Değişen bir şey yok , şimdi de trafik sorunu yüzünden gidilip gelinmesi epey zaman alıyor. Neyse İstanbul'a gittik gezmeye anlayacağınız. İlk durak Edirnekapı idi.
İstanbul un yedi tepesinden biri .Tam üzerinde Mihrimah Sultan Camii var.
Rivayete göre Mimar Sinan gizliden gizliye sevdiği Mihrimah Sultan için önce Üsküdar'da sonra Edirnekapı'da olmak üzere iki cami yapmış. Edirnekapıdaki caminin yerini Mihrimah Sultan ,Mimar Sinan'a bırakmış,'sen seç', demiş.
O da gelip İstanbul'un tepelerinden birine,güzel sade bir cami inşaa etmiş ki buralardan Üsküdar görülürmüş zamanında.Şimdilerde sadece karşıda çirkin yapılaşma görünüyor.
Ne yazık.
Edirnekapıdan sonra Fener ve Balat taraflarını da dolaştık.Fener İstanbul'da en çok kilisenin bulunduğu bölge imiş. Burada da pek çok hayal kırıklığı yaşadık maalesef. Bir kere eski çağlara ait yapılara karşı bir ilgisizlik, bir bakımsızlık hali hakim.Çoğu restore ediliyor diye yıllardır brandalarla çevrili kapalı.
(Tekfur Sarayı kalıntıları olduğu düşünülen yapı)
Fener Rum Patrikhanesinin binasını gördük, gayet sade bir bina idi.Yalnız içerisi için aynı kanaati paylaşamayacağım,çok büyük değil ama ihtişamlı bir şatafat mevcut .
Yıllarca Patrikhane olsa olsa burasıdır sanılan muhteşem görünümlü kırmızı
Fener Lisesi binasına çıkmak da ayrıca zahmetli oldu. O kadar dik bir yokuşun sonunda ki.İnanılmaz. Neyse yolu tırmandığınızda karşınıza çıkan yapı çok güzel.Sadece 50 kadar öğrencisi varmış. Yine dışarıdan gözlemlediğimiz bir bina oldu ,kapıları kapalıydı. İstanbul'un yakasında duran şık bir broş gibi güzel görünüyor.
İçerisine giremediğimiz için üzüldüm. Binanın resmini bile almak çok zahmetli ,o kadar tepede ve o denli dik bir yokuşun içindeki giriş kapısı, topluca resim çektirmek isterken , bina resimde görünecek mi bilemedik, neyse görkemli bina arkamızda kalmış halde topluca poz verebilmişiz.
Fener de bir çok kilise mevcut.Bir kaçını gezdik, camileri ziyaret etik.
İbadethanelerin kendine has bir özelliği sanırım, hepsi ayrı bir huzur hissettiriyor tarihden bu yana gelenler hikayeleri ile bambaşka etkiliyor.
Bunca yol yürüdükten sonra yorgun ayakları ,Pier Lotti tepesindeki çay bahçelerinde içtiğimiz birer bardak sıcacık, demli çayla birlikte dinlendirdik. Gözlerimiz manzara keyfi yaptı , yine de iyi ki gelmişiz, diye soluklandık. Teleferikle inerken ve çıkarken ,bu yaşının başını almış koca şehirin kabahati değil içinde yaşayan insanlar hoyrat kullanmış, kıymet bilip gerekli ihtimamı göstermemiş, diye düşündük.Nihayet gezi bitip otobüse döndüğümüzde tüm çirkinlikleri unutup güzelliklerin tadı damağımızda bir sonra nereyi gezsek diye düşünmeye başlamıştı otobüs ahalisi..
Ah güzel istanbul..
(bu 3 paylaşım gezi ile karışık duygu ve düşüncelerimin yazısıdır.)
Ben de bir Balat gezisi yapmak istiyorum Özendim
YanıtlaSilTam da havaları şimdi:)
SilBiz de uğraşıp durmuştuk okulun fotoğrafını çekeceğiz diye :)
YanıtlaSilof evet ,ne kadar dik bir sokak orası:)
Silgerçekten ah güzel istanbul dedirtecek manzaralar..sayenizde istanbulu da gezmiş olduk,emeğinize sağlık..🙂
YanıtlaSilteşekkürler.
SilÇok haklısın Mehtap, hoyrat kullanmış, çöplerle, plastiklerle kirletmiş, mahvetmişiz. :( Trafik ve kalabalık da cabası, o dönemlerde kimbilir ne kadar güzeldi.....:( Emeğine sağlık:)
YanıtlaSilbenim içim acıyor bu hallerine İstanbul'un.
Silyine de güzel.cami yıkılsa da mihrap yerinde ..Sevgiler..
Balat tarafında gezmek tarihte gezmek gibi. Çok güzel yerler.
YanıtlaSilçok güzel yerler, kıymetini bilmeliyiz.
SilHiç gezmediğim yerler bende istanbula geldiğimde gezmek isterdim.
YanıtlaSilUmarım gerçekleştirirsiniz.
SilTam da ahhh güzel İstanbul olmuş
YanıtlaSilşahane yerler
ay balatın hastasıyım ben yaaa. en sık gittiğim yer. bir ara, patrikhanede patrik seçimine de rastgeldim. bir de orda ana caddede arnavut köftecisi var gitmediyseniz mutlaka gidin bir dahakine :)
YanıtlaSilYani ..Bizim buralarda fena değildir:)) Yemek yiyecek yer zor bulduk desem.Bir esnaf lokantasıydı, fena değildi. Bir daha gidersek köfteciyi buluruz artık.
Sil