Gün geçmiyor ki insanlara beslenmeyle ilgili yeni bir şey duyurulmasın. Şunlar sağlıklı yiyecekler,bunlar aman ha çok zararlı, diyerek çeşitli besin türleri, farklı zamanlarda önümüze sunuluyor. İçeceklerimiz bile seçilip gözümüzün önüne konuluyor.
Bir yandan allı pullu reklamlarla, iştah açıcı görsellerle sunulan yiyecekler, sonra bu yiyecekleri yersek,'' şöyle şişmanlarsanız, böyle yiyip içerek zayıflar sağlıklı olursunuz'' diyen uzmanlar.
Oysa tüm insanların beden yapıları farklı ve her insan metabolizması apayrı çalışıyor.
Soner Yalçın 'Saklı Seçilmişler' kitabında ,insanlığın beslenme düzenini yıkmaya,bozmaya çalışan küresel sermaye şirketlerinin bunu nasıl bir gıda terörü organize ederek yıllardır sürdüregeldiğini anlatmış.
İnsanlığın temel besini olarak görülen buğday tohumundan, hibrit tohumlara,
GDO'lu mısırlara, süt,et ve bir çok sebzelere kadar ,nasıl bir kimyasal zehir düzeni kurulduğunu, bu düzeni geliştirdikçe insan ırkının geleceğinin nasıl tehlikeye girebileceğinden araştırmalar ışığında bahsetmiş. İnsanların alışık olmadıkları ve beden yapılarına hiç uygun olmayan bir beslenme düzenine sokulduklarını,tarihsel bir gözlemle, sebepleriyle araştırarak ortaya koymuş. Hangi küresel şirketlerin, hangi amaçlarla insan ırkına bu düşmanlığı yaptığını çözmeye çalışmış.
Evet bu kitabı okuyup , etrafımızda yaşadıklarımız, görüp işittiklerimiz ile birleştirince ,nasıl bir gıda terörü ile karşı karşıya kalındığı hususunda ikna olmamamız mümkün görünmüyor.
Yaşadığımız dönem, tükettiğimiz besinler bedenimize nasıl bir zarar verecek ,
diye düşünmeden yiyip içemediğimiz bir dönem .
Aklımıza ;acaba içinde GDO var mı?
Ya da; bu tatlı NBŞ'li mi?
Tavuk acaba antibiyotikli yemle mi beslenmiş,gezen tavuk mu ?
Yumurtanın rengi ne kadar turuncu, boyalı yemden mi?
Bu sebze bu mevsimde nasıl yetişmiş?
Bu etler ithal mi? Nasıl yemle beslenmişler?
Bu yağ ne yağı? İçine başka yağ karışmış mıdır?
Bu un nasıl bir buğdaydan, beyaz ekmek mi kara ekmek mi?
Bu balık çiftlik mi?deniz mi?
vs.vs.vs..
Yazarken farkettim ,soruları o kadar çoğaltabilirsiniz ki yemeğin sadece lezzetini düşündüğümüz zamanlar baya gerilerde kalmış.
Tarihsel araştırmalara dayanan bu kitabı okuduktan sonra, olayı daha ayrıntılı görüp, bu gıda terörüne ve kimyasal zehirlenmelere yol açan insanların, 'nasıl insanlar'olduğu sorusuda aklınıza takılıp kalacaktır.
Belki vahamet içinde kalacaksınız.
Yine de kesinlikle tavsiye ediyorum.
.
Çok fena durumdayız insanlık olarak. Kendi soyumuzu tüketmek için elimizden geleni yapıyoruz.Bu gıda terörü en güzel örneklerden biri.ortalama 60 yıl kaldığımız bu dünya için bu hırs niye? Anlamıyorum.Emeğinize sağlık... Sevgiler
YanıtlaSilSelam.
YanıtlaSilSoner Yalçın'ın kalemini sevyorum. Net ve açıklayıcı oluyor bilgileri.
Bu ktabı henüz okumadım ama gerçekten de öyle bir zamana geldik ki, kafalar karışık ne yiyeceğimizi şaşırdık.....
Çok duyuyourm bu kitabı ben de alacağım
YanıtlaSilDiyetisyen arkadaşlar alınmasın ama onlarında çoğu sürekli basma kalıp reçeteler peşinde... Sabah peynir domates salatalık 1 ince dilim ekmek. Ara öğün 2 kuru kayısı öğle yemeği 5 kaşık zeytinyağlı falan filan..
YanıtlaSilHerkese aynı beslenme tarzı ile sağlıklı yaşam vaadi de çok yanlış
Ama bu nbş ciddi zarar verecek hepimize
Soner Yalçın önemli bir yazar. Bu kitabı okursak bir şey yiyemeyiz gibime geliyor. Ama okunmalı dediğiniz gibi.
YanıtlaSilhımmmm ilginçmiş. okumadığım bir yazar bi bakmalıııı :)
YanıtlaSilkitabı okudum. her konuda dünya gerçeğini sergilemiş. ben insanın bir kanser hücresi olduğuna inanıyorum; dünyayı ve kendini kemirip bitirmekte. mahşerin dört atlısı egemen, sona doğru dolu dizgin, götürmekte dünyayı.
YanıtlaSilkitabı çok güzel özetlemişiniz, tebrik ediyorum..
Soner Yalçın mutlaka her gün okuduğum bir yazar, ODA tv'ye her gün mutlaka tıklarım, Soner Yalçın'ı da mutlaka okurum, siyasi ve diğer konularda güvendiğim bir köşe yazarı. Eline sağlık Mehtap'cığım.
YanıtlaSilFaydalı bir içerik olmuş, elinize sağlık.
YanıtlaSilvaprenda.com
Ilginc bir kitap. Not aldim tesekkürler canim 😍
YanıtlaSil