Elmalı Tart

Bu tarif   blog yazmaya başladığımdan beri takipte olduğum MAVİANNE 'den.
Hem sıvı yağla yapılışı, hem elmaların çiğden kullanılması bu tarifi uygulamamda ki başlıca sebepler.İlk denememde hamurun ununu fazla kaçırmıştım,zor toparlandı.Tadı çok güzeldi.İkinci denememde hamuru daha yumuşak tuttum ,öyle pişirdim.
Malzemeler hamur için şöyle;
*1 yumurta,🥚
*1/2 çay bardağı süt,🥛
*1 su bardağından 2 parmak kadar eksik sıvıyağ,
*2 su bardağı un,(Dolu dolu 8 çorba kaşığı)
*yarım paket kabartma tozu,
*1 çorba kaşığı toz şeker.🍚
Yumuşak bir hamur oluyor ve şöyle bir kibrit kutusu kadarı üzerine ufalanmak üzere ayrılıp, tart kalıbına yayılıyor.
Üzerinin malzemeleri;
*3 elma rendesi,🍏
*ceviz içi( ben badem ve fındık kullandım)
*5-6 kaşık toz şeker,
*1 çorba kaşığı kadar tarçın,
*limon kabuğu rendesi,🍋
ve tartların turtaların olmazsa olmazı pudra şekeri..
Ben alt kısım için hazırladığım hamuru yumuşak bulunca, üzeri için ayrılan kısma biraz daha un ekleyerek ufalanacak kıvama getirdim.
Ufak yuvarlak borcama döşenen hamurun üzerine iç malzemesi yayılarak,üzerine de hamur parçası ufalanır,önceden ısıtılan fırında(180derece) pembe pembe olana kadar pişirilir.🥧

Teşekkürler tarif için MAVİANNE ..🤗

suyun sesi



Hafta sonu TV'de izlediğim bir filmden bahsetmek istiyorum.
 Suyun Sesi(The Shape of Water)
Film 1960'ların başında geçiyor. Eliza tek başına yaşayan dilsiz bir kadın.Bir Uzay laboratuvarında temizlik işcisi olarak çalışıyor. Zamana ayak uyduramayıp işinden kovulan yaşlı komşusu Giles ve işyerinde beraber çalıştığı arkadaşı Zelda'dan başka kimsesi yok. Çok iyi niyetli bir kadın olan Eliza bir gün laboratuvara bir nehir yaratığının getirilmesine şahit oluyor.Kendisi de nehir kıyısına terkedilen ,yetimhanede büyümüş olan Eliza yaratığa karşı garip bir ilgi duyuyor.Vahşi olduğu düşünülen yaratık,laboratuvarın güvenlik şefi tarafından türlü işkencelere maruz kalınca iyi yürekli Eliza'nın bunu içi kaldırmıyor.Yaşlı komşusu , en yakın arkadaşı ve Rus ajanı olan bilim adamının da  yardımıyla Eliza yaratığı evine kaçırmayı başarıyor.Tabii ki böyle bir varlığın bir temizlikçi tarafından kaçırılacağı hiç akla gelmediğinden ,soğuk savaş dönemi zamanları malum, bu işin içinde Rusların olacağı düşünülmeye başlanıyor.
....



Film masal gibi, hangi masal derseniz ,havuzdan çıkan yaratığı görünce Kurbağa Prens 🐸masalı diyebilirim.Tabii şöyle bir şey var kızımız 👸güzel bir prenses değil, sonunda da kurbağa yakışıklı prense 🤴dönüşmüyor .Filmle ilgili eleştirmen yorumlarını okumuştum daha önce nerelerden nerelere bağlantılı yorumlar yapılmış, şaşırtıcı.Kimi çok beğenmiş, kimi hiç beğenmemiş.❄O kadar çok ödül almasının vardır bir nedeni.Bu konunun uzmanlarının bileceği iş .
Biz sadece seyirci olarak gördüklerimizin ifadelerini yazarız.
Bana kalırsa her türlü varlığa sevgi, yalnızlık,iyilikseverlik işlenmiş filmde, üzerine biraz  eski soğuk savaş dönemi Rus-Amerikan temasları, fonda 60'lı yılların popüler yıldızları ,müzikleri ile ,fantastik tiyatro havasında bir bilim kurgu masalı olmuş Suyun Sesi filmi. Seyretmesi zevkli bir film.Seyretmediyseniz ,rastlarsanız izlemenizi öneririm. Değişik..

