zaman aşımı

  
Öyle gerçekçi oynamış ki çekimler sırasında bir turist ona kalan pizzasını vermiş.
Üstelik onunda ''ak düşmüş'' gri ''saçlarına''
Bir evsiz ve yapayalnız .

Efsane, yakışıklı , karizmatik , zengin rollerin yakışanı Richard Gere ,
sen bu hallere de mi düşecektin.
Demeden edemedim:))


Bir de ''ha şimdi bir şey olacak''
''dur bakalım burada mı bir olay var ''diye diye 2 saatlik filmi aldı götürdü mü sana.
Mekanda NY sokakları ve evsizler barınağı.
Hayal dünyası ile dayatılan devasa kentin pek gözüksün istenmeyen yüzü.
Çekinmeden, sere serpe anlatılmış.
Bir şey de olmadı finalde.
Sonunu siz tamamlarsınız artık, diyen filmlerden.
Ben iyi tamamladım.
Mutlu sonları severim.

 

Laaleelerr, Laleler Laleler



Her İlkbahar olduğu gibi bu yılda İstanbul Nisan ayında lalelere bezendi.
İlk yıllarda sadece Emirgan'daki Koruda ekilen laleler artık her kaldırımda ,
her parkta ekiliyor.
Ama biz yine de yıllardır gitmediğimiz Emirgan korusuna gidip güzel laleleri
yerinde görelim dedik..
Hafta arası bir gün olmasına rağmen arabayla içeri girmek için 15-20 dakika bekledik.
Önce arabaların bagaj kontrolünü yapıyorlar, o aşamadan sonra da bir İspark görevlisi
içerde kaç saat kalacaksanız ona göre bilet kesiyor( 0-2 saat 10 TL ve ++) Sonra içeri
giriyorsunuz.
Neyse girdik koruya, araya taraya güç bela birde park yeri bulup,indik arabamızdan.
Hava mis gibi , manzara şahane;



Gözlerimiz laleleri aradı ama o da ne.
Laleler bizi beklememiş ,solmuş bile:(


Bu sene havalar sıcak gittiğinden erkenden solmuşlar, artık kaç gün açtılar bilemiyorum.
Ama yine de açmış olanlardan bir demet derledim;
 en güzeli bu beyaz laleler, bayıldım bunlara.





Emirgan korusunda piknik alanlarına geniş yer ayrılmış.Yürüyüş yaparken
burnumuza mis gibi köfte kokusu geldi .Şaşırdık çünkü heryerde mangal yasak
diye yazıyor.Kokunun geldiği yöne bakınca ne görelim ,mangal yasak diye
piknik tüpünü getirmiş  hanım kızımız ,pembe teflon tavasını koymuş tüpe,
cızır cızır köftesini kızartıyor, yanda sofra da hazır .. ohh mis..

Eğer piknik yapmayacaksanız tepedeki tesiste  karnınızı güzelce doyurup,
çayınızı ya da kahvenizi içme imkanınız da var üstelik gayet makul fiyatlarla.




Laleler soldu , göremedik,üzüldük, demeyelim diye birde  Fotoğraf sergisi vardı...
Emirgan Korusu  gelin ve damatlarında dış mekan fotoğraf çekimleri için
çok popüler bir yer olmuş. Bizim kaldığımız süre içinde 4 çift gördük  fotoğraf çektiren.
Doğrusu düğün günü fotoğrafı için şahane bir koru burası.

Bol resimli bir paylaşım oldu .Bir de başlıkta aklıma gelen Kemal Sunal'ı
rahmetle anarak şunu paylaşmadan geçemeyeceğim;

''Şaban'a aynen katılıyorum''





Mustang


                    Yönetmen Deniz Gamze Özgüven'in Türkiye'de çevrilmiş filmi ,
Fransa adına yarıştığı Cannes Film Festivalinde ödül kazandı.
Merak ettiğim filmi TV de  izledik.
Karadenizin sahil kasabalarından birinde(İnebolu) yaşayan 5 kız kardeşin hazin öyküsü.
Kızlar henüz okul çağında, anne babalarını kaybetmiş,babaanneleri ve amcaları
ile yaşıyorlar. Güzel ve hayat dolu kızlar mahallede dedikodulara sebep olunca
babaanneleri tarafından adeta bir hapis hayatına zorlanıp okuldan da alınıyorlar.
Sonra babaanne  ''Artık evlenme vakitleri geldi ''diye düşünerek,en büyükleri
Sonay'dan başlayarak kızları evlendirmeye karar veriyor.


İşte kızların hayatı bundan sonra tam anlamıyla altüst oluyor.
Zorla evlendirilmeye başlanan kızların en küçüğü Lale
sıra kendine gelmeden özgürlüğe ulaşmanın yollarını aramaya başlıyor.

Film abartılı , yok artık bu kadar da olmaz desek de, okuduğumuz 3. sayfa
haberleri ya da duyduğumuz , gördüğümüz bunca şeyden sonra daha da
beterleri var , diye düşünmeden edemiyoruz.
Ancak bunca özgür şen şakrak çizilen karakterlerin birdenbire
baskılanması  tuhaf kaçmış , babaanne de amca da öyle çok muhafazakar
değiller oysa. 

Yukardaki sahne kızların zorla kapalı giydirilmesini simgeliyor ki artık yaşadığımız
memlekette kapanma böyle olmuyor gayet iyi biliyoruz.
Birde başta pek anlaşılmayan amcanın  ''iğrenç'' yüzü var ki babaannenin
kızların evlenmesini neden bu kadar istediği acı bir şekilde anlaşılıyor.
 Bir evde olanlar üzerine bir film..
 Olmuyor mudur? Oluyordur.
 Olmamış mıdır ? Olmuştur, hem de belki bin beterleri.

Ama yurtdışında ödül almaya aday olan,bizi anlattığını iddia eden eserler,
genelde  kötüleyen, eksik , yanlış ,olmamış taraflarımızı gösteren
eserler mi olmak zorunda .
Bunu anlamıyorum.

NOT: Bu filmi seyredip bu yazıyı yazdığımda henüz son günlerde gündemdeki,
         çocuklara taciz, tecavüz ,cinayet haberleri  ayyuka  çıkmamıştı .
         Haberlerde izlediklerimiz bu filmdeki konuyu bile masum bıraktı,
         ne acı..

Nohut Salatası

Özellikle kış aylarında yemeğini çok yaptığımız nohut  salata olarak da
pek lezzetli oluyor, doyurucu, sağlıklı daha ne olsun;

*1,5 su bardağı nohut,
*yarım demet maydanoz,
*yarım demet taze nane,
*5-6 sap taze soğan,
*sivriber , kırmızı biber,
*2-3 limon suyu,
*kimyon, tatlı kırmızı toz biber, sumak,
*tuz,
*zeytinyağ.

Akşamdan ılık ve tuzlu suda ıslattığımız nohutları ,
sabahtan ,düdüklü tencerede tercihen, haşlayalım.
Sonra yıkayıp ufak doğradığımız yeşillikler,
bol limon zeytinyağ ve baharatlarla buluşturalım, harmanlayalım.
Gelsin sofraya ,
afiyetle yenilsin.

Ağız tadıyla geçen bir pazar günü dilerim...