araba ve bir takım korkular.

Çınarcık in üzerinde beyaz bulutlar  sıra sıra dizili. Öyle güzel görünüyorlar ki. Ressam elinden çıkmış bir tablo gibi. Bizim buralarsa sönmüş kor gibi gri. Belki karşı kıyıdan da burası öyle görünüyordur. Takvimin yalancısıyım :) soğuklar bitti günüydü geçen gün, meğer yeni başlamış. Buz buz hava. Yakacık tarafları beyazlaşmış. Bizim mahalle İstanbul 'da herhalde en son kar yağan yerlerdendir. Buralara kar yağdıysa, diğer yerler diz boyu olmuş demektir. Bakalım bu pazar fena bir kar yağışı bekleniyor. 

Bu soğuk hava eskimeyen arkadaşlarla buluşmaya engel olmadı. Bu hafta iki günüm dost meclislerinde geçti. Dernek yemeği vardı, hem yardım toplandı ,hem eğlenildi. Diğer bir gün de bankadan eski çalışma arkadaşlarımızla buluştuk. Tabi bu buluşmalar güzel, lakin herkes ayrı bir köşesinde yaşıyor İstanbul'un ve buluşma için ortak nokta tespiti ve işte nasıl gidilecek nasıl dönüleceği buluşma ayarlamanın en düşünülen kısmı. Neyse derdimiz bu olsun sağ olsun sevgili bey benim şoförlüğümü yapmaya hiç üşenmez.  Buluşma mekanına götürdü ,almaya geldi  ,kıyamaz ,hiç şikayet etmez. 
Ehliyeti onun ısrarı ile yirmi beş yıl önce aldım. Yirmili yaşların başında geçirdiğim bir kaza bende travma yaratmış arabanın ön koltuğuna bile oturmaya çekinir olmuştum. Bu korkumu sevgili bey ile yendik, araba kullanmayı da onun ısrarları sonucu kendisinden öğrendim. Bu öğrenme süreci epey sancılı geçti, bol tartışmalı hem de öyle böyle değil tartışmalar. Küsüp arabadan indiğim zamanlar olmuştur bir kaç kez:) genelde araba kullanmayı bilenlere bu olay o kadar rahat bilinmesi ve anlaşılması gereken bir konu olarak geliyor ki acemiyi de kendi gibi düşünüyorlar. Neyse sayesinde iyi öğrendim sürücülüğü. O zamanlar düz vitesti araçlar ve sınav da tabi ,o arabalarla giriyorduk sınava. Şimdi otomatik vitesle de sınav yapılıyor ,en güzeli. Tabi ben ehliyeti  alıp ,kullanmada hala zorlanınca , düz vitese bahane bulup ,otomatik arabaya geçtik. 
İlk arabam ikinci el , kırmızı , tek kapılı Mazda idi.  Çok rahat bir arabaydı. Bazen keşke elden çıkarmasaydık diyorum .İlk sıfır arabamızı kredi ile alırken mecburen sattık. /Hey gidi hey ne kadar rahat araba kredileri alır ve öderdik/. Eşim de  rahat etti otomatik arabalarda, ne öyle vitesti debriyajdı uğraş dur. O zamanlar araba kullanmak bende bir keyifti ,işe arabayla gitmek, çocukları okula bırakmak, gezmelere gitmek falan. Sonradan  eziyet haline geldi, bir telaş eder ,bir panik yapar oldum. Çocukların okul zamanları onları getirip götürüyordum rahat rahat. Şimdi tedirgin oluyorum direksiyonda. Belki çok fazla trafik olması beni korkuttu bilmiyorum ama bunu aşmak ,tıpkı ilk zamanlar olduğu gibi/bu aralar en büyük isteğim galiba. Çünkü iyi gün var ,kötü gün var. Eve ikinci bir şoför lazım.  Tabi zor zamanlarda yine oturuyoruz sol koltuğa ama mecbur olununca. Acaba diyorum yaş ilerledikçe eski korkular yüzeye mi çıkıyor yine yeniden. Var mı böyle sonradan olan telaşlarınız, endişeleriniz sizin de ey güzel okuyucum?

Böyle işte, bol bulutlu manzaralı soğuk mu soğuk bir hava da bunlar geçti kalemden. Dışarda gaklayan martı ve kargalara da takılsa da arada kafam yine de bir şeyler yazmak iyi geliyor. 
Hepinize güzel bir pazar olsun...
Kestim..
 

 




11 yorum:

  1. Çocukluktan beri sektördeydim, otomobil dünyasının gelmişini geçmişini ve otomobilleri iyi bilirim, çok iyi biri sürücüyümdür, bazı anılarımı yazmışlığım bile vardır... ancak üç dört yıl önce bıraktım araba sürmeyi, -iki kere kırmızı ışıkta beklerken arkadan gelip bana çarpılması dışında- sıfır kazayla, yan koltukta oturmak daha güzelmiş onu keşfettim.:)

    YanıtlaSil
  2. Bir ehiyetim var (20 yıldan fazla oldu alalı) tek seferde sınavı geçtim. Fakat hep korktum. Yıllar içinde iyice köreldim ve araba kullanamıyorum şimdi. Çok önemli aslında kullanmak. Bazen ciddi ihtiyaç ama belki de yapabileceğime inanmadıım tek şey.

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar.
    İstanbul dört mevsimiyle de dünya harikası bir şehir. Cenab-ı Mevla'nın İstanbul'un coğrafyasını şekillendirirken özendiğine eminim. Tabi İstanbul gibi bir şehirde yaşıyor olmanın her yer gibi hem avantajları, hem de dezavantajları olduğu muhakkak. Yaşamımızdaki her anımız ve her şey de öyle değil mi? Karamsar insanlar hep olumsuz yönlerini ele alarak değerlendirler, pozitif insanlar da iyi taraflarını ele alarak değerlendirirler. Ben bu konuda sınıfta kalan negatif biriyim.

    Araba kullanma konıusuna gelince, ben de babamın zoruyla sürücü belgemi aldım. Arabalara karşı hiç ilgi duymamakla birlikte araba kullanma hevesim de hiç olmamıştı. Uzun bir süre bizim oralardaki rahat trafiklerde araba kullandım ama, büyük şehirlere gelince ister istemez biraz tırstım ve bende araba kullanmak bir fobi oldu. Bu korku bana öyle bir yerleşti ki, hemen hemen 20 yılı aşkındır, direksiyon simidini hiç tutmadım. Bunu neden açıkladım? Sizin ki de fobileşmeden hiç ara vermeyin ve sık sık direksiyoa geçin, İstanbul trafiğinin sizi yıldırmasına izin vermeyin, üstüne üstüne gidin. Ben bunu zamanında yapamadığım için, artık araba kullanamıyorum ve size bu korkuyu yenmeniz ve alt etmeniz için başarılar diliyorum.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Istanbul güzeldi, bir zamanlar. Şimdi sadece kalabalık bir şehir. Brn de herşeyi herzaman pozitif göremiyorum maalesef.
      Teşekkürler yorumunuz için.

      Sil
  4. Spam'a düşmüş yorumları kontrol edebiliyor musunuz?

    YanıtlaSil
  5. Ayy daha bugün direksiyon dersinden geldim. Kısmetse inşallah şubat bitmeden alıcam ehliyeti diye var bir umudum, sonrasına bakıcaz artık telaş melaş. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. A hadi hayırlısı, başarılar sınavda

      Sil
    2. hıı bir de sayfanız yorumlara kapalı değil mi? Yoksa ben mi göremedim yorum kutusunu!?

      Sil