❄(Film 2018 yılı En İyi Film, En İyi Yönetmen,En İyi Film Müziği ,En İyi Yapım Tasarımı olmak üzere tamı tamına dört dalda Oscar aldığı gibi ondan öncesi ve sonrası da pek çok ödüle layık görülmüş.)

İstanbul'un balkonu,

Yakacık , Kartal'ı tepeden gören konumu, yazın püfür püfür havası, Bizans dönemine kadar uzanan tarihi, Ayazması, bir zamanlar şırıl şırıl akan memba suları ile ünlü, doğa harikası bir yer. Manzarasından dolayı İstanbul'un balkonu diyede adlandırılır. İstanbul'da yerleşim yerlerine yakın son kalan yeşil yerlerden biri Yakacık. Betonlaşmadan nasibini almaya başlasa da yine de Kartal'ın en sakin , nezih ve yeşil yerlerinden biri. 
Ayazma 'da eskiden meydandaki koca çınarın altında şarıl şarıl memba suyu akan bir çeşme vardı. Henüz içme sularının damacanalara girmemiş olduğu  zamanlarda ,yakından uzaktan gelen herkes, içme sularını Yakacık'taki bir çok kaynak suyundan bidonlara doldurmak suretiyle evlerine taşır, bu suları içerlerdi. Yakacık suyu ile yapılan çayın rengine ve tadına doyum olmazdı.Rahmetli dedem ve anneannemle, dedemin süt mavisi otomobili ile bidon bidon su taşıdığımızı hatırlarım.Su almak bahanesiyle gidilen Yakacık Ayazma meydanındaki çay bahçelerinde de bir çay molası verilmeden dönülmezdi tabii.Semaverle gelen çaylar ne tatlı gelirdi. 
Şimdi tabii ki o kaynak suları kurudu gitti. Lakin yemyeşil ulu çınarlar yerli yerinde. O ağaçların altında oturup, bir çay kahve içmek çok huzurlu, çok zevkli.







Üstelik bu cay bahçeleri ,odun fırınlarında harika pide ve lahmacunlar pişiriyorlar, bazıları kendin pişir kendin ye tarzı çalışıyor, etini mangalını yapıyor. Manzara eşliğinde karnınızı bir güzel doyuruyorsunuz.



Güzel ilçemin güzel Yakacık'ı Anadolu yakasında hep aynı yerleri  ve AVM'leri gezmekten bunalan, değişik yerler görelim diyenler için biçilmiş kaftan adeta.
Üstelik İstanbul'da uzun yıllar boyu faaliyet gösterebilen mekan sayısı kanımca çok fazla değildir, saysan sayılır belki de.Tabelasında; Kuruluş yılı 1933 yazan Ayazma Çay bahçesi bunlardan biri.Yanındaki Çınar Çay bahçesi keza uzun yıllar önce kurulmuş. Bunca yıldır faaliyet gösteren  yerlere meraktan bile gelinebilir.
Yolu bizim güzel Kartal'ımıza düşenlere, hafta sonu için benden bir öneri olsun Yakacık Ayazma. Hava soğuk ve gri ama gezilmeyecek kadar değil.
Ağız tadı yerinde, mutlu bir hafta sonu diliyorum herkese..

Karşıya geçmek..



Her şehirin kendine özgü kelimeleri, deyimleri, anlatımları vardır. Mesela İstanbul'da boğazın iki yakası arasında gidip gelmekten ''Karşıya geçmek'' diye söz edilir. Biz Anadolu yakasındakiler için köprü ile ya da motor, vapur gibi vasıtalarla Avrupa yakasına geçmektir. Bizim ilçemiz de deniz kenarı, adalar manzaralı, güzel bir sahili var.Ama tabii ki boğaz sahili, her İstanbul yaşayanı için apayrı bir yerdedir. ''Boğaza gezmeye gitmek'' özel ve güzel bir gezidir.
İstanbul'da yaşamanın tüm meşakkatli yanlarına bir perde iner, kendinizi bu şehirde yaşadığınız için çok ama çok şanslı hissedersiniz.

