''Babamla tarla maceralarımız çoktur. Yine bir gün ,dip ağıllara su sulamaya gittik. Tarlaya mısır, fasulye gibi mahsuller ekiliydi. Kırmızı tüylü, huysuz bir atımız vardı. Babam tarlayı sularken bana da atı otlatma işini verdi. Tarlanın kenarlarında çok güzel otlar var, bende atın yularından tuttum oralarda atı otlatıyorum. Babam tarladaki işine dalmış. Benimde elimde atın yuları, at yerdeki otları yemekle meşgul. Bir taraftan atı otlatırken ,bir taraftan can sıkıntısından ıslık çalıyorum. Fifuvv, fifuvv! Hava sıcak zaten, canım sıkılmış,hayallere dalmışım. Artık o ara nasıl olduysa, atın ıslıktan kafası mı şişti, ıslık çalmamı mı beğenmedi ,neyse işte beni göbeğimden, tam kemerimi bağladığım yerden ağzıyla yakalayıp tuttuğu gibi, üç beş metre öteye taa tarlanın içine fırlatması bir oldu. Bir yandan kişniyor, kafasını sallıyor. Benim canım öyle çok acıdı, öyle çok yandı ki haykırışıma babam işi gücü bırakıp, apar topar koşarak yanımda bitiverdi. Atın ısırdığını söyleyip can havliyle karnımı gösterip ,bir yandan da ağlıyorum. Karnımı açtık, neyse ki dişlerini etime geçirememiş, sadece deriyi sıyırtmış. Tarlada arktan akan soğuk suyla kanayan yarayı yıkayıp, temizledik. Ucuz kurtulmuştum. Babam atı yularından tutup, az ilerde bir ağaca ayağından bağladı. Beni biraz sakinleştirdikten sonra, sen biraz dinlen ,diyerek,beni kenarda bırakıp tarladaki sulama işine geri döndü. Çocukluk işte acım azalınca yine sağda ,solda oynamaya ,dolaşmaya başladım. Ata kızgınlığım geçmemişti, hiç bir şey yapmamış gibi kenarda duruyordu.Kaşlarım çatık onu izliyor, etrafında döneniyordum.Yaklaşmaya da pek cesaretim yoktu. Ufak bir taş alıp alıp ata fırlattım. İsabet etmedi. At hala sakin sakin duruyordu.Küçük bir taş alıp tekrar fırlattım. Bu kez biraz daha hızlı attığım taş ,bir anda atın gözüne isabet etti. At kişneyip huysuzlandı. Ben kalakaldım. Sanırım gözü sakatlandı, bu hayatımın en vicdanını sızlatan olaylarındandır. Aslında niyetim canını yakmak değildi, öyle isabet ettireceğimi de tahmin etmemiştim. Çok üzüldüm, karnımın acısını unutup bu kez de onun için ağlamaya başladım. At kişniyor, ben ağlıyorum. Hala da ne zaman bir at görsem bu olayı düşünür, üzülürüm. Babam bu yaptığıma hiç bir şey demedi. Sanırım, benim bu olaydan hafif yaralı kurtulmam ,onu sevindirmişti.''
Babam'dan anılar..
Atın ısırması da hiçbir şeye benzemez, hakikaten Allah korumuş. Fakat, o vicdan azapları da hiç hafiflemez. Benim de var bir iki anım, içimi sızlatır hala. Çok selamlar 😀
YanıtlaSilYa herhalde fenadır, bir de küçük çocuk olunca.Ne zor büyümüş babalarımız,dedelerimiz.Tabi bazıları yine zor şartlarda yaşarken, bazı çocukta el bebek gül bebek,şımartılıp duruyor .
SilBenden de selamlar:)
Ata çok üzüldüm. Atların ısırdığını bilmezdim,çok şaşırdım.
YanıtlaSilIsırıyorlarmış , demek ne bunaldıysa artık..
