Tatilimizin son gününde herkesin merakla beklediği Kapalı Maraş bölgesine gidilecekti. İlk olarak Girne'deki otelimizden ayrılıp Beşparmak dağlarını aştık . Bu dağlar üzerinde Harekât döneminde mücahitler tarafından da kullanılan Saınt Hılarıon kalesini uzaktan seyrettik. Bundan başka Kantara ve Bufavento kaleleri var lakin en iyi korunmuş olanı Saint Hılarıon kalesiymiş. Bunlar zamanında Adaya yapılacak saldırıları önlemek için gözlem amacı ile inşaa edilmişler. Hep ilgimi çekmiştir ta o zamanlar bu kadar yüksek rakımlı tepelere bu kaleleri nasıl inşaa etmişler, inanılacak gibi değil. Onlara uzaktan bakmakla yetinip ilk ziyaret yerimiz olan Boğaz şehitliğine ulaştık.
Daha sonra dümdüz ve kurak görünümlü Mesarya ovasının ortasında kurulu Kıbrıs'ın her iki tarafının da baş şehri olan Lefkoşa 'ya geldik.
İlk ziyaret yerimiz Barbarlık Müzesi oldu. 1963 yılında Kıbrıs Türk Alayında görevli Doktor Binbaşı Nihat İlhan'ın evi Rum çetelerince basılıp eşi Mürüvvet hanım ve çocukları Murat, Kutsi ve Hakan'ın katledildiği ev daha sonra müzeye olarak ziyarete açılmış. Yaşanılanların unutulmaması açısından Kıbrıs'a gidildiğinde mutlaka uğranılması gereken yerlerden biri Barbarlık Müzesi.
Lefkoşa'da bir diğer uğrak yerimiz Kıbrıs'ı ikiye ayıran 1963 yılında çizilen 1974 yılında Barış Harekatı ile bugünkü halini alan 180 km uzunluğundaki Yeşil Hat sınır bölgesindeki Lokmacı Sınır Kapısı oldu. Lokmacı Sınır kapısı sadece yayalar için açılmış. Bunun dışında burada sınır öyle çizilmiş ki bir evin bahçesi Rum tarafında ön kapısı Türk tarafında kalmış. Geçiş Rumlara ve Ada Türklerine pasaport ve kimlikle mümkün ama Türk Vatandaşları sınırdan geçemiyor.
Sonrasında 14. Yüzyılda Lüzinyanlar tarafından inşaa edilmiş daha sonra 16. yy da Venedikler tarafından Osmanlılardan korunmak için genişletilmiş Venedik Duvarı olarak bilinen Lefkoşe surlarını ve eskiden şehrin Girne'ye açılan kapısını Girne Kapısını gördük. Lefkoşe Selimiye Cami restorasyonda olduğundan dışarıdan görmekle yetinip Büyük Han da yemek ve dinlenme molasına sıra geldi.Lefkoşe'nin dar ve sakin sokakları çok fazla turist ağırlamakta. Büyük Han 1572 yılında Osmanlılar tarafından yapılmış bugün içinde çeşitli lokanta, cafe ve ufak hediyelik eşya dükkanlarının bulunduğu güzel bir avlu olarak tarihten gelen rolüne devam etmekte.
Lefkoşa'dan sonraki durağımız Gazi Mağusa ve Kapalı Maraş.. ...
müze gibi tarihi yerleri seviyon yaniiii :)
YanıtlaSilseverim tarihi dokular etkiler beni, düşünürüm o yıllar nasıldır diye, kimler nasıl yaşıyordu. Mesela o taş yapıları o dönemde nasıl yapmışlar adada:/ O zindanda Namık Kemal karanlık dehlizde nasıl 36 ay kalabilmiş.
SilNe hüzünlü o mektup .
YanıtlaSilTam benlik bir gezi oluyor. :)
YanıtlaSil