Otoparkta Bir Gün; Türk Dizilerinin Büyülü Dünyasına Yolculuk

 Dün sabah erken saatlerden itibaren bizim sitenin otoparkı hareketlenmeye başladı. Bir gün önceden yönetici bey guruptan yazıp haberdar etmişti, yarın dizi çekimi için gelinecek diye. Tabii ki alışıktık çünkü yan binamızdaki özel bir sağlık kurumunda sık sık dizi çekimi yapılıyor , fakat bu kadar araç genelde sokak aralarına ya da yandaki isparka park ediyorlardı. Bu sefer bizi tercih etmişler. Yalnız her geldiklerinde bu dizi sektöründeki karışık gibi görünen düzenli çalışmaya hayran kalıyoruz, tık tık ,her şey onca insan karıncalar gibi bir şekilde intizamı bozmadan ,her işi tertemiz hallediyor, gerçekten gittiklerinde gelmiş olduklarını belli eden hiç bir emare bırakmıyorlar. 

Ülkemiz dizi sektöründe oldukça önemli ilerlemeler kaydetti . Bunda kendi insanımızın çok fazla ekran başında zaman geçirmesinin büyük payı var elbet. Yapılan araştırmalarda günde 5,5 saat ekran başında zaman geçiriyormuşuz. Bu 5,5 saatle dünya sıralamasında birinciymişiz. Bizden sonra Japonlar 4 saatle ikinci sırada yer alıyormuş. Kendi geçmişime bakınca, gerçekten küçük yaştan beri TV izlemeyi severim. İlk televizyon çıktığında her evde yoktu malum,lükstü o zamana göre. İlkokul birinci sınıfa giderken babam Kıbrıs'a tayin olmuştu ,bizde o yokken İstanbul'da dedemlerde kalacaktık hatta ben bir yıl o mahalledeki ilkokula gitmiştim. Komşumuzun kızı Ayşegül'le güzel bir arkadaşlığımız vardı ve onlar evlerine televizyon almıştı. Mahalledeki ilk televizyon onlardaydı. Ben de akşamları illa onlara gidip TV izlemek isterdim ve tabii ki giderdik. Sonunda rahmetli dedeciğim bizim eve de televizyon almıştı. Ne kadar mutlu olmuştum . Babam da Kıbrıs'tan gelirken ,saba marka hiç unutmam, beyaz altlığı olan yine beyaz bir TV getirmişti. Böylece televizyon evin demirbaşları arasına, yıllarca çeşitli modellere evrilerek girmiş oldu.  

İlk zamanlar yabancı dizileri ,filmleri izlerdik sonra Kaynanalar dizisi çevrildi. Ne kadar güzel bir diziydi. Ve sonrası hayatımız dizi oldu adeta.  Şu an ülkemizin katma değeri en yüksek  ihraç kalemlerinden birisi Türk dizileri. Dünyanın dört bir yanına, 100 den fazla ülkeye ihrac ediliyor. Dizi ihracında 3. sıradayız. Bizden önce birinci sırada Amerika, ikinci sırada İngiltere yer alıyor ,üçüncü Türkiye. Bizden sonra da Fransa ve G. Kore geliyormuş. Dijital platformlara da dizi veren ilk beş ülke arasındayız. Dizilerin maliyeti ortalama 10 milyon TL. Daha fazla olanda var. Sonuçta bu işte yüzlerce insan ekmek yiyor. Her yıl yaklaşık 80 e yakın dizi çevriliyormuş ülkemizde .Böylece 500 milyon dolarlık bir pazar oluşmuş. Reklam pazarı da buna bağlı olarak milyonlarca dolar. 2024 de 750 milyon dolar olan ihrac gelirinin, 2025 de bir milyar dolara ulaşması bekleniyormuş.
Yurt dışına ihrac edilen ilk dizimiz; Aşk-ı Memnu , sonrası hızla gelmiş. Şu anda en çok reyting alan dizi Kızılcık Şerbeti üç yüz bin dolara satılırken ,Kuruluş Osman altı yüz bin dolar satışla en pahalı dizi olarak ilk sırada yer alıyormuş.

Aslında gurur verici çünkü tamamen Türk yapımı işler, çeken, oynayan, çalışan, akıl eden , yazan , yapan hepsi Türk. Harika bir şey bu ,çok yüksek  gelir sağlıyor ,dünyanın pek çok yerinde yaşayan insanlara memleketimizi ,insanımızı tanıtıyor.  O kadar çok  emek, o kadar çok reklam, onca insana iş, ekonomiye bir çok katkı. Daha ne olsun.
Yani bir zahmet Türk dizilerini seyredelim , değil mi ama. 

4 yorum:

  1. yerli dizileri izlemek çok zor. çok uzunlar ve çok bölümlüler, izle izle bitmiyor. abd ve avrupa uzun dizi yapmıyor, onları izliyoz artık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende hepsinin yeri ayrı. Konusunu ve oyuncularını sevdiğim pek çok yerli dizi var.

      Sil
  2. Sizin orada çekilen dizi Can Borcu muymuş? Dün gece annemle onu seyrettik. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Can Borcu . Ben sıkı bir Ebru Özkan hayranıyım. Bayılıyorum kendisinin oyunculuğuna. Diziyi de onun için takip ediyorum, fena dizi değil izlettiriyor.

      Sil