Boğaz kenarında sıra sıra dizili semtler arasında bizim en sevdiğimiz yerlerden biri Sarıyer. Yıllardır hep aynı olan, bozulmayan, betonlaşmayan çehresi bizi kendine çekiyor.Malum İstanbul'da betonlaşmadan en çok nasibini alan yerlerden biri de bizim yaşadığımız ilçe,Kartal. Dolayısıyla Sarıyer'i gezip dönünce insan kendi ilçesi için üzülüyor.

Neyse bu gün güzel şeyler paylaşmaya niyetliydim.
Öyle de olsun.
Hem güzel hem de lezzetli  olsun üstelik.
Sarıyer'de ne, nerede yenir için, ufak bir öneri benden sizlere.
😉


Haftanızın tatlısı da tuzlusu da ağız tadıyla geçsin.
Güzel bir hafta başlangıcı diliyorum...

kahve ve mavi.

Yine yeniden güzel bir sabah. Kasım ayı, pastırma yazını uzatarak, güneşli günlerle bizi mutlu etmeye devam ediyor.  Oysa bir ay önce ,kış erken gelecek diye üzülüyorduk, malum doğal gaz faturaları gelmeye başlayacak falan:)
Deniz bile sabahları biraz grileşse de sonradan mavi mavi gülümsüyor bize. Gündüz yakamozları ,şıkır şıkır. Yüzümüze değen güneş, masamızda sade kahveler,güzel bir dost muhabbeti. Martıların sesi bile fena gelmiyor,böyle havalarda insana.Kasım değil belki nedeni, belki öylesine .İçten gelen bir huzur, bir mutluluk hali.Önemli olanda bu zaten, iç huzuru,..

Bu mavi sabah için aklıma düşen mısralar,ne demiş şair;

İşim gücüm budur benim,
Gökyüzünü boyarım her sabah,
Hepiniz uykudayken.
Uyanır bakarsınız ki mavi.
..                                       (Orhan Veli-Dalgacı Mahmut)



 

Eşekli Kütüphaneci


Yunanlı Dimitrios mübadele sırasında yerini yurdunu terk etmek zorunda bırakılan büyüklerinin hatıralarını yadetmek, onların anlattıkları yerleri, yaşayıp görmek için Yunanistan'dan peribacaları diyarı Ürgüp'e gelir.
Bu masal diyarı Dimitrios'un ''Baba'' lakaplı  antikacı genç Aziz ve ailesi ile tanışmasına vesile olur. Dimitros, evlerinde misafir olduğu ailenin babası Mustafa Güzelgöz'ün Ürgüp'de çok tanınan, çevre köylere çok faydalı işlere imza atmış ''Eşekli Kütüphaneci'' olarak tanındığını öğrenince onun hikayesini öğrenmek ister. Mustafa Güzelgöz'ün hayat hikayesi Dimitros'u hayretten hayrete sürükler.Mustafa Güzelgöz namı diğer ''Eşekli Kütüphaneci'' Ürgüp'ün otuzdan fazla köy halkını ,özellikle kadınları, çocukları kitapla tanıştırmış, onlara dünyanın kapılarını açmıştır. Sadece onunla yetinmemiş kooparatifçilik yapmalarına önayak olmuş ,karşılıksız bir çok işe girişmiştir,faydalı olmak için çırpınmıştır.
Bu çabaları zamanla etrafındaki haset insanları çileden çıkarmış olsa gerek ki Mustafa Güzelgöz ile uğraşmaya başlamışlar.Şikayet etmişler, müfettiş çağırmışlar.
Peki onca iyilik yaptığı insanlar ne yapmış..
Ne yapmış olabilir sizce?
Gerçekçi bir muhasebe yapın ; size onca iyiliği dokunmuş birine, birileri köstek oluyorsa , o sizin için ve sizden habersiz onca çaba, çile ile bir çok işe girişip sonuçlandırmışsa. Başı dara girdiğinde ne yaparsınız?

