utanmak, utanmamak..

Şahan Gökbakar instagram hesabından sormuş,neden bazı insanlarda utanma duygusu yok?
İnsanı düşündüren bir soru. Onun bu soruyu sormasına neden olan şey nedir,bilemeyiz.
Belki ailevi, belki sosyal belki siyasi sebepler, karşılaştığı herhangi bir durum.

Utanmak ,utanç duymak ne demek ?
Utanmak  şöyle tanımlanıyor;
Onursuz,şerefsiz sayılacak,çevrece kabul edilmesi zor ya da gülünç duruma düşülecek bir durum karşısında üzüntü duymak, bu duruma düşmekten dolayı sıkıntı duymak, yüzünün kızarması, mahçup olmak.

İşte bazı insanlar bu duygudan az ya da çok yoksun oluyorlar.
Yoksun doğuyorlar belki.
Doğru ya da yanlış şekilleriyle, toplumsal gelenek ve göreneklere göre utanmanın şekli şemali, ilk önce ,bir şekilde aile içerisinde belirleniyor.
Kimi;  onu giymeye utanmıyor musun ,diyor.
Kimi; yalan söylemeye utanmıyor musun ,diyor.
Kimi; dedikodu yapmaya utanmıyor musun ,diyor.
Kimi; onu öyle yapmaya/söylemeye utanmıyor musun ,diyor.
Kimi şunu diyor ,kimi bunu diyor..
Bir şekilde ailede bir görgü  başlıyor.Nasıl başlıyorsa da genelde öyle gidiyor.
Yetişkin bir insanın utanma duygularının temelleri atılıyor.
Sonra işin işine hırs, para, bencillik giriyor ve en olmadık yerlerde bakıyorsunuz hiç utanmadan ,sıkılmadan insanlar neler neler yapar , neler neler söyler duruma geliyor.
Tabii ki utanma duygusu sadece ahlaki konularla ilgili sanılmamalı.
Başka başka konularda, başka başka şekillerde utanmazlık örnekleri cereyan edebiliyor.
Her yaşam şekli, her sosyal olay, ailevi olay, hatta her siyasi olay, utanmaz insanları, karşımıza farklı olaylarla çıkarıveriyor.
  Alın işte sizlere örnek.

Her akşam sahil kenarlarında, oturdukları yerleri, çitledikleri çekirdek kabukları ile kirletmekte beis görmeyen, utanmaz insanların sebep olduğu çevre kirliliği!
Bu utanmazları uyarsan da fayda etmez, yine çitler çitler, atar yere.
Utanmazlık saygısızlığı da beraberinde getiriyor.
Çünkü bu kirliliği yapanların,orayı temizleyen görevliye saygısı yok, kendisinden sonra orada oturacak diğer insanlara saygısı yok..
Yok.Utanma duygusu yok.Saygısı da yok.
Neden yok. Çünkü bencil, çünkü öyle görmüş,çünkü kuralları önemsemiyor.
Çıt çıt çitler, atar..
Bu basit örnek bile etrafımızın ne kadar çok utanma duygusu yoksunu insanlardan oluştuğunu, anlatmaya yeter bir örnektir.

Herkese tertemiz bir tatil günü diliyorum..(saygısız ve utanmazlardan uzak)


ev yapımı ramazan pidesi...

Ramazan sofralarının ,olmazsa olmaz tatlarındandır ramazan pidesi. Hemen hemen herkesin hafızasında , ramazan pidesi almak için fırında kuyruğa girmişlik vardır,sanırım. Puf puf kabarık, içine konulan kağıda sıcaklığı sinip el yakan, ucundan koparıp yememek için büyük mücadele verilen, mis kokulu ramazan pideleri.
Olsa da yesek diyenler için,işte size bir ramazan pidesi tarifi.
Denedim, çok güzel oldu;

evde ramazan pidesi nasıl yapılır
*2 su bardağı süt,
*çeyrek paket yaş maya
*1 tatlı kaşığı şeker
*1 çorba kaşığı zeytinyağ
*1 çorba kaşığı tuz,
*yaklaşık 4 -4,5 su bardağı un
 (Benim tercihim:1,5 su bardağı siyez unu,
 3 su bardağı  tam buğday unu.Normal unda olur)
Üzeri için
*1 yumurta sarısı ,
*1 kaşık yoğurt
*1 kaşık zeytinyağ
*bol susam, bol çörekotu
 Şekil vermek için
Bir kaşık un , su ile karıştırılır.