Silah yaa kıyamam hikaye sandım önce ama gerçek anıymış meğerse :) sahiden allah korumuş atın ısırmasının kuvvetinden de herhangi bir enfeksiyondan da. ata da üzüldüm ah yaa ama çocuk işte ne denir ki :)
YanıtlaSilYaşlarımız ilerledikçe , özellikle çocuklukta başımıza gelen şeylerin hayatımızda ne kadar etkisi olduğunu farkediyoruz. Pek çok şeyi o zaman öğreniyoruz.
SilÇifte attıklarını bilirim de ısırdıklarını hiç duymamıştım.
YanıtlaSilAllah korumuş.
Hayvanların hepsi zorda kaldı mı ısırıyor demek.
SilMerhaba bloğunuzu takip ettim bloğuma beklerim
YanıtlaSilElbette..
Silheyooo en sevdiğim yazılarııın :) at ısırması komik geldi hehe sus artık bıktım demek istedi yani, sona da vicdaan ay yaa :)
YanıtlaSilya çocukluk böyle bir şey işte:)
SilMerhaba
YanıtlaSilBloggerlar olarak telegram grubunda buluştuk, yazılarımızı ordan paylaşıyoruz, daha fazla kişiye ulaşıyoruz. Telegramda kimseye numaranızı vermiyorsunuz zaten google plus grupları gibi düşünün. Grubun adı Blogger Türkiye. Eğer katılırsanız çok sevinirim.
Davetinize teşekkürler, telegram uygulamasını kullanmıyorum:)
SilMerhabalar.
YanıtlaSilBüyük bir keyifle zevkle okuduğum bu anınızda okuyucuyu merakta koyan bir ayrıntıyı atlamışsınız. Sizin ata fırlattığınız ve gözüne değen taş, atın gözünde gerçekten herhangi bir hasar bırakmış mıydı? Siz sadece "sanırım gözü sakatlandı" demişsiniz ama, ben gerçekten merak ettim. Benim de elimle fırlattığım taşlar büyük bir isabetle hedefini bulur, bu nedenle hayvanlara pek taş fırlatmıyorum. Çünkü ben de bir keresinde çok küçük iken, bir kediye attığım taşla zarar vermiştim.
Selam ve saygılarımla.
Recep bey ,bunlar babamın anıları. Bir süre önce anılarını kaleme aldığı notlarını bana verdi. Ben de bazılarını yayınımda paylaşıyorum. Babamın hatırladıkları bunlar, ilave yapmak istemediğimden, onun cümlelerinin bazılarını, sadece düzelterek yayınlıyorum. Orada atın sakatlandığını sanıyor,belki de ciddi bir şey olmadı. Çocukken yapılıyor böyle şeyler işte.Bakın sizde kediyi unutmamışsınız:)
SilTeşekkürler , selamlar.
Çok ilginç bir anıymış. Bir solukta okudum ve çok şaşırdım bir taraftan. Ben de bir ara okula sabah erkenden yolu uzatarak giderdim, çünkü diğer yolda çoban köpekleri oluyor, ısırırlarsa diye korkuyordum. Arkadaşın biri demişti ki: Ee? Senin geldiğin yolda da atlar, park etmiş at arabaları var. ''Ne olacak ki varsa?'' dediğimde ''At ısırması köpek ısırmasını kaça katlar duymadın mı?'' demişti. Ben de inanmamıştım. Doğruymuş:(
YanıtlaSilatların ağzıyla, köpeğn ağzı bir değil ve dişleri falan ay düşünmesi bile kötü:(
SilSana uğrayıp yeni yıl dilekleri yazmış mıydım hatırlamıyorum. Bu haftayı olabildiğince blogları gezmeye ayırdım. Mutlu ve sağlıklı bir yıl olsun 💞
YanıtlaSilMutlu yıllar sevgili Derya, teşekkür ederim.
Sil