Saat: 07.47 ,dışarıda çoktan hareket başladı. Hava karanlık , hayat ışıklı,araç trafiği artmış, kondüktörün çaldığı düdük sesi ,martıların sesine karışıyor. Trenler 06.00 dan beri seferde, martılar daha erken.
İnat edilerek devam eden bu yaz saati uygulaması insanları sabah iki saat karanlıkta iş görmeye zorluyor. Ama buna da alışıldı. Alışılmasa ne olur, gücün kadar sözün var. Sadece karanlık olan sabahlar değil ki çoğumuzun içi de karanlık. Sıkılıyoruz, korkuyoruz, endişeleniyoruz. Cenderedeyiz. Hayat gailesi içinde debelenip duruyoruz. Evet bu sabah kötü hissediyorum. Var tabii ki sebebi.
İyi şeyler duymaya, rahat etmeye, of be yeter! değil de oh be şükür! demeye ihtiyacımız var.Kendi çabalarımızla oluşturduğumuz küçük mutluluklarla yetinmek değil, toplumca huzurlu ,refah içinde umutlu yaşamak istiyoruz. Ben kendi adıma bunu istiyorum.
Bak ,Cumhuriyeti kurup bu ülkeyi bize emanet eden atalarımızı nasıl minnetle anıyoruz. Peki ilerde, böyle bir döneme sebep olan bizim nesil nasıl anılacak? Az çok tahmin ederiz sanırım, iyi ki görüp duymayacağız.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder