Göksu nehri üzerindeki Ermenek baraj gölüne Turkuaz göl de deniliyor. Gerçekten rengi mücevher gibi, parlak, net, şahane bir mavi. Baraj gölü üzerinde belediye yaklaşık bir saat süren tekne turları düzenliyor. Göl kenarına piknik alanları da düzenlenmiş. Şahane.
Ermenek'in ziyaret edilecek pek çok tarihi , doğal alanları var. Bunlardan biri 1339 yılında Karamanoğulları tarafından yaptırılan Tol Medrese.
Ermenek'te Selçuklu Otel de kaldık ki bu civarda böyle güzel manzaralı, temiz, ferah bakımlı bir otel ummuyordum.Alahan Manastırı;
Öncesinde Mersin'in Mut ilçesinde bulunan Alahan manastırını gezdik. Torosların zirvesinde, o kadar yüksek bir rakımda nasıl böyle bir manastır yapılmış, inanılmaz. Yolu ana yoldan bir on dakika sürüyor ,nasıl bir virajlı ve dar yoldur anlatılmaz yaşanır. Beşinci yüzyılda Bizanslar tarafından inşaa edildiği düşünülmekle birlikte 17. Yüzyıl gezgin Evliya Çelebi burayı gördüğünde''Sanki usta elinden yeni çıkmış gibi bir manastır'' diye belirtmiş. Uzun süre ayakta kalmış bu yapıda giriş kapısı olduğu düşünülen sütunlarda melek Mikail ve Cebrail tasvir edilmiş.Ve yolculuğumuzun son aşamasında yine Toros dağlarında çok güzel köy ve ilçelerden fakat oldukça virajlı yollardan sonra Göksu şelalesinin muhteşem manzarasını seyrederek keyifli bir mola verdik. Şelalenin civarında ,yöre halkı çilek yetiştiriciliği yapıyor ve çocukken yediğim çileklerin tadını tekrar bulmak beni mest etti. Tabi bu doğal ortamda yetişmiş gerçek çilekleri İstanbul'da bulup yiyebilir miyiz? Zor.