-Ilık sütün içerisinde yaş maya, toz şekerle birlikte ,yaklaşık on dakika bekleyerek eritilir.
-Sonra tuz, un,yağ ilave edilerek iyice yoğurulur. (Sert olmayan, yumuşak bir hamur olmalı.) Mayalanmaya bırakılan hamurumuz bir-iki saat kabarana kadar beklenir.
-Mayalanan pidenin hamuru, üzerine biraz mısır unu serpiştirilmiş tepsiye , yuvarlak şekil verilerek açılarak yerleştirilir.Ben ikiye böldüm, tek de olabilir. (hamur yumuşak olduğundan   elinizi unlamanız gerekecek)
-Sonra pidenin üzeri ,bir kaşık un katılmış bir kase suya batırıp ,ıslattığımız  elimizle şekillendirilir.
-Bu şekilde de tepside yarım saat kadar daha dinlendirilir.
-En son iyice mayalanan pidenin üzerine yumurta, yoğurt yağ karışımı sürülür, bolca susam,çörekotu serpilir ve önceden 180-200 derece de ısıtılmış fırına verilip, puf puf olup pembeleşene kadar pişirilir.
***************************************************
İşte size sadece ramazan ayında değil , her daim evde hazırlayabileceğiniz mis kokulu ramazan pidesi tarifi..
Ağız tadıyla ,
afiyetler olsun..

AÇLIK

Nobel Edebiyat Ödülü

Nobel Edebiyat Ödüllü yazarlar serime,
 Norveç'li yazar Knut Hamsun'un(1859-1952) ''AÇLIK'' adlı romanı ile devam ediyorum.(Çeviri:Esat Nermi)
Yazar bu kitabı ile 1920 yılında Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış.
Günümüzden ne kadar uzak bir tarih değil mi? Oysa dünya üzerinde değişen hiç bir şey yok. İnsanların duyguları, hissiyatları, yaşadıkları ,genel çerçeve içinde pek de değişmiyor. AÇLIK kitabındaki kahramanımız  yazarın kendisi,yani yaşadığı sıkıntılı günlerden esinlenerek yazmış hikayesini.Büyük bir yazar olma hayalindeki kahramanımız ufak tefek makaleler yazarak gününü kurtarır bir hayat yaşıyor. Fakat o kadar yoksul ki üzerindeki giysilerden, tel çerçeveli bir gözlükten,kağıtlarından,kaleminden başka hiç bir eşyası ve barınağı olmamasına rağmen ,gurur ve namusundan ödün vermektense açlığı kabullenip onunla birlikte yaşamaya çalışıyor.Açken tok gibi davranıyor, açken sevmeye çalışıyor, açken yazı yazmaya çalışıyor, açken uyuyacak üzeri kapalı bir yer aramaya çalışıyor, açken hayal kuruyor, iyilik yapmaya çalışıyor. Dilenecek raddeye geliyor,dileniyor sonra pişmanlıktan kıvranıyor.
Sadece bir kişinin benliğinin açlıkla olan mücadelesi , duyguları, düşündükleri üzerine, bu kadar çok şey nasıl yazmış yazar ,hayran olmamak elde değil. Aşk değil, nefret değil ,ayrılık acısı değil sadece aç kalmak,açlığın gel-gitleri üzerine bir roman.Üstelik su gibi de okunup gidiyor .(Kahramanın o aç hallerinden sonra hiç yiyesim gelmedi, midemde tıpkı onun gibi bir fenalık hissettim.Alah kimseyi aç koymasın)

Kitaba konu olan Açlık dünya üzerinde hala mevcut. Belki sokağımızda belki bambaşka bir kıtanın ücrasında.
Ama var.
Bir yandan uzayda başka gezegenlerde hayat kurma çabasındaki insanoğlu var ama bir köşede savaştan,kavga ,döğüşten  yoksul kalmış, ezilmiş ,itilip kakılan insanlar var.
En acısı da varsıl olanların , diğerlerini görüp ,onlar için bir şeyler de yapıyor göründüğü halde, hala yoksulluğa müsaade ediyor olması,
ne yazık...

---

Eski Ramazanlar (mim)



Sevgili İstiridye Avcısı(tık tık) hepimizi bir ramazan ayı birlikteliğine çağırıp,mim hazırlamış. Hem soruları onun yazısından,kendi sayfama geçirdim, hem de aklıma ilk gelenlerle, cevapları hazırladım.
Ramazan geldi , hoş geldi...
1- Ramazanı bir hediye paketine benzetirsek, sizin için nasıl bir paket olurdu, içinde sizin için neler olurdu?
         Ramazan ayı bolluk, bereket dolu; huzurla , güleryüzle,iyiliklerle, dualarla, şükürlerle hazırlanmış bir hediye paketi ; benim için de, bol dua ve huzurlu bir kalp olsun içinde. (Bu aralar ruhum daralmış durumda😩.)

