pusuya düşmek

 En sevdiğim mekanlardan birindeyim, çocukluğumdan beri geldiğim, etrafına inat neredeyse hiç değişmeyen ;Ayazma çay bahçesi. Odun ateşinde pişen çıtır çıtır lahmacunları ve pideleri nefis yanında getirdikleri açık ayran da keza öyle. Bir zamanlar çayı da şahane idi kaynak sularından demlerlerdi, şimdi terkos suyundan yapıyorlar tadı iyi sayılmaz çay bahçelik tarafı sadece isminde kalmış. Yine de bu kusuru görmezden geliyoruz. Hava mis, biraz poyraz var serinletiyor ama güneş ısıtmakta kararlı.Manzaramızda puslu  Marmara denizi, tam karşımızda şileplerin koylarına demirlediği Prens Adaları. Gökdelenler, plazalar , yüksek katlı apartmanlar her neyse işte bir beton yığını yükselip deniz manzarasını kapatmaya devam ediyor , belli ki bir kaç yıla Marmara denizi ve Prens Adaları sadece aralardan bir yerlerden görünür hale gelicek. Bunu da es geçip yemeğin ve manzaranın tadını çıkartmaya çalışıyoruz. Yanımda sevdiklerim var sohbet güzel mi güzel derken efendim , o da ne öyle!? Sağ omuzumdan önce hafif bir rüzgar sonra bembeyaz tüyler ve pembeye çalan bir gaga, perdeli ayaklar görüyorum önce jalapeno turşuya sonra ortada duran kuşkaş pideye dalıp tam ortadan kocaman bir parçayı kapıyor ve çığlığımla birlikte o da korkup cıyaklayıp havalanıyor. Bir anda kocaman kanatları ile masayı kaplayan martının ardından biz üçümüz şaşkın bakakalıyoruz . Beni uzaktan izleyip kuşkaş pidenin masaya gelmesi ile saldırıya geçen martı maalesef sadece masayı dağıtmakla kalıyor ağzındaki pideleri yere düşürüyor. Kenar köşemizde dolaşan, her daim buralı demirbaş  kedilerden biri  fırsatı değerlendirip pideyi kapıyor. Tam bir kime niyet kime kısmet olayı. Kocaman kanatları neredeyse masayı kaplamış ve tekrar uçarken tabii ki ağzındaki pideyi de yere düşürmüş .Bende rüzgarı ile saç baş dağılmış, neredeyse omuzumdan uçacak martı karşısında şaşkınken  garson olaya yetişti ; ''Yeni başladılar  martılar böyle masalara davetsiz gelmeye'' diye söylenerek masayı toparladı , kedi pideye afiyetle devam ediyordu. Biz neyse ki lahmacunlarımızı bitirmiş hatırı kalmasın diye de ortaya söylediğimiz kuşkaş pideye ise henüz başlamamıştık. Bizim kısmetimiz değilmiş, martının da değilmiş. Pide ,tekir kedi ve arkadaşlarının kısmetiymiş çünkü kalanları da kendisine verdik o da diğer arkadaşları ile paylaştı. Pusucu martı da ortalığı dağıttığı ve gagaladığı jalapeno biberlerin acısı ile kalakaldı.

 İşte böyle bir pusuya geldim sevgili okuyucu, martılar aç mı kalmış, aç gözlü hale mi gelmiş!? Anlayamadım. Dikkat edin İstanbul'da dışarda yemek yerken, kedi köpekler masa altında dolaşırken asıl tehlike havadan gelebilir, her an bir martı yemeğinize doğru pike yapabilir:)



6 yorum:

  1. Oysa o güzel martılar bir zamanlar şehir içi vapurların güvertesinden atılan birer lokmalık simitlerle nasıl da mutlu olurlardı... Şimdilerde şehir içi sofralarda talana mı giriştiler? Şaşırttılar bizi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanlar arsızlaştırıyor hayvanları da :/ Ne bulurlarsa yiyorlar, uçmayı unutacaklar .Başka bir yerde masaların arasında dolaşıp atılan patates kızartmalarını yiyorlardı artık simide yüz vermeyebilirler:)

      Sil
  2. aaaaa ayazma ivit biliyorum martılar oraya çıkıyomu yaaa ilginç zaten bu martılar açsalar çok saldırgan oluyorlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yakında martı istilası olacak Kuşlar filmi gibi:)

      Sil
  3. En sevdiğim canlılardan biriydi martılar ama artık o kadar korkuyorum ki. Vapurda bir gagalanma durumu yaşadığımdan beri simit atmayı da bıraktım. Ayazma'ya çıkmayalı çok uzun zaman oldu galiba vakti gelmiş <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kuşlar filmi gibi. Benim de kızımı küçükken elindekini almak için karga gagalamaya kalkmıştı.Yapıyorlar öyle şeyler.

      Sil