Üsküdar'a Gider İken..

Epey bir süredir Üsküdar'a gitmemiştik. Oysa severiz Üsküdar'ı ,manzarasını, havasını. Bir trene bakıyor Kartal-Üsküdar arası. Malum bir kaç gündür hava raporlarında; İstanbul'a şöyle karlı günler geliyor, böyle soğuk olacak vs. gibi söyleyip duruyorlar. En kışlık montunda tam zamanında fermuarı bozuldu. Artık tamir zamanı, öyle atayım yenisini alayım durumları en son aşamada oluyor. Zaten aldığınız giyimlerde, inanın eskisinden daha çabuk eskiyecek şekilde dikiliyor zamanımızda. Malum 'tüketim toplumu' çağındayız. İşte böyle tamir tadilat işi yapan esnafa internette bakalım ,nerede ne var derken Üsküdar'a düşürüverdik yolumuzu. 

(Valide-Cedid Camii(1708-1711)  Gülnuş Emetullah Valide Sultan tarafından, Lale Devrinin baş mimarı Kayserili Mehmed Ağa'ya yaptırılan camii.)
Cami avluları huzur verir bana. Marmaraydan çıkıp meydanı geçince kestirme olsun diye bu güzel caminin avlu içerisinden geçerken bir an da kendinizi başka bir zaman diliminde hissedebilirsiniz. Bu da İstanbul'da yaşamanın sevinç duymanızı sağlayan anlarındandır. Arada saklı güzellikleri olmasa yaşanacak halden  çoktan çıktı ama:(
Sonrasında yine karmaşa ve telaşlı koşturmalar zamanı. Meydandan geçerken Kent Lokantasının önünde upuzun ,sessiz, yorgun ,mahçup bir kalabalık sıra halinde açılış saatinin gelmesini bekliyor. Oysa vakit erken daha.


Meydana bakan pasajlardan birini gösteriyor ekrandaki yol gösterici. Burası da tuhafiyecinin acil servis dükkanı:) Her türlü fermuar işini şıppadanak hallediyormuş. Tamirat kısa sürede bitince biraz da eski Kartal eski Üsküdar muhabbeti yaptıktan sonra  montun sökülen yerlerini diksin diye bir de pasajdaki terzilerlerden birine uğradık. Biraz da orada oyalandık. İşimiz halloldu. Burası küçük esnafın canla başla ayakta kalabilmek uğraştığı pasajlardan biri. Sanırım böyle pek çok pasaj var ki eskiden Kartal^da da vardı bu her çeşit esnafın dükkanlarının bulunduğu pasajlardan. Yani Alışveriş merkezlerinden evvel buralar alışveriş merkeziydi. Pasajdı isimleri. Pasaj, telafuzundan anlaşılacağı üzere Fransızcadan gelme,bir bina içerisinden geçen , dükkanların olduğu genellikle birbirine paralel alışveriş üzerine kurulu geçitler, anlamında. İşte sonra pasajlar AVM lere evriliverdi.
Pasajdan çıkınca bir kahvemi içsek dedik.. 
Aslında niyetimiz yoktu ama önünden geçtiğimiz tatlıcı bizi cezbetti, kahve yerini salebe bıraktı yanında  baklava benim değil eşimin zoru ile yenildi . 

 

5 yorum:

  1. üsküdarda lokantalar çok iyi yaaa, çarşı da ne güzel :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hep sahiline giderdik ama çarşısına bayıldım, Kadıköy'den güzelmiş.

      Sil
  2. Baklava'nın yanındaki nedir? Kaymak mı acaba? Afiyet olsun :)

    Üsküdar'da tam Kız Kulesi'nin karşı hizasında, Filizler Köfte vardı (hâlâ var mı bilmiyorum), biz hiç üşenmeden Bahçelievler'den kalkıp oraya köfte yemeye giderdik İstanbul'da yaşarken :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baklavanın yanına kaymak değilde muhallebi kıvamında krema tadında yumuşak bir yancı koymuşlardı. Hafifti fena değildi.
      Filizler Köftecisinin ilk yeri Tuzla'da henüz sahil doldurulmadan önce tam sahil kenarında ufak bir dükkandaydı. Biz de eşimle ilk buluşmalarımızda oraya giderdik. Masa camlarının altına müşterilerin memnuniyetini belirtmek için yazdıkları küçük notları koyarlar,yemekleri beklerken onları okurduk. Kim gelmiş, niye ya da kiminle gelmiş falan yazıp bırakırdı herkes.. Köfteleri şahane , revanisi ev yapımı idi. Sonra bölündüler falan, Tuzla'da halen aynı yerinde ,büyüdü. Üsküdar'daki asla aynı tadı vermiyor bize ama manzarası şahane tabi.

      Sil
  3. Ne güzel anlatmışsınız :) Canım salep çekti. Kokusu buraya kadar geldi. Daha bu sabah montumun fermuarı bozuldu diye kabanımı giyerken aynı şeyi düşündüm. Şimdi dünyanın parasını verdiğimiz kıyafetler ne kadar da dandik şeyler çıkıyor. Ünlü bir markanın ateş pahası ürününe bakıyorsun yüzde yüz polyester çıkıyor. Anlamak mümkün değil... Hal böyle olunca ben de kendime yeni bir kıyafet alırken çok zorlanır oldum.

    YanıtlaSil