Yazlık2

 


Sıcaklar akşam altı oldu mu biraz hafifliyor, hemen bahçedeki biberleri suluyorum. Arkada duvar dibindeki seyrelmiş naneleri, saksıdaki sardunyaları. Mandalinalar henüz çok küçük ama çok var üzerinde ağacın. Karpuzcu geçmeye başladı, oğlunuda yanına almış. Karpuzu o taşıdı bana. 10 yaşında var yok. Ben parasını getirmeye gidince kendini hemen salıncağa bıraktı. Ayaklarınla hız vererek oturduğu salıncaktan "abla (kibar çocuk) oğlun mu var " ."var ama burda yok" ,dedim. "Nerden bildin?".  Pencereye zincirli bisikleti işaret etti "bisiklet var"

Çocuk hep çocuk işte.🎈 Hafta sonu gelen sebzecide çocukları ile geliyor. Erkenden iş hayatına başlatılan çocuklar.  Belki iyi, belki değil ,henüz erken onlar için. Ama hiç olmazsa çalıştıkları kişiler aileleri.




Yanıyoruz.

 Memleket cehennem gibi, yangınların ardı arkası kesilmiyor. Hala yangın uçakları yok. 11 memleket evladı şehit oldu, yazık değil mi ailelere,sevdiklerine. Yönetenler bizden çok ağlanıp, her şehidin arkasından normalmiş tavrı takınıyor.Yeter artık,son yıllarda yanmayan orman kalmadı.  Bilecik yanıyor,  oradan bir afad gönüllüsü "orman bitince yangın bitecek sanırım" diyordu. Artık sadece orman değil köylerde yanmaya başladı ne yazık ki.

Her ağaca üzülerek bakıyorum. Tam evimizin karşısında çok kocaman bir fıstık çamı ağacı var. Kumrular üzerinde yuva yapıyor, kırlangıçlar etrafında uçuyor.Arılar dallarında vızıldıyor. Sesi rahatsız etse de bazen yaz seslerinin vazgeçilmezi ağustos böcekleride senfonilerini o kocaman çam ağacında sunuyor.cır cır cıır.

İşte böyle bir ağaç denilip geçilmesin, hepsi bir dünya. Altlarında gölgeleyenleri saymıyorum bile. O ağaca ve maiyetindekilere bakınca,yanan ağaçlar için yüreğim sızlıyor. 



 Hayatlarını kaybeden 11 evladımız için çok çok üzgünüz. Ne zaman bu yangınlar sönecek yüreklerimizde. Bu ülke kadar genç insanları bu kadar kolay harcayan başka bir yer var mı acaba?