Fakir Baykurt (1929-1999)  son eseri olan ''Eşekli Kütüpkaneci '' romanını 1999 yılında Almanya'da hasta yatağında yazdı. Eylül 2000 yılında basıldı.
Fakir Baykurt ,yazdığı bu kitapta iki farklı dönem içerisinde ; sevgiyi, dostluğu, azimle çalışmayı, yılmamayı, kardeşliği  Ürgüp'ün masalsı atmosferi içerisine sarıp sarmalayarak  çok sade ,güzel bir dille anlatmış.
Ne okusam diyenlere tavsiye ederim.

Not:Kitabın içerisinden bir de güzel kartpostal çıktı:) Zarif bir düşünce.

Ekim haberlerinden özetler,

  Ne kadar hızlı bir haber gündemi var bizim memlekette. Kasım ayı geldi çattı.Hızla geçen Ekim ayında her akşam izlediğimiz haberlerden akılda kalanları not almışım bu ay.Şöyle bir özetleyerek bloguma da not bırakayım.Çünkü öyle balık hafızalıyız ki.Görüp duyup geçiveriyoruz,unutuyoruz bizi nelerle oyaladıklarını.Buyrun;
*Doğalgaza, elektriğe  %9 yani üç ayın toplamı %29 zam geldi.
*Ayın üçünde enflasyon oranı açıklandı; eylül ayı için tüketici enflasyonu %24,6 üretici enflasyonu ise %46..
*Devlet kamusal denetimi Mckınsey isimli  bir ABD şirketine verildi.

*Batmanda 8 şehit verildi(Allah rahmet eylesin,nurlar içinde uyusunlar).
*Bahçeli,Meral Akşeneri twitter üzerinden tehdit etti.Aynı akşam kalabalık bir Mhp'li grup Akşener'in evi önünde eylem yaptı.Akşener ve kocası tek başlarına
cesurca bunları bir güzel paylayıp azarladı. Ortalık karıştı.
*Domates 10 TL lerde geziyor.
*Cumhurbaşkanı tepkileri gözardı etmedi, Mc Kinsey' le anlaşma falan yok, biz bize yeteriz, dedi.Bu fikri savunanlar açıkta kalıverdi, olay bitti.
*Bu arada Suudi bir gazeteci Suudi Arabistan Büyükelçiliğine,özel bir işi için girdikten sonra bir daha ortada görülmedi. Ortalık uluslararası boyutta karıştı, olay büyüdü.15 gün sonra olayla ilgili araştırma yapıldı.Gazeteciyi feci şekilde öldürdükleri ortaya çıktı.
*Memleketteki krizin müsebbibi olarak görülen,  çeşitli zamanlarda çeşitli sıfatlarla anılmış olan Brunson , görülen son mahkemesinde serbest bırakıldı,memleketine gitti.Kendi başkanı tarafından karşılanıp, duası alındı.  Bizde de dolar düşsün diye beklendi,uzun süre sonra dolar 5'lere indi,herkes ohh bak dolar düştü dedi.Oysa mart ayında dolar zaten 3'lerdeydi.
*Ekonomi bakanı 3 ay, yani ekimin yarısı kasım ve aralık oluyor, doğalgaz ve elektirik zammı yapılmayacak dedi. Ekim başında yapılmıştı zaten ayıp ya hu) %10 indirim kampanyası başlattı.
*Arda Turan ile şarkıcı Berkay bir gece kulübünde sabaha karşı birbirine girdiler, burunlar kırıldı, kurşunlar atıldı.Tüm magazinde ve ulusal
haberlerde birinci sıra oldu. Sonra olay  birbirden bire kapandı.
Bir kaç gün sonra Arda'nın bebeği oldu, eşiyle mutlu pozlar verdi.
*Bahçeli, yerel seçimlerde kimse ile ittifak yapmayacaklarını ilan etti.(Küstü çünkü galiba)
*Danıştayın andımızın okunmasını yasaklayan yürütme kararını
iptal etmesine iktidar karşı çıktı, Mhp alkışladı.Ne var andımız okunsa ,neyi rahatsız edici ,dedi.İktidar ise bizim tek andımız İstