Herkesin inancı ve yaşama şekli kendine ait.

 Dün bir blog yazısı okudum,  Sevgili Kuyruksuz Kedi  İnançla ilgili yazısı. Üzüldüm.Nasıl yorum yazacağımı da bilemedim ama bir şeyler de yazmak istedim. Yazı ve dertlenme konusu kafamı meşgul etti, üzücü şekilde. Yorumlara çeşitli şeyler yazılmıştı da  lakin benim bu dertleşme yazısında asıl dikkatimi çeken,  bir cumhuriyet öğretmeninin kendisini baskı altında hissetmesi, dini inançları ile ilgili özgürce konuşamaması , çocuğuna karşı toplumsal baskı nedeni ile istediği gibi kendini açıklayamaması konusu oldu. 

Nasıl  din odaklı toplum haline geldik böyle. Benim yaşımda olanlar yani 50 + lar laik bir toplumda rahat bir şekilde  büyüdük. Babamın asker olmasından dolayı da üstelik çeşitli illerde değişik okullarda okudum. Okullarda alenen din konusunda yaygın baskı yoktu. Hatta bir dönem Din ve Kültür dersi seçmeliydi, isteyen Din dersine girmeyebiliyordu ki bu hakkını kullanan da pek olmazdı. Çoğunluk girerdi derse. 80 darbesi sonrası Din dersleri zorunlu hale getirildi. Dinsiz miydik o zamanlar tabii ki değildik hatta dine ,kurumlarına ,din adamlarına, ibadet yerlerine  hürmet vardı. Daha saygılı idi insanlar. Namazında ,niyazında, ibadetinde olan insanlar daha bir saygı görürdü. Şimdi ki aşırılar, yobazlar her zaman vardı mutlaka ama bu kadar da ortalığa yayılmamıştı. 

Hele ki para kazanmak için çalıştığın işinle, mesleğinle dini ibadetlerin inançları bu kadar iç içe asla değildi. Kurumlara din ve siyasetin girmemesine özellikle dikkat edilirdi. Olmamasından yanayım hala. Siyaset ve din işin içine girdiğinde işte böyle okulda bir öğretmen çocuğuna nasıl konuşacağı konusunda huzursuzluk yaşayabiliyor. 

Bu benim fikrim, laiklik her zaman Türk toplumunun en doğru özelliğiydi. Bir zamanlar daha sıkı uygulanan bir sistemdi. Şimdi  esnedi malum. İnancın farklı olsa da bunun okulda duyulmasından , küçük yerde yaşıyor olup bunun öğrenilmesinden çekinmek genç bir kadına, genç bir öğretmene reva olmamalı. Çocuğuna istediği gibi açıklamada bulunabilmeli. Çocukların okuldaki din derslerinden sonra anne babasını sorgulamasına sebep olacak bir eğitim mi olur? Sen niye oruç tutmuyorsun? Sen niye örtünmüyorsun? diye  kafası karıştırılıp ailesi ile arası açılmamalı. Aydın bir aile çocuğuna tabii ki nasıl davranacağını bilir ki (bence ilk din eğitimi ailede verilmelidir ki böyle okulda değişik şekillere karşı kendi fikri olsun) ama bilemeyen aileden  uzaklaştırilan çocuklar da olabilir. Yazık değil mi?

İnanç insan ile yaratanı arasındadır. Halkımızın büyük çoğunluğu müslüman, ibadetini istediği gibi yaşayabilir ,kimse karışmadı, karışmaz ama toplum da din ile bu kadar iç içe sokulmamalı. Biz laik bir ülkenin, cumhuriyetin tüm nimetlerinden yararlanarak büyümüş bir neslin kadınlarıyız. Seçme seçilme hakkımız, miras hakkımız, okuyup öğrenim görüp meslek edinme hakkımız, tek eşli resmi nikah hakkımız, eşit insan olma hakkımız var ,100. yılını kutladığımız Cumhuriyet'imiz ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk sayesinde. Bu coğrafyada ne kadınlar var bizim gibi yaşamak için mücadele veriyor, kıymetini bilmeliyiz.


12 yorum:

  1. Deizme inanıyorum ben artık, dine ınancım bitti bitecek. Cok zor günlerdeyiz dahada beterleri geliyorrrr

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üzücü konular, girmesek iyi ama bazen bunaltıyor duyduklarımız.

      Sil
  2. Yazıyı ben de okumuş fakat yorum yapacak zaman bulamamıştım. Kendisine de yazacağım şimdi zaten. Ben de farklı görüşe sahibim ve lise de bir kere bunu dile getirdiğim zaman kendi yaşıtlarımdan iğrenç bir linç yemiştim. Yani aşağılama gibi. Onları o şekilde yetiştiren aileleri tabii. Keşke laik olabilseydik ama bizdeki çoğu kelime artık gösterişten ibaret. Rahat rahat hiçbir şeyi konuşamıyorsun, içini dökemiyorsun, bu da insanı bunaltıyor. Benlik kavramı yok bu ülkede artık. Üzgünüm...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım daha da üzüleceğimiz zamanlar gelmez.

      Sil
  3. Evet zor bir konu ama her topluluk yaşamında olan bir durum. "Biz ve onlar" sürdükçe, çözülecek gibi de durmuyor... Ben de anlıyorum tabii azınlık ve kurban olmaktan korkmak çok güçlü psikolojiler ama belki en azından bu dini inanç konusunda ülkenin özellikle son 20 senede geldiği noktayı düşününce, belki de artık bireysel korkularımızı yenip başkaldırmanın da zamanı gelmiştir. İnsan öncelikle tabii kendinden emin olacak, kendini güvene alacak, koruma planı olacak ama sonra da biraz başkaldırmak, biraz kurcalamak, "neden" diye sormak gerek artık... Yoksa bugün dini inanç, yarın başka tercihler, bir gün "sen neden kadın halinle sokaktasın" diye diye büyür bu iş... Büyüyor da hızla, görmezden gelsek de..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kültürel olarak olabilir ama burada konu başka, din diyelim, siyasetle harmanlanmış din diyelim yani konu başka, çekinme noktasına gelmiş ,büyümüş. Bir de bizim toplumda kraldan çok kralcılık ve yaranmaya çalışmacılık fazlaca olduğundan ..

      Sil
  4. bizim ülke de öğrenecek birgün özgürlüğü, eşitliği, saygıyı :)

    YanıtlaSil
  5. Merhabalar.
    21 yıllık iktidar, maalesef ülkeyi bu hale getirdi.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki bunda hem iktidarın hem de bizlerin kabahati büyük.

      Sil
  6. Bu ülke özellikle 1980'den sonra neler gördü, gördük. Bunlar da ebedi kalmayacaklar sonuçta ve sokağa baktığımda bu ülke bunu da aşar diyenlerdenim. Hesap günü bence çok uzak değil, öyle olmasa, korku bacayı sarması Cumhurbaşkanlığı için %50 + 'dan vazgeçip en çok oyu alan olsunu toplumun önüne getirmezlerdi!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle tabii kimse kalıcı değil ama toplumumuzun ayarları ile gayet güzel oynadılar.

      Sil