dün dündür..

Dün Regaip Kandiliydi, hicri takvime göre üç ayların başladığını belirtiyor. Kızımın şirket yemeği bugüne denk gelince pazartesiye ertelemişler. Geçen konuşurken söyledi' vay' dedim, 'ramazan ayı kışa dönmeye başladı'. Önceden saatli maarif takvimi kullanıyorduk orada yazar kandil günleri, bayramlar,özel günler. Şimdi sosyal medya sağolsun ya da sms'ler. Bu mesaj işini İBB hiç atlamaz özel günlerde mutlaka mesaj atar. Kartal Belediyesi de eksik kalmaz ,mesajlarla hatırlatır .

Ben küçükken kandillerde mutlaka komşular helva kavurur ya da hamur kızartır birbirlerine dağıtırlardı. Akşamları da TV'de camilerden birinden okunan dualar yayınlanırdı. Başka program olmazdı. /O zamanlar henüz muhafazakar yönetimler olmamasına rağmen./ Kandil diye bir gün yok  Kur'an'da geçen. Bir tek Kadir Gecesi var ,o da hangi gece belli değil. Ama bunlar artık geleneklerimiz gereği kutlanan günler olmuş. İsteyen inanır ,istemeyen inanmaz. Biz dualarımızı gönlümüzden geldiğince her daim edelim, kabul olsun inşallah.

kartal-istanbul

 Kartal'da yeni bir yer açılmış, oraya gittik annemlerle olan gün grubuyla:) Teyze ve ablalarım hep yeni yerler görmek istiyorlar. Derneğimizin üyesinin abisi, bu mekanın sanatsal boyama,resim vb işlerini yapmış. Dedi gidin görün çok güzel yer. Nasıl güzel olmasın denize sıfır. Burası yıllardır var, başka başka isimlerle açılıp kapandı. Bu sefer kalıcı olacak mı? bilemem. Modern ,temiz ,güzel dekore edilmiş bir kafe. Fakat artık fiyatlar pahalı geliyor , bir küçük cam bardakta çay 50 TL '' aa iyiy miş'' falan diyorlar da pahalı bence, alt tarafı çay. Eskiden olsa yemek sonuna ikram diye gelirdi, şimdi öyle adetler kalmadı. 

Bir de yine kapalı mekanlarda ,kafe ya da lokanta sigara içilmeye tekrar başlandı. Ne kadar da rahattık,temiz temiz oturuyorduk.Yine duman altı olabiliyor çoğu yer. Camlar açıyorlar, pergolaları açıyorlar hoop havalanıyor ortalık ama kış tabi buz gibi oluyor içerisi. Cezası vardı,şimdi yok sanırım. Neyimiz doğru düzgün gidiyor ki. Bu kuralı da çoktan çiğnemişiz. Yine  de teyzelerim, ablalarım memnun kaldılar .Ocak ayı buluşmasını da yeni açılan bir kafede yapacağız. N.ablamız çok methetti.Bu sefer ki sahilde değil, benim eski oturduğum mahalledeymiş, merak ettim. 
Yukarıdaki resimler Kartal'ımızın çarşı sahili parkından. Yağmurlu hava da sakinliği ve dökülen sararmış yapraklı çınar ağaçları ile çok güzeldi. 
Bugünlük hem muhabbet hem yürüyüş iyi geldi..

Kadıköy ..

Kadıköy'e gittik geçen gün. En güzel manzaralı yerinde oturduk biraz. İstanbul'a bakarak. İskeleye yanaşan vapurlar, motorlar, hala tadilatı bitmeyen ziyan olduğunu düşünüp üzüldüğüm Haydarpaşa, daha ilerde Sarayburnu, Topkapı Sarayı, camiler..
 Karşınızda deniz olunca İstanbul çok güzel.. Rıhtım boyu mavi demir banklar dizili, hepsinde marmara denizinin çalkantılı sularına bakarak hayale dalanlar oturuyor. 
Kiminin yanında bavulu var ,bir yerlerden gelmiş, belki de gidiyor vedaya durmuş.
 Bir genç elindeki termosla çay satıyor, isteyenlerin eline kağıt bardakları tutuşturup,sıcak çaylarını döküyor. 
Arkadaşının boynunda fotoğraf makinası asılı. ''Resminiz hemen çekilir, hemen teslim edilir'' diye,diye geziniyor arada. İstanbul'un taşı toprağı altın , demişler ya o deyişe örnek iki genç adam. Kolay değil,nereye kadar. 
Bir de müzik sesi geliyor büyük hoperlörden, başımızı çevirince görüyoruz. Şemşiyesini açmış, taburesinde oturmuş yanık sesiyle Anadolu'nun bağrından kopup gelen türküsüne başlamış. Hüzünlü türküler söylüyor. O da genç bir adam. Sesi güzel. Arada meydanda duran Kızılay aracının'' kan  anonsu'' ile karışıyor sesi. 
 

Zaten denizi arkanızda bırakırsanız ,karaya dönerseniz yüzünüzü ,İstanbul bir kaos olarak tam yanınızda bitiverir. Yıllardır yenilenmeyen ,pejmürde yapılaşma, ufak tefek bir çok dükkanla dolu çarşı, bitmeyen Haldun Taner tiyatro restorasyon çalışması. Bir düzensizlik var , keşmekeş bir ortam ve İstanbul'un bir çok noktasına dağılmak üzere oradan gelip geçen bir güruh. Yenilenemeyen bir Kadıköy. 
Ondan sebap hep denize bakılır İstanbul'da . Orada da Haydarpaşa'nın yıllardır süregelen ''Bitirilememe''hikayesi can yakar. Hele gençliğiniz oraya varan trenler, oradan giden vapurlarla harmanlanmışsa, daha da bir üzülürsünüz. Aklınıza gelir 7.30 treninde koştur koştur inip, Karaköy'e gidecek vapuru yakalamaya çalışmanız. 

Bu kadar hatıranın üzerine kırk yıllık köftecide yemek yemeden dönülmez.80'lerden beri burada bu köfteci. Köftelerin tadı belki aynı ,porsiyonlar küçülmüş.Kahvaltı tabağına sıkıştırmışlar çok görünsün ,diye. Kadıköy yeme içme mekanı olarak çok sayıda dükkanı barındırıyor. İstediğiniz çeşit yiyeceği, yiyip içebilirsiniz. Sizi asla aç göndermez:) Mutlaka yiyecek bir şeyler canınız çeker.
Yemekten sonra Kadıköy'e şimdilik bu kadar yeter diyerek, muhitimize dönmek için metronun yolunu tuttuk.
Akşam iş ve okul çıkış saatlerinin o yoğun kalabalığına kalmak istemedik.