gökçeadagezisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gökçeadagezisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Gökçeada

 Her yaz Ayvalık'tayken ''Gökçeada'ya gidelim'' muhabbeti yapardık ama gidemezdik bir sebeple. Bu eylül ayında İstanbul'dan Gökçeada'ya gitme fırsatı yarattık bizde. Tabii yol Anadolu yakasından oldukça uzak. İş trafiğine kalmayalım diye, sabah 05.30 da yola çıkmaya karar verdik. Fazlaca trafik yoktu . Bir saatten az bir sürede İstanbul'dan çıkabildik. 


Çanakkale köprüsünün yanından geçtik. Devasa bir köprü, geleni geçeni az gibi ama ilerde artar.Tıpkı Osmangazi köprüsünün ilk hali gibi, şimdilik boş.

  Keşan'a doğru gittik ,sonra yanlış yol takip etmişiz, geri dönüp Malkara'dan yeni yapılan otobana çıktık. Otoban kenarında yüzlerce yüksek gerilim hattı direkleri dikkat çekiciydi, bu elektrik nereden geliyor ya da nereye veriliyor anlayamadık.

 Bu arada Silivri 'den geçerken Marmara Ceza evini görmek içimizi acıttı. Ekrem İmamoğlu 19 Marttan beri içerde. Keza her gün youtube yayını ve boş koltuğu dinlediğimiz Fatih Altaylı'da orada. Üzücü durumlar yaşanıyor memlekette.


Biraz maceralı oldu ama sonunda 11. 00 feribotuna binmek üzere Kabatepe'ye vardık. Önce online bilet alan yolcuları alıyorlar, sonra diğer araçları. (Araç ve bir yolcu 1200.-TL)

Yolcular arasında çoluk çocuklu aileler çoktu. Bir tanesi ile yol boyu muhabbet ettik. Çanakkale'de kamu personeliymiş, TeknoFest Gökçeada'ya günübirlik gezmeye gidiyorlarmış. Böyle çok aile vardı. Bu yıl Çanakkale'de müsaitlik olmayınca, Teknofest'in Gökçeada'da yapılmasına karar verilmiş  Her yerde yapılıyor artık galiba. Eh! Ne diyelim güzel! 

Sakin ,güzel bir deniz yolculuğu ile bir buçuk saat sonra Gökçeada'ya vardık. Ada hep büyük denirdi de bu kadar büyük olduğunu tahayyül edememişim. Volkanik bir ada olduğundan yeşil bir bitki örtüsü yok ilk bakışta. Yeşil kısımlar biraz daha içerlerde. Genelde yoz ,kayalık bir görüntüsü var. 

Otelimiz Kaleköy yakınında  denize de çok yakın bir konumdaydı. İnternetten bulduk ama şansımıza iyi bir oteldi. Yeni yapılmış,üç beş senelik bir otel. Gökçeada merkezde dolaştık ilk gün. Küçük bir yer ,bir iki caddede toplanmış her türlü kurum.En güzel yanı kocaman ücretsiz bir otoparkı var Gökçeada 'nın. Arabanızı rahatça park edip yürüyerek her yere gidebiliyorsunuz. Bedava park yeri için on puan verilebilir Gökçeada belediyesine. Biz de önce arabamızı bırakıp, biraz dolaştık. Merkez lokantasında karnımızı doyurduk, meşhur pastanesinde kahvemizi içip tatlımızı yedik. Kurabiyeleri güzel demişlerdi ama kurabiyeler çok da değişik ya da güzel gelmedi bize. Üstelik ufacık kurabiyenin tanesini 30.TLye satıyorlar. Böylesi pahalı gelirse diye de hazır kutular yapmışlar. Ama kapalı kutu, içindekinin taze olup olmayacağını bilemeyiz. Malum güven sorunu yaşanıyor memlekette.

Gökçeada'dan bazı resimler:)


Şu hemen yakında görünen Yunan adası ;Semadirek(Samothraki) adası.


Gökçeada'da yerleşim, daha korunaklı olduğundan Ada'nın iç kesimlerinde tepelerin eteklerinde kurulmuş. Otelin olduğu bölge Bademli köyü ismini etrafında yetişen badem ağaçlarından almış.Gökçeada'nın en yüksek yerinde konumlanan köy Tepeköy. Burada da asırlık çınar ağaçları var, kilise, çamaşırhane gibi görülecek yerler var. Yine otelimize yürüme mesafesinde bir başka köy Kaleköy.İsmini tepedeki kale kalıntısından almış. Çok güzel bir sahili var. Günbatımını izlemek için şahane.Sonrasında Zeytinli köy var ki ortodoks hıristiyanlarının ruhani lideri 1.Bartholomeos 1940 yılında bu köyde doğmuş. Köyde güzel vakit geçireceğiniz mekanlar var. Tatlıları ve kahveleri meşhur. Köyler genelde dik yamaçlarda araba ile gidiyorsanız köyün girişindeki özel otoparklara araçlarınızı park edip yürüyorsunuz. Zor bir yürüyüş olabiliyor. Otoparklarda 100.-TL ücret alınıyor.(2025) Belediye merkezde ücretsiz otopark yapmış ama köylüler otopark ücretlerini hiç acımadan topluyorlar. 

Ada da çok sayıda keçi var.Yabani keçilerin doğal yaşam alanı halinde Gökçeada. Dolayısı ile sokak köpekleri gibi bir kavram yokmuş adada. Yaşasın keçiler, diyesim geldi:)

Adada denize girmek, sörf yapmak için harika kumsallar, upuzun plajlar var. Biz Aydıncık plajına gittik. Hayatımda girdiğim en güzel denizlerden biriydi. Kumsalı güzel, tesisler güzel, rüzgarı püfür püfür.Tabii ki şezlonglar paralıydı. İki şezlong 1 şemsiye 500 TL. Giriş ücreti ya da otopark parası vermedik. Şezlongda almadık tabii kiç Kocaman bir ılgın ağacının gölgesine koyulmuş masalardan birine yerleştik. Hem bir şeyler yedik ,hem de denize girdik. Ada da su sıkıntısı da yok. Kendi kendine yetecek kadar bol su kaynağına sahip bir ada..Nefis bir plaj günü yaşadık. 

Benden Gökçeada izlenimleri bu kadar. Gökçeada'yı sevdik, beğendik.  Tekrar gidip, daha uzun süre kalmak harika olur.