Şubat


 Günler hızla akıp geçiyor, 2025 yılının ocak ayı bitti ,hiç güzel olaylarla geçmedi, ateş düştü memleketimize . Kötü haberler çok sıklaştı ve her seferinde başka bir şekilde toplumsal olarak canımız yanıyor. Dün de yine üzücü bir olayla sona erdi. Saygı ve gurur duyduğumuz ordumuzun beş teğmeni ve onların komutanları  ordudan ihraç edildi. Başka sebeplerle saklansa da yaptıkları ülkemizin tek lideri, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e olan bağlılıklarını yeminle taçlandırmaları idi. Üstelik Okul birincisi bir kadın teğmendi ve çok donanımlı insanlardı hepsi. Bir kalemde silebildiler. Ne kadar kolay, ne kadar kahredici. Ama onun yanında cumhurbaşkanına pişkin pişkin yeğenim hakim olacak ,size bir selam versin diyebilen ,hem de yüzlerce kişinin olduğu resmi bir toplantıda, milletvekillerini de bu ay içersinde gördük, biz utandık izlerken. Nasıl bir durumdur akıl sır ermiyor. 

***

Böyle durumları izlerken ,her insan kendi dünyası içerisinde  mutlu/mutsuz olma çabasında. Ama şöyle bir başımıza kalıp kendimizi dinleyebiliyor muyuz? Bence hayır,  çok fazla bilgi, haber, duyum, gözlem ,düşünce, yönlendirme  içerisindeyiz. Çoğu gereksiz binlerce şey duyuyoruz, okuyoruz görüyoruz. Kendi önceliklerimize göre seçim yaptığımız da oluyor ,karman çorman olup her şeye daldığımız da. En önemli şey ekranda parmaklarımızı yukarı kaydırmak haline gelmek üzere.  Bu günlerde kendi adıma instagramdan uzak durmaya çalışıyorum,tek sosyal medyam o. Gereksiz vakit kaybı gelmeye başladı. Üstelik bir şey ekranda önünüze düştüğünde ve ilginizi çektiğinde artık onunla ilgili ne var ne yok arkası geliyor. Yorucu. Hem göz ,hem akıl yorucu. Mutlaka onun da miadı dolacaktır hatta yakındır cazibesini yitirmesi. 

***

Şubat ayının ilk sabahını , bir cumartesi sabahı olarak, İstanbul kirli, güneşli, rüzgarsız bir hava ile karşılıyor. Yazılarımda her sefer olumsuz bir şeyler bulup çıkarıp yazar oldum.Bari sevimli bir resimle süsleyeyim dedim ve New Chat bana yardımcı olup, bu güzel resmi yapıverdi. Şubat belki biraz kar yağışı getirir , bu ayda açan mimoza ağaçlarının o mis kokularının üzerine ,biraz beyazlık , yumuşaklık katarak güzelleştirir belki ruhlarımızı..

4 yorum:

  1. İçimizde hep bir huzursuzluk. Umuyorum ki bitsin artık hakikaten.

    YanıtlaSil
  2. Nasıl bu hale gelebildi bu memleket...

    Evet istanbul kirli ve pis hava etkisinde şu sıralar maalesef :)

    Resimde çok iymiş :D

    YanıtlaSil
  3. Tek sosyal medyam Blog dünyası desem:)) Pişkinlik ve şımarıklık aynı bedende yanyanaydı, o mevkide birinin o kalabalıkta böyle bir şey yapabilmesi, o " hanımefendiye" yakışırdı ki gereğini yaptı... Dolayısı ile bizleri de yanıltmadı:)

    YanıtlaSil
  4. Onca sevimsizliğin arasında sayfadaki fotoğrafla avunacağız artık, pek tatlı. :)

    YanıtlaSil