en sıcak günde en güzel şey;


Dün en sıcak günde sabahtan yemekleri pişirdim. Tüm panjurlari indirdim. Ev güneye bakıyor, tüm öğleden sonra güneş salon ve mutfak ve balkonda. Kapalı panjuruyla evin içi 31,5 ,balkon 33 derece ile günü tamamladı. Bu derecelere rağmen bunaltan bir sıcak değildi, çünkü nem yoktu. Istanbul da insani bitiren,bunaltan isterse hava 30 un altı olsun nem varsa dayanılmaz oluyor.
Öğleden sonra ''Amok Koşucusu'' nu okuyup bitirdim. Bu yıl 3. düzenlenen Kartal Kitap Fuarından almıştım. Amok ne demek derseniz ki bende merak etmiştim sevgili okuyucu; Malay dilinde bir tür sarhoşluk, demekmiş. Malaylar ;Malay yarımadası, Doğu Sumatra ve Borneo kıyılarında yaşayan Avustronezya halklarına mensup etnik gruplar. 'Sarhoşluktan da ötebir şey,bir çılgınlık,bir tür insani çılgın öfke, öldürücü anlamsız bir monomani krizi..' diye anlatmış yazar. Monomani ise;hastalarda tek bir düşüncenin baskın olduğu ,o konuyu aşırı ,takıntılı bir şekilde düşündüğü, belli sanrının olduğu zihinsel bir hastalık.
İşte kitapta 1912 yılında bir gemide gizlice yolculuk yapan bir doktorun  nasıl bir amok koşucusu olduğunun hikayesi var. Bir günde okunacak kadar sürükleyici bir hikaye Amok Koşucusu.
Bu gün de diğerine başlayacağım;
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat..

Göbeklitepe

 


Geçtiğimiz sonbahar yıllardır aklımda olup, çok istediğim Güneydoğu Anadolu gezisini gerçekleştirmiştik. Beni esas motive eden Göbeklitepe'yi görebilmekti. Araştırdığım turlarda Göbeklitepe olup olmadığına bakıp ona göre karar verdik. Uçakla Diyarbakır'a gidip Hatay havaalanından uçakla döneceğimiz sekiz günlük bir turdu. Üstelik yirmili sayılarda bir gruptuk , dolayısı ile tur otobüsünda oturma düzeni çok rahat olmuş, ferah ferah gezmiştik. Grup üyeleri de uyumlu çıkmıştı şansımıza. Rehberimiz genç ve biraz mızmız olup önceleri biraz havalı davrandı bize ama sonra o da alıştı gruba.

Dediğim gibi görmek istediğim yerlerin başında geliyordu Göbeklitepe. Değdi mi? Kesinlikle. Şanlıurfa'dan otobüsle ulaştığımız bomboş tarlaların ortasında zamanlar öncesinden gelen eski bir medeniyet kalıntısı. Otobüsler park alanında bırakıyorlar turistleri. Oradan tahta bir yoldan bir durağa geliyorsunuz, ring yapan minibüsler ziyaretçileri sırayla alıp harabelerin olduğu yere bırakıyor, dönenleri de alıp geri geliyor. Düzgün bir düzen kurulmuş. Müzekart geçerli, 65+ ücretsiz. Minibüsten inip kısa bir yürüyüşle tepedeki kazı yerine ulaşıyorsunuz. Etrafı ve üzeri kapanmış hem güneşten hem diğer doğa etkenlerinden korunma amaçlı. Büyüleyici görüntüsü var. Sarı taşlar nasıl üst üste konulmuş öyle hassas ki bazı sütunlar açığa çıkınca düşmüş diğerleri bozulmasın diye desteklenmiş. Ve bulunduğumuz tepelerde başka böyle kazılarda yapılıyormuş. O an bulunduğunuz yerde toprağın altında neler olabileceğini düşünmek heyecan verici.

Tabii, sevgili okuyucu ,Göbeklitepe hakkında şimdi size bilgi vermekten ,bu konuda yazmaktan da gördüğüm anki kadar keyif duyacağım. Yazarak, oraları tekrar yadedeceğim;


Göbeklitepe,  dünya üzerinde bilinen en eski tapınak komplekslerinden biri ,oldukça ilginç ve önemli bir kalıntı alan olarak kabul edilir. Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alır ve Şanlıurfa iline  yaklaşık 15 kilometre uzaklıktadır.

Temelleri Neolitik döneme (Yeni Taş Çağı) kadar uzanan Göbeklitepe, M.Ö. 9600-9500 civarında inşa edilmiş ve bu nedenle tarihi tahminen 11.500 yıl öncesine dayandırılır. Bu da bilinen, en eski yapı mühendisliği olduğu anlamında gelir ve aynı zamanda insanlık tarihinde yaşanan ilk dönemlerine ışık tutar.

Göbeklitepe, oval bir tepe üzerine yayılan çeşitli dikilitaşlar ve T biçimli taş sütunlarla birliktedir. Bu sütunlar, daha çok hayvan figürlerinin kabartmaları ve oymalarıyla öne çıkıyor. İnsan figürü sadece bir kaç sütunda göze çarpmakta, kadın olduğu düşünülen bir kabartma figür de bulunmaktadır.. Düzenli bir şekilde gömülü bu taşlar, mekanın ayin amaçlarıyla kullanıldığına işaret eder ve bu nedenle arkeologlar tarafından dünya üzerinde ilk tapınak olarak kabul edilir.

Göbeklitepe'nin önemi, insan topluluklarının tarım devrimi öncesi dönemleri/avcı-toplayıcı/ bile karmaşık toplumsal yapılarını ve ortak inanç sistemlerini geliştirebildiğini ortaya koymasıdır. Bu, kesin olarak sanılandan çok daha eski bir anda yapıldığı için arkeoloji ve antropoloji açısından büyük bir hamledir.

1980'lerde Alman arkeolog Klaus Schmidt tarafından keşfedilen Göbeklitepe, 2018 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiş ve dünya çapında tanıtılan ,genişleme gösteren, cezbedici önemli bir turistik ve kalıntı merkezidir. Aynı zamanda, insanlığın neslini ve kültürel evrimini anlamak için eşsiz bir kaynaktır.

Göbeklitepe, insanlık tarihindeki önemli dönüm noktalarından biri olduğu için arkeologlar ve tarihçiler için hala bulunması gereken birçok sır barındırmaktadır.

***

Umarım merak eden herkesin gidip görme şansı olur. Sevgili okuyucu güzel bir hafta olsun ,dilerim.








plaj

Yazlıkta olmanın en güzel kısmi, tabi denize yürüme mesafesindeyse ,sabah yüzünü denizde yıkama şansının olması. Deniz çarşaf gibi oluyor. Balıklar sayılıyor ve bu yaz deniz suyu çok sıcak, Akdeniz suyu sanki. Sabah denize giren tayfa 50 + :) Çünkü ancak vakit buluyorlar torun torbadan ,ev ahalisi uyanmadan kahvaltı öncesi doğru denize, diyorlar.  Öğleye doğru ufak cocuklu  ana babalar gelip gölge yerleri kapatiyorlar, malum onların mesai akşam beşe kadar uzuyor. Öğleden sonra işler bitmiş, yemekler pişmiş şimdi sıra plaj muhabbetinde diyen kadınlar/yazlıkta iş mi olur demeyin, bildiğin ev hali neyse yazlıkta da o/  bufenin taşlığında okeye gelen emekli arkadaşlar, havalı havalı dolaşan ergen gençler sahili dolduruyor. Plaj en canlı haline bürünüyor. İlk zamanlar bu sahilde sadece çevredeki yazlıklarda oturanlar gelir, hemen herkes birbirini tanır bilirdi. Şimdiki zamanlarda dışardan Ayvalık'ın 
diğer mahallelerinden de ya arabaları ile hatta toplu taşıma ile gelenler çoğaldı ki bu sahil Sarımsaklı'ya göre daha kısa ,kumsuz ,tesissiz ,otelsiz ,pansiyonsuz bir sahil. Yine de tercih ediliyor. Gerçi pansiypn yok dedim de, bir tane büfe vardı zamanında, bir çok kez el değiştirdi, geçen sene kafe oldu bu sene kafe üzerine kat çıkıp 😐butik otel!!! tabelası asmış. Kaçak iki odayı, otel olarak dandik büfenin üzerine kondurmuş.
Yani bu belediyelerin hiç mi denetim mekanizması yok , bilmiyorum.

Tostçu

 

Sahilimizin nadide büfesi yaklaşık otuz yıldır aynı salaş haliyle yazlıkçılari ağırlıyor. Bir kac yaz önce ınstagram sayfası açtı, komik paylaşımlarla tostlarını ve mekanını tanıtmaya başladı . Şimdi yazlıkçılar dışında onu merak edip gelenler de oluyor. Tostu kendi yorumuyla yaptığı Ayvalık tostu. Tadı ayrı bir lezzet:) Deniz kenarinda çabuk acıkılır ve tost iyi bir seçenek. Lakin herşeye olduğu gibi tost da zamlanmis bir ayvalık tostu, bu plaj bufesinde 90 tl olmuş.  Yaz sonu 100 tl yi geçer sanırım. Bu yine ucuzu, Ayvalıkta 120 ,130 a bile tost yiyen var,kim ne tutturursa artik. 

Hissedilen 41


Havalar çook sıcak. Dün durgundu, nefes alinca ciğerler sıcak hava ile doluyordu. Bu gün sıcağa rüzgar eşlik ediyor. Denize sabah erken gitmek en guzeli. Öğleden sonra sandalye açacak gölge yer bulmak mümkün degil. Tüm zeytin ,iğde ve ılgın ağaçlarının gölgesi dolu oluyor. Bir zamanlar güneşin altında bronz bir renk alacaz diye saatlerce yatardık, çok güneşe çarpılmışlığım vardır. Çok fenadır güneş çarpması çok.  Şimdi gölge yerlerde oturuyorum, şapkam başımda.

Her yerde aynı


Pis insanlar 
Istanbul'da parklarda oturup çekirdek çitler yere atar, 
Yazlıkta kumsala yayılır sigara izmariti, kâğıt bardak, dondurma kabı ,abur cubur paketleri atar. Buradaki mekan sahibi de hiiç umursamaz, sabahları gelir elinde bir tirpan fırt firt fırt denize süpürüverir bir kaçını, oldu bitti.
Tatilde sanmayın herşey güllük, dikenler daha fazla. 

Simitçi


Bu sabah simitçiyi yakaladım, hep çok erken geçiyordu bizim sokaktan. Nihayet bu sabah denk geldik. Simit on lira olmuş. Geçen sene yedi idi. Hep ayni simitçi satıyor burada bir de çok tatli bir oglu var 9-10 yaşlarında. Oğluna  plajda akşam üzeri kagit helva sattırıyor. Tatilini çalışarak babasına yardım ederek geçiren çocuklardan. Kolunda sepeti oynaya zıplaya" Kağıt Helvaaa " diye melodili melodili bağırıyor. Bazı çocuklar el bebek gul bebek, bazıları erkenden ekmek peşinde. 

bekleme


Bugün  aşırı sıcaklar başladı. Ben de buzlu içeceğe geçtim. Sevgili beyim  içmez, boğazı hassas. Birde buz nerde nasıl hangi suyla yapıldı, diye şüphe düşürür insanın içine ,ben yine de ikimizin yerine bu güzel renkli içeceği içip serinledim. Içecek daha tatlı olabilirdi o kadar güzel  degil,rengi güzel. Bu zincir cafeler de bana göre degil ama en serin en gölge en efil efil esen yerde konumlu, başka şansım yok. Araba yıkanana kadar burda oyalanacagiz.