2-Ramazan ile ilgili en net anınız hangisidir? Size kazandırdığı hislerle birlikte anlatır mısınız?
        Ramazan ayında tabii ki işin doğası gereği en çok açlıkla ,susuzlukla sınanıyoruz. Bende sıcak bir ramazan günü ,oruçlu olduğumu unutup kocaman bir bardak suyu, kana kana içip ,sonrasında suyu içen bedenim aklımı başıma getirip oruç olduğumu hatırladığımda ,duyduğum pişmanlıkla karışık, vicdan azabı ,şu an en net hatırladığım ,ilk aklıma düşen anım oldu.Çünkü maalesef açlığa kolay dayananlardan değilim:) O günde;
 Ya oruçum gitti mi? Nasıl unuttum, aklım nerelere uçtu ?diye diye hayıflanmıştım..
Birde büyüklerin ''top patladı mı'' diye iftar saatini sordukları anlar aklıma geldi şimdi bak. Belki küçük illerde, hala iftar saatinde top atılıyordur.
Ya da minarenin kandillerinin yanıp yanmadığını anlamak için, cam kenarlarında, bahçelerde küçük çocuklar bekleşiyordur hala..

3-Çocukluğunuzdaki ramazan ve şimdi yaşadığınız ramazan arasındaki en belirgin farklar nelerdir?

Yaşanma şekli olarak ,o kadar çok fark var ki. Bir kere o zamanlar, genelleme yapıyorum, anneler çalışma hayatına bu kadar çok dahil olmadığından, sahur sofraları daha mükellef,daha uzun vadeli geçerdi. Pişiler sıcak sıcak, çaylar yeni demli, yumurtalar, makarnalar taze haşlanmış olurdu.
'Akşamdan yediğimle tutayım,n'olcak dayanırım', diye bir tez yoktu:)
Sonra ramazan ayının hemen her günü ya bir iftar sofrasına davetli gidilir, ya da evde iftar sofrasına misafir davet edilirdi. Özellikle akrabalar ,yakın eş dost günler öncesi bunun hazırlıklarına başlar,günler kesilir, önce büyükler, sonra eş dost sıraya konurdu.
(Şimdi ,geçim derdi var,hayat  zor,artık bu işi belediyeler toptan hallediyor. Plastik ,kapalı kaplı kumanyalarla  iftar sofralarında ,insanlar evlerine yetişme telaşına düşmesin , diye yardım kapısını açık tutuyor. Bu kalabalık şehirler için iyi bir şey tabii. Bir kap yemek ihtiyacı olan herkesin karnını doyurmak, yardımların en güzeli .)
Bir de şu fark vardı ki iftara yakın saatte ,genelde evin en gencinin gidip sıcak pide alma kuyruğuna girmesi olayı da sanırım artık kalmadı.
Çünkü etrafta ya fırın zor bulunuyor ya da fırına gidecek kimse.
Malum büyükşehir çocuğu ,öyle her yere salıp gönderemezsin, ne olur ne olmaz etraf kötü.Büyükler desen, yorgun argın gelmiş işten güçten, nasıl gitsin.
Eh! artık görevliye söylenen önceden gelmiş pidelerle idare ediliyor.

----  Oruç tutmanın sadece ,yiyecek ve içecekle nefsi terbiye etme anlamına gelmediğini unutmamalıyız.
Ramazan ayında (ve her ayda tabii ki) kul hakkının yenmediği, yalan dolandan uzak durulduğu, yardım etme imkanımızın bol olduğu, öfkeden, nefretten uzak kalıp, dilimize sahip olduğumuz, dedikodudan uzak durduğumuz, iyilik kapılarını hep açık tutup, kötüler ve kötülüklerden uzak durduğumuz, bol bereket ve huzurlu günler görmeyi/görmenizi/görmelerini diliyorum.

