, ,bazen öyle boş boş martılara bakıp gündüz düşleri kurmayı severim.
Velhasıl yaşamak güzeldir.
Her gün,güzel olacağını umduğumuz yeni bir hikayeye başlarız.
Umut ederiz.
Bu pazar günü hepimizin güzel geçireceği mutlu bir hafta sonu hikayesi olsun,
umutlarınız çok olsun.