Ayla

Çok ağlayacakmışız, dedi kadın.Her seyreden öyle söylüyor.
Adam; bir yandan elindeki telefonla meşveret ederken,bir yandan kadına laf yetiştirdi;
 Ben bakmam , çok acıklı sahnelere.
Çantasını karıştıran kadın ,diplerde bir yerlerde kağıt mendil paketini bulunca rahatladı.
Salonda salya sümük,  akmasın diye burnun çeke çeke oturmak, hiç işine gelmezdi doğrusu.
Sinema salonu girişindeki kafeterya gibi döşenmiş lobide, kadınla adam  karşılıklı oturuyorlardı.
Derken 6 nolu salonun kapıları açılıp ,
kendilerinden önceki seans seyircileri boşalmaya başladı. Kadın seyirciler çoktu,
çoğunun elinde birer kağıt mendil , gözleri yaşarmış ,filmin kritiğini yaparak ilerlediler.
Salon bir beş dakikalık temizlik arasından sonra ,yeni seans seyircilerini kabule başladı.
Hafta arası ve öğlen saati olmasından sanırım pek tenhaydı. 
Yarım saat süren bir reklam kuşağından sonra nihayet
film başladığında, ceptelefonları kapatılıp ,
herkes perdeye pürdikkat kesildi.
Astsubay Süleyman Dilbiroğlu'nun anılarından kurgulanan filmle birlikte, 
1950'li yıllara gitti salondaki seyirciler hep birden.
Sevdiklerini geride bırakarak ,bilmedikleri  bir ülkeye bilmedikleri bir savaşa giden Süleyman Astsubay, Ali Astsubay ,Komutan Mesut ve diğer askerlerle savaştılar,
anası babası ölen küçük Kore'li kızı buldular, adı Ayla olsun dediler.
Ayla'nın Süleyman 'a bağlanması, ona baba demesi ,
Süleyman'ın Ayla'ı bırakmamak için göze aldıkları çok düşündürücü ,çok duygusaldı.
 Belki en acıklı sahneler en son kavuşma sahneleri idi
 ama kadını en çok etkileyen, filmin gerçek bir yaşamdan alınmış olması
ve en sonda gösterilen  yıpranmış siyah albümdeki ,
sararmış gerçek savaş , gerçek asker ve gerçek Ayla fotoğraflarıydı..

'Savaşlarda, zamanın arasına, geçen acı dolu günlere , 
insanlar  gülümseme ya da mutluluk serpiştirmeye çalışsa da,
şunu biliyoruz ki, asla ve asla savaşla ilgili filmlerde, anılarda
''mutlu son '' olamaz,'
diye düşündü kadın, film çıkışında. Islak mendilini cebine koydu,sinemadan çıktılar,
                                   hava soğuktu, İstanbul 'a gri bulutlar gelmişti.





14 yorum:

  1. Ben hala gidemedim:( ağlamamak mümkün değil konuyu okuyunca:( tek başıma sinemaya gitmeyi sevmediğimden gitmedim. Artık internete düşünce izlerim diyorum rahat rahat da ağlarım evimde, koltuğumda. Oscar alsın istiyorum bu film.
    Emeğine sağlık arkadaşım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizimde biraz tesadüf oldu bu filmi izlememiz.İyi ki izledik dedik.Evde izlemek kesinlikle daha rahat,sana katılıyorum.Teşekkür ederim Müjde'cim.

      Sil
  2. Çok merak ettiğim bir filim.Umarım yurtdışına çabuk gelir.
    Sevgiler canım 😍

    YanıtlaSil
  3. Güzel filim tavsiye ederim.
    İyi günler.

    YanıtlaSil
  4. Bugüne kadar okuduğum yorumlarda filmi beğenmeyen yok sanırım.
    Oscar yolları açık olur inşallah

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenilmeyecek bir film değil.Zaten gerçek bir hayat öyküsü.Oscar a gidermi bilemem.Keşke gitse.

      Sil
  5. Güzel film. :) Sonlara doğru ağlamamak elde değil.

    YanıtlaSil
  6. Ben daha gerçek buluşma anının videosunu izlerken ağladım, filmde ne olurum bilmem :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. buluşma anının gerçeğini film sonunda gösterdi.keşke daha erken kavuşsalarmış:))

      Sil
  7. Ne hikayeler var bizde. Bulup, çıkarıp, yazana, çekene helal olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayrı bir meziyet,anıları yazan kadar onları hikayeleştirenler de çok mühim.Dediğin gibi helal olsun.

      Sil