6 mayıs



Hızır ve İlyas'ın  yeryüzünde buluştukları gün;
Hıdırellez.
Bu gün  bolluk , bereket, yenilenme, şifa dağıtıldığına inanılıyor.
Bahar gibi tazelendiğimiz umuluyor.
Bunu çeşitli inanışlarla kutluyoruz.
En bildiğimiz gül ağacına ,evdi, eşdi,diplomaydı, arabaydı,işti,
işte her ne ise gönlümüzdeki:)) dilek kağıtlarımızı bağlamak,
sabah ezanıyla onları alıp bir su kenarında suya
bırakmak, gece cüzdan, çanta, erzak dolabı kapılarını açık bırakmak ki
bolluk bereket gelsin.
Maksat dilekler gerçekleşsin.
Vardır bir hikmeti, bunca yıldır  süregeldiğine göre..
Bir de hıdırellezde pikniklere gidilirdi eski günlerde.
Bu 6 Mayıs İstanbul serin yağışlı, pikniğe elverişli bir hava yok.
yine de bahar hoş gelmiş diyor,
hızır günlerin bolluk bereket içinde geçmesini diliyorum.
Memlekete de bir dirlik düzen gelse ne iyi olur.
🎊
Yazım üç yıl öncesine ait olsa da dileklerim güncel. Nostaljik Pazartesine uygun olsun, çok yazasım da yok son zamanlarda ama hem hafta başı ,hem ramazanın ilk günü ,hem hıdırrelleze denk gelen bu pazartesi  gününde blog komşularıma, nokta koyasımın gelmediği ,upuzun bir cümle ile merhaba diyerek ,bir selam vermeden geçmeyeyim ,dedim.😊

Nisan 2019 ayında neler olmuş?



Nisan ayını öyle ya da böyle bitirdik. Baharın bu en güzel ayı ,haberler açısından ne de hareketli bir aydı. Tabii ki en önemlisi Mart ayının son gününe denk gelen yerel seçimlerin ,Nisan ayının ilk sabahı sonuçlanması idi.
Evet;
🎉1 Nisan sabahı nihayet aylardır beklenen seçim sonuçları açıklandı, yani resmen değil ama sonucun ne olduğu belli olmuştu. İş dünyasının kalbi, tarımın kalbi,turizmin kalbi, siyasetin kalbi olarak nitelendirilebilecek olan illerimiz İzmir, İstanbul, Adana,Mersin,Ankara'da yanı sıra pek çok il ve ilçede ,sonuçlar iktidarın değil muhalefetin lehine oldu.Muhalefet partisi ,yıllar sonra bir seçimi(7 Haziranı es geçiyorum) zaferle karşıladı.Bu uzun süredir seçmeninin hasretle beklediği, inanamadığı bir sonuç oldu.
Yalnız İstanbul'da ilk akşam muhalefet partisi lehine yirmialtı bin olarak açıklanan farka ,halen belediyeyi yöneten iktidar partisi itirazlarda bulundu.Çok uzun bir gece oldu,kaybedenler sonucu bir türlü kabullenmek istemediler.Bir ara çıkıp üçbin farkla biz kazandık, dediler.Ama muhalefet adayı işini bu sefer(24 Haziranın aksine) gayet sıkı tutmuş, dersine çalışmış, her türlü hazırlığı yapmıştı. Kazandıklarından emindiler.Ancak iktidar partisinin itirazları sonucu ilçelerde oylar;bazılarında tümü bazılarında geçersiz oylar, tekrardan sayılmaya başlandı. 


🎉Enflasyon rakamları açıklandı. Gıda enflasyonu yüzde 29 olmuştu.

🎉Gören herkesin ,' müthiş büyük' olarak ifade ettiği İstanbul havaalanına taşınma işleri başladı ve iki gün içerisinde Atatürk havaalanından, İstanbul havaalanına taşınma işi halledildi. Bundan sonra duyduklarımız sadece havaalanına ulaşımın çok pahalı olduğu, içerisinde kilometrelerce yüründüğü, taksi mesafelerinin 20-25 dakika olduğu , büyük olduğu, büyük olduğu büyük olduğu.....idi.

🎉Rusya'nın başkenti Moskova'da bulunan dünyaca ünlü Bolşoy Tiyatrosunda
bir Türk operası ''Troya'' sergilendi. Türk sanatçılar Türkiye-Rusya Kültür ve Turizm yılı kapsamında böyle ünlü bir sahneye çıkıp oyunlarını sahnelediler.

🎉Bizde İstanbul seçimleri sayımı devam ederken , Amerika Birleşik Devletlerinde astrofizikçiler 8 teleskobun görüntülerini biraraya getirerek bir ''Kara delik'' görselini dünya ile canlı yayınlar yaparak paylaştılar.
(Biz nelerle, onlar nelerle uğraşıyordu).

