sahil çok kalabalık.


Resim dünkü sahil yürüyüşünden. Lodosun getirdiği ılık bahar havası neredeyse tüm Atalar ahalisini sahile dökmüştü. Kimi geniş ailesi ile piknikte, kimi çoluk çocuk oyun parklarında, kimi birası ile baş başa kayaların üzerinde güzel havanın tadını çıkartıyordu. Tabii ki çoğunluk avucundakini bitirme hırsıyla çekirdek çitliyordu. Sigara izmaritleri ve çekirdek kabukları yerlerin vazgeçilmez çöp dekoru.

Bir buçuk iki saat yürümüşüz. Yormayan bir hava vardı. Tıpkı şimdi havadan  bahsettiğim gibi bizde havadan sudan konuştuk. Depremden bahsetmemeye çalıştık, olmadı. Çünkü bu günlerde konu Güneydoğu'da insanların yaşadığı felaketten sonra dönüp dolaşıp İstanbul'da ne zaman deprem olur? Kurtulur muyuz? Ev sağlam mı? dan da ziyadesiyle ''sağ kalabilirsek boş neresi var ''mevzuuna da geliyor. Hele ki pazar sahil yolu trafiğini/araç ve yaya/ görüp de bunları düşünmemek mümkün değil. Üstelik tek nefes alınacak sahiller dolgu alan ve ilk büyük depremle büyük olasılıkla Tsunami etkisinde sulara geri gidecek. Konuştuk şu anda deprem olsa kaçamayız bile ,diye. Sadece sahile Tsunami Uyarı levhaları konulmuş, hepimiz yanından geçip gidiyoruz.  Gün geçtikçe nüfus artıyor sanki bizim bu muhitte bile.Son hız inşaatlar devam ediyor burada. Yakın çevremde halen inşaat halinde dört kocaman blok yapılmakta. Etrafımızda bir karış boş alan yok. Yani 99 depreminde ki gibi deprem zamanı sokaklarda çıkıp geceyi geçirebileceğimiz hiç bir yer kalmadı. Bir çadırlık yer yok.
Belki onun için çadır üretimini özelleştirip, felaket anında parayla satmıştır malum yardım kuruluşumuz, eskiden gönlümüzün baş tacı sayılan kurumlardan Kızılay. Dün aslında en çok söylenip durduğum, içimi yaralayan konu Kızılay çadırları mevzuu oldu. Depremde en derinden etkilendiğim duyumlardan. Hala bu yöneticilerin ticari kafayla ülke yönettikleri fikrine alışamamışım , demek ki. Bildiğimiz kelimelerle de anlatmıyorlar; işte efendim satış yapmış adamlar yardım edecekleri yerde ellerindeki çadırları bir de utanmadan '' mali bedeli karşılığında'' verdik diyorlar.Tıpkı zam yaptıklarında  ''güncelledik efendim fiyatı'' dedikleri gibi. İşte biz insancıklardan da kanan var bu söylemlere , kandıramadıkları var ama söz hep onlarda yirmi yıldır.
Ne zaman yeter denilecek , bilemiyorum.

 
İyi haberler alınacağı günlerin olduğu bir hafta olsun; yarısı Şubat yarısı Mart olan bu hafta..

4 yorum:

  1. Artık kanmasa kimse ne güzel olur. Gözümüzün önünde oluyor her şey an be an....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aklımız başımıza gelsin bir an önce..

      Sil
  2. hayatımın en uzun şubatıydı sanırım...bitmek bilmedi...iyi haberler alalım dileğinize canı gönülden katılıyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bana da nasıl geçtiğini anlamadığım bir ay gibi geldi, yaptığım sadece ekranda deprem izlemek. çalışanlar bu dönem çok şanslı bana göre.

      Sil