Uyandırılmış Toprak
2-Köyde Çocuk; Mehmet
'Bağ, bahçe, tarla ekimi dışında köylüler hayvancılıkla da uğraşırlardı. Herkesin ahırında bir çift öküz,inek,at veya eşek,keçi, koyun bulunurdu. Köydeki evlerin alt kısımları hayvanların barınması için tanzim edilmişti. Bu kışın evin sıcak olmasını sağlıyordu aynı zamanda.Evlerin yan taraflarında da hayvanlar için samanlık yapılmıştı. Yaz geldiği zaman, köyün çobanları öküzleri ,inekleri ayrı,küçükbaşları ayrı ayrı olmak üzere ormanlara otlatmaya götürürdü. Akşam köye geri dönen hayvanlar,sanki üniversitede eğitim görmüşler gibi evlerini bilir, hayvanların gelme zamanı açık bırakılan avlu kapısından girerek ahırlarına giderler, kendi yerlerinde ayakta ya da yorulmuşsa ,yatarak akşam yemlerinin verilmesini beklerlerdi. Hayvanların her akşam boyunlarındaki küçük çanlarını şıngırdatarak otlamaktan gelip,evlerine dağılmalarını izlemek çok hoşuma giderdi.
Bizim hiç koyunumu olmadı. Babam ne zaman koyun alsa kurtlara kaptırdık. Ondan sebep koyundan vazgeçip keçi almaya başlamıştık. Zamanın birinde Bursa'dan köye sayım memurlarının geleceği duyuldu. Herkesin büyük ve küçükbaş hayvanları sayılacak, kimin ne kadar hayvanı var tespit edilecekti. Köy yerinde yaşına başına pek bakmadan, küçük çocuklar her işe koşulurdu. Bu haber üzerine beni de davarları köye dönmeden önce saklamam için Kaldere'ye yolladı babam. Akşam karanlık olmak üzereydi. Hayvan sürülerini karşılayıp saklayacaktım. Gelecek memurlara karşı bir önlemdi bu. Kaldere'ye doğru giderken Bahri dedelerin orada benim yaşlarımda akranım olan,Yusuf Pehlivan'la karşılaştım. Çoğu çocuk gibi babası onu da hayvanlar için ormana göndermiş. Çobana da haber edilmiş. Bahri dedelerin evinin yanından akan derenin karşısında Resul beylerin yayla evi var. Biz Yusuf ile o evin altındaki ağılda hayvanları beklemeye koyulduk.10 yaşlarında varız yoğuz.
Hava kararmaya başlayınca ikimiz de bir korku sarmaya başladı. Her taraf kapkara, sessiz. Memurlar duymasın diye hayvanların çanları da çıkartılmış, çıt yok etrafta..Issız gecede kurtların uluması duyulmaya başlayınca, o kadar korkmuşuz ki, birbirimize sarılıp ağlamaya başladık. Tam bu sırada dışarda ağaçların arasında sarı ,soluk bir ışık, sağa sola sallanmaya başladı, oraya buraya giden karartılar, sağa sola giden uzun kısa sopaya benzeyen gölgeler,değişik şeyler görmeye başladık. Yusuf; '' Eyvah!! cinler,periler,şeytanlar bastı ormanıııı, bizi öldürmeye geliyorlarrr, diye çıllık çıllık ağlamaya,bağırmaya başladı. Korku ve çaresizlikten hem ağlıyor hem birbirimize teselli vermeye çalışıyoruz. Korkumuz son haddinde.
O sırada'' kimse yok muu??'' diye seslenen Resul abinin sesinin duyduğumda ki sevincimi anlatamam. Bu seferde seviçten birbirimize sarılıp ağlamaya başladık. Her yer zifiri karanlık tabi. Resul abi elinde sopası ve ışığı ile hayvanları dereden geçirmeye çalışırmış meğer. Biz onun hayvanları getirmek için cebelleşmesini bambaşka şeylere yormuşuz. Resul abiyi görmek bizi öyle mutlu ediyor ki ağlamayı kesip doğru ona koşup, hayvanları toparlamasına yardıma gidiyoruz..Tüm korku ve endişelerimiz gecenin karanlığında kaybolarak uçup gidiyor. Çocukluk işte..'
(Babamdan anılar..)
Kabartma Tozu Kullanmadan Poğaça Yapılır mı?
Maya, kabartma tozu, karbonat(Sodyum bikarbonat). Bunlardan son ikisi kimyasal maddelerdir aslında. Pişirdiğimiz ürünlerin kabarmasını sağlar.
Bir Başkadır.(Netflix Dizisi)
Bu iki kelimelik başlangıcı istediğiniz gibi tamamlayabilirsiniz, ama ilk aklıma gelen sözlerini Fikret Şeneş'in yazdığı,Ayten Alpman'ın yorumlayıp zihinlerimize yerleştirdiği ''Bir başkadır benim memleketim'' isimli aranjman şarkı oldu.
Oysa dizide ilk bölümlerin sonunda Ferdi Özbeğen'in bir konserinden görüntüler ve iki şarkısı var;Suat Sayın'ın bestesi ''Gündüzüm Seninle Gecem Seninle' ' ve sözlerinin Ülkü Aker'in yazdığı ''O günler '' isimli aranjman şarkı paylaşılmış.
Ferdi Özbeğen 80'li 90'lı yılların gençliğinin en çok dinlediği şarkıcılardan. Taverna müziği,arabesk, nasıl adlandırırsanız o tarz bir müzik. Dertli, aşk ,ayrılık, acı, pişmanlık kokan, duygusal şarkılar.
Konuya gelince(az ipucu içerir);
Meryem, abisi Yasin ,yengesi Ruhiye ve iki küçük yeğeni ile İstanbul'un kırsalında fakir bir evde yaşıyor. Abisi Yasin, bir gece kulübünde güvenlik görevlisi, yenge ise bunalımdan bunalıma sürüklenen bir kadın. Meryem'de haftada üç gün evlere gündeliğe gidiyor. Bu arada bu küçük aileyi uydusu haline getirmiş bir de Hoca efendi var. Meryem'in psikolog Peri ile tanışması ara ara bayılması ve bunun altında psikolojik bir sorun olabileceğini düşünen doktor nedeniyle oluyor. Psikiyatrist Peri ,kendi kafasında bir çok sorunu olan ve kendisi de arkadaşı Gülbin'e 5 yıldır terapiye giden ,bekar, baskın karakterli bir anaya sahip, modern, çok iyi okullarda okumuş ,takıntılı bir kadın. Gülbin derseniz ayrı bir hikaye, o da Doğulu bir ailenin Batılı gibi davranmaya çalışan kızı rolünde.
Meryem'in temizliğine gittiği ,yalnız yaşan Sinan'a ilgisi var. Tabii ki bunu herkeslerden saklarken psikiyatristi Peri ile paylaşıyor. Maşallah Peri'nin de bunu anlatmadığı kimse kalmıyor. Sinan'ın pek çok sevgilisi var ,bunlardan biri de psikiyatrist Gülbin çıkıyor! ...
Kısaca farklı kültürlerle büyüyen ,çeşit çeşit insancıklar Meryem'in etrafındaki hikayede birleşiyorlar. Konunun özü; bazen türban, bazen türbana bakış açısı, köyden gelip kente uyum sağlayamayanlar, sağladığını sananlar, hacılar, hocalar, kapalı sandığımızın apaçık, açık sandığımızın kapalı hayat hikayeleri. İstanbul'un insanlarının ''köy hali'', ''plaza hali'', çapraşık ve çarpışan hayatlar..
Başrolü; Öykü Karayel, Fatih Artman, Funda Eryiğit paylaşırken pek çok başka ünlü oyuncu da yer almış. Yönetmen ve yapımcı Berkun Oya, Ali Farkhonde.
Bugünlerde çok popüler olan 8 bölümlük diziyi, hafta sonu ne izlesek, diyenlere tavsiye ederim. Biraz durgun geçse de her gün karşılaştığımız insanların perde arkası yaşam ve duygularını gözler önüne seren, bir hayat dizisi.