  🎉Biz  hala İstanbul'da sandıkları sayıyorduk.Olmadı yeniden sayıyorduk.
Maltepe'de oylar sayılırken iktidar partisinin itirazları Büyükçekmece'de yoğunlaştı ve seçmen listelerine yapılan itirazlar sonucu,ki bunun çok önce süresi dolmuştu,polis ev ev dolaşıp seçmen saymaya çalıştı.İnsanlar korkuya kapıldı.

🎉14 Nisan oylar hala sayılıyordu.

 🎉Hafta sonu Beşiktaş_Başakşehir maçında  seyirciler yeni bir tezahürat buldular;
''Mazbatayı veerr, mazbatayı ver, İmamoğlu'na mazbatayı veer..''
Halk seçimini yapmış, başkanını kabullenmiş, mazbatasını bekler olmuştu.
Aynı tezahüratlar kardeş kardeş bir sonuçla biten
Fenerbahçe-Galatasaray; 1-1
derbisinde de duyuldu.

🎉Ocak 2019 ayı işsizlik rakamları yüzde 14,7 seviyesine çıktı.

🎉Paris'in sembollerinden sayılan tarihi Notre Dame Katedralinde büyük bir yangın çıktı, yapı büyük hasar gördü.

🌁Ünlü ses sanatçılarımızdan Yaşar Özel 85 yaşında hayata veda etti.

🎉17 Nisan.Nihayet Ekrem İmamoğlu'na İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığını kazandığına dair mazbatası verildi. Seçmenler olayı büyük sevinçlerle kutladılar.Lakin iktidar partisinin olağanüstü itirazları henüz Yüksek Seçim Kurulunca değerlendirilip sonuç resmileşmedi. Bu yazı tarihi olan 2 Mayıs da hala bekliyorduk.

🎉Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi binaları tabelalarından sökülen(nedense!)
T.C. ibareleri tekrar yeni Başkanlar tarafından yerine yerleştirildi.

😢Maalesef bizde iyi haberlere sevincimiz kısa sürüyor, K.Irak'da şehit düşen 4 askerimiz yine yüreklerimizi acıları ile dağladı.(Makamları cennet olsun)

🌁Ankara'nın Çubuk ilçesinin bir köyünde defnedilecek olan şehitlerimizden birinin cenaze töreninde yaşananlar ,maalesef ki tarihe kötü bir linç girişimi ile anılacak şekilde yazıldı.Şehidinin cenazesine ,şuncacık saygısı olmayan bir güruh ,muhalefet partisi başkanına yönelik taşlı ,sopalı, yumruklu, ''yakın yakın ''diye haykıran seslerle saldırıda bulundu.Bir eve alınan muhalefet lideri uzun süre oradan çıkartılamadı.Dehşetle hatırlanacak o gün TV'lerde izlendi.Kalabalığı dağıtmak için ne bir gaz, ne bir su sıkıldı ki bunlar zamanında en ufak bir toplanma anında sık sık kullanılan müdahale araçlarıydı.(Tv'lerde izleyen herkes bunlara şahit oluyordu,bize de bu tür müdahaleler normal! geldiğinden neden burada yapılmadı bu güruha diye ,merak ettik. Olay hala gündemde, suçlu kimse yok, kimse tutuklanmadı.

🌁Aynı gün Sri Lanka'da yine insanlık dışı bir saldırı oldu;bir çok otel ve kiliseye aynı zamanda yapılan saldırılarda, yüzlerce insan hayatını kaybetti, yüzlercesi de yaralandı.

                    Şu dünyadan kötülük ve kötüler yok olsa.

                                   Hayat bayram olsa.
🎉Neyse ki Nisan ayında bizim ülkemizin ,çocuklarımıza armağan edilmiş bir bayramı var. Bizi gururlandıran, tarihimizin güzel başlangıçlarınan biri.
Meclisimizin kuruluş yıldönümü olan 23 Nisan'da Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız.Bu yıl  99.kez 23 Nisan Bayramını kutladık.Umarım daha nice yıllar kutlanır.
Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e her daim minnet ve saygı duyuyoruz.

🎉🎉Nisan ayını  ve yazımı ,Türk Sanat Müziği sanatçısı Yaşar Özel'in (1934-2019)
''Yağmurlu bir Nisan akşamında ansızın dönecektin...''  diyen güzel
şarkısıyla bitireyim..

Güzel, sağlıklı, mutlu haberlerle dolu aylar, günler olsun..