Ben bu şehirde şikayetçi başı gibiyim bazen. Şöyle her şey güllük gülistanlık gibi yazayım, farkındalık modumu kapayayım, mış gibi muş gibi yapayım, yapayım n'olur sanki .Olamıyor, ne yazık bana.
Özellikle her İstanbul trafiğine çıkışta ,başka bir şehirde yaşamak özlemi dolup dolup taşıyor içimde. Hani bir boğaz havası alalım, hazır pastırma yazının son sürümü gündemden kalkmamış güzel şehirde, günlerden perşembe, mesai günü, saatlerden kuşluk vakti, herkes işinde okulunda değil midir?
Yok. 'Herkes Yollarda 'programı çoktaan başlamış. Hadi yoldur, kalabalıktır, tın tın tın gittik , boğazın kenarına. Zaten yalılar arasına sıkışmış ufacık çay bahçesi ,aman ki aman duyan gelmiş. Hatta bitirmiş gidiyor. Bu kadar mı işsiz güçsüz, boş gezen takımıvar bu şehirde. Hadi biz emekli tayfasıyız, hafta sonu gerekmedikçe çıkmayız ama gidişat hafta içinde de hafta sonu gibi bir yere çıkmanın zor olacağının sinyalleri ile dolu.
Ancak içeride oturacak yer bulduk , uğultudan bir nebze uzak zaten dışarda ne manzara seyretmek, ne bir yudum sakince çay içebilmek mümkün. Sosyal mesafe ;sandalye arkalarındaki bir bant yazı ,hijyen; masalardaki fıs fıslı kolonya. Balıkesir'den getirtiyorlarmış. Dezenfektan kullanmaktan daha sıhhi bulmuşlar. Bence de.
Molamız iki küçük çay içimi sürdü. Çıkıp biraz sokaklarında dolaştık Çengelköy'ün. Adım başı kokoreçci, midyeci, bir iki pastane, iki kafe arasında kalmış mahallenin nalburu bir de
insanın üstüne üstüne yürüyen diğer insanlar.
Hayır bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama; karşıdan gelen insanı görmezden gelip,kenara çekilme belirtisi göstermeden, bodoslama yürüyen bir insan türü var. Sen de öyle gitsen, çarpacaksın. La havle..
Sonra bindik arabaya ,neyse ki daha az kalabalık, daha sakin ,daha manzaralı bir boğaz kenarı bulduk rahat rahat bir kahve içtik.
Boğaziçi dün çok güzeldi. Yazdan kalma günle durgun hava, mavili mavili deniz ve gökyüzü güzel buluşmuştu.
Sanırım buralara gelmeyeli iki üç sene olmuş.Belki daha fazla.Kalabalığı görmezden gelirseniz sadece odaklandığınız Boğaziçi olursa kısa süreliğine , hayal ve masal dünyası gibi bir şehir seyrediyorsunuz.
Bu seyir de çok iyi geliyor.
Epey idare ediyor.
Pandemi nedeniyle büyüklü küçüklü benzer olumsuzluklar her yerde. Millet karantina günlerinin acısını çıkarıyor bence. Yine de İstanbul havası iyi geldi:)
YanıtlaSilGaliba öyle, kapalı kaldığımız günleri unuttuk daha önemlisi neden kapalı kaldığımızı unuttuk ,korkuları yendik gitti galiba.
Sil1997-2008 arası bazı yüksek lisans vs boşluklarıyla birlikte 11 sene İstanbul’da yaşadım ve o zamanlar benim için dünyanın en güzel ve vazgeçilemez şehriydi ama giderken “allah düşürmesin bir daha” diye gittim ve taaaa 2019’a dek bir daha da ayağımı basmadım. Döndüğümde tabii tanıyamadım şehri, benim öğrenciliğimde de kaotikti ama ne olmuş o güzel şehre :,(
YanıtlaSilOsmanlı zamanında nüfus kontrolü varmış diye duymuştum yani belli nüfusunnüzerine geçmesi engellenirmiş, şehir efsanesi olabilir, artık bu dönemde uygulaması imkansız ve insan haklarına aykırı da olabilir ama çok iyi fikir.. Vallahi iyi fikir.. İstanbul eski güzel haline kavuşacaksa vallahi bir ömür boyu gelmemeye söz! :/
Bazı şeyleri ''insan hakları'' adı altına sokuyoruz ama bir yere aşırı toplanma da o ''şehrin hakkına'' aykırı gibi geliyor. Nüfus kontrolü çok zor ama ülkede bir nüfus planlaması olsa iyi olabilir, çoğalıyoruz ama ne alt yapı ne üst yapı düşünülmeden, ucuz işçi yetişsin babında bir nüfus artışı.
SilVardır bir bildikleri ,diyerek susuyorum.
İstanbul son zamanlarda trafiği ve kalabalıklığıyla biz onu sevenleri bile bezdiriyor, sıkıyor, ne yazık. Oysa gerçekten bir masal kenti...
YanıtlaSilNe onunla ne onsuz gibi.
Siloh sizin ailede korona olayı bitmiş valla, normal hayata dönmüşsünüz, balıkesir kolonyasıı, esmen kolonyasııı :)
YanıtlaSilBursada aşırı kalabalik cok bunaltici
YanıtlaSilya Bursa canım baba memleketim. İstanbul'dan bulaşmıştır kalabalık.
Sil3 günden fazla kalamam, afakanlar basar beni ama vallahi çok özledim İstanbul'u... Nefis iyot kokusunu almak, Loti'de bi kahve hiç fena olmazdı hani 💕💕💕
YanıtlaSil