Kastamonu

 Bahardan planladığım ve daha çok zaman var dediğim gezilerim yapıldı ve bitti bile.  İlk turumuz Sinop ve Kastamonu illerine idi. Aslında en çok Sinop'tu merak ettiğim yer ama sanırım şu an Kastamonu'nun neden turizm açısından bu kadar geri planda kaldığını sorguluyorum. Rehberimizde Kastamonu'lu genç bir turizmciydi. Bir süre Amerika'da kalmış, İstanbul'da yaşamış fakat sonunda baba ocağı memleketine geri dönüp burada hayatını kazanmaya başlamış. İstanbul'da hayatın çok pahalı ve yaşamanın ne kadar güç olduğunu, genç yaşta anlayıp memleketine geri dönen bir rehber. Güler yüzlü ve nazik. Kastamonu dağların arasında yemyeşil doğa ile bütünleşmiş bir kent. Evliyalar şehri olarak da biliniyor ,çok sayıda türbe varmış. Tabii bunun sebebi bir zamanlar coğrafyanın en büyük yerleşim yerlerinden biri olmasıymış. Şu an nüfusu oldukça az, yurt dışı ve İstanbul'a çok göç vermiş. Gidenler tatil ve yaz aylarında memleketlerine geldiğinden o dönemlerde trafik ve kalabalık çok oluyormuş. Böyle bir memleketi bırakıp, neden göç edildiği düşünülmesi gereken bir konu. Şehrin modern yapılarla dolu bir tarafı var , bir de eski tarihi dokusu var. Kale tabii ki en yüksek yerde tüm haşmetiyle tarihten günümüze bakıyor. Şehrin merkezi  Cumhuriyet Meydanı ve etrafındaki binalar, yapıldığı yıllardan beri  kuruluş amaçları ile ilgili olarak kullanılıyor, hepsi bakımlı ,gerekli restorasyonlar yapılmış ,çok düzenli. Ünlü yazar ve şairimiz Cide doğumlu Rıfat Ilgaz 'ın okuduğu lisede bu meydanda, hala öğrenime açık, tabi yanlarına yapılan yine mimariye uygun yeni okul binaları ile. Hababam Sınıfı isimli eserindeki karakterlerin bir kısmında buradaki arkadaşlarından esinlendiği söyleniyor. Tarihi bir saat kulesi var ,Vilayet Binası ve meydandaki Atatürk ve Şehit Şerife Bacı Anıtı (Prf .Dr. Tankut Öktem tarafından yapılmış) ayrı bir güzellik katıyor şehre. Meydan çevresinde bulunan 200 kadar bitki ve ağaç çeşidi Kastamonu ve civarındaki dağlardan getirilip peyzajda kullanılmış. Şehrin ortasından geçen Karaçomak çayının etrafı ağaçlı, bakımlı çok güzel görünüyor ,üzerindeki Nasrullah Taş köprüsü ise 16.yy dan günümüze işlevini sürdürüyor. 

Kastamonu 'nu halkının kendi aralarında konuştuğu bir lehçeleri var ve gerçekten konuşurlarken anlamayabilirsiniz. Canlı olarak örneğini gördük. Rehberin götürdüğü bir turistik eşya satan dükkanın sahibi genç ,aynı zamanda ozkastamonutv diye bir insta hesabı da var, yani ''fenomen'', bize bunun ile ilgili güzel hikayeler anlattı. Kastamonululara '' dep dep'' nitelemesini duymuşsunuzdur. Bunun da ufak bir hikayesi varmış. Kastamonu futbol takımı bir zamanlar hep yenilir olunca, taraftar;

''Yencez diyon yenemiyon,Tepcez diyon tepemiyon, Kastamonu Kastamonu dep dep dep...''

Diye tezahürat yapmaya başlamışlar, bunu deplasmana gittikleri şehirlerde de söyleyince Kastamonuluların adı da ''dep depler'' olarak kalmış:)







Kastamonu'da en bilinen yerlerden Şapka Müzesi, aslında Mimar Vedat Tek Kültür ve Sanat Merkezi isimli kompleksin içinde yer alan bir çok müzeden biri. Ünlü Mimarımız Vedat Tek(1873-1942) Kastamonu Valilik Binasının da mimarıdır ve adını gelecek nesillere taşımak amacıyla bu merkeze ismi verilmiştir. 2008 yılında açılan kompleksin içinde Şapka Müzesi, Cumhuriyet Müzesi, Dantel Müzesi, Oyuncak Bebek Müzesi,Atatürk Sergi Salonu yer almakta. Kastamonu'da mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden bir tanesi. 







Yemekleri de gayet lezzetli. Güzel bir konakta, Eflani Konağında; Banduma, Etliekmek(etekmek) Tirit yedik. Ecevit çorbası içtik. Merhum Ecevit'in babası bu yörede bulunan Ecevit köyündenmiş. Bu çorbada Ecevit yöresi çorbası olduğu için adı Ecevitmiş.

Ecevit Çorbası

Tirit

Banduma

Etliekmek

Kara çorba

Sonra gittiğimiz Pınarbaşı ilçesinde bir esnaf lokantasında çoğu Kastamonuların bile bilmediği bir lezzet olan Kara çorba içtik. Çorba kızamık otu denen bir otun ekşisi katılarak tavuk suyu ile pişiyormuş. rengi ottan dolayı siyahımsı tadı ekşi acı arası. Lezzetli idi. Tabi fiyatların ne kadar makul , uygun olduğunu es geçemem. Kastamonu'nun meşhur pastırması hariç Pastırmanın kilosu 1600.-TL lerde idi. Bir de her yerde satılan Taşköprü sarımsağından da söz etmeden olmaz. Kastamonu denilince akla gelen ürünlerden biri de coğrafi işaretli sarımsak:)

Tabii ki Kastamonu'da daha pek çok yer var gördüğümüz ve göremediğimiz. Şansımıza Eylül ayının son haftası 30 derece sıcaklık ve pırıl pırıl bir hava vardı. Yine çok güzel bir ilimizi tanıdığımız için mutlu bir şekilde , İstanbul'umuza döndük.

 


8 yorum:

  1. Bence de ülkenin en muhteşem şehirlerinden biri, kesinlikle gidip görülmeli, konaklardan birinde kalınmalı ve muhteşem mutfağının da tadına varılamalı. Vedat Tek Kültür Merkezi görülmeden de bu hayattan göç edilmemeli derim ben de:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kesinlikle katılıyorum ,
      Bir çok şehrimiz turizmle gelişmeyi hak ediyor .

      Sil
  2. Ne güzel anlatmışsınız! Gidip görmek istediğim şehirlerden birisi.

    YanıtlaSil
  3. Yanıtlar
    1. Evet Kastamonu isminin nereden geldiği ile ilgili bu hikayeyei de yazalım o zaman; Bizanslıların elindeki kaleyi fethetmeye gelen Türklere yardım eden Bizans kalesi komutanı Moni, aşık olduğu Türk Komutana kalenin anahtarını verir ve kale düşer. Bunun üzerine babası ''Kastın neydi Moni'' der Bu söz değişe değişe Kastamonu olur. Tabi Bizansların Türkçeyi bilio kastın neydi demesi ayrı bir olaydır:) Kastamonu isminin bu yörede yaşanan Gaslardan (Kaşkalar) ve şehir anlamına gelen Tumanna kelimelerinden oluştuğu yaygın rivayettir.

      Sil
  4. Tiridine bandım türküsü geldi aklıma :) Oranın türküsü müydü acaba? Aha, valla oranınmış :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Titirleri de güzeldi hani türkü yakmaya değer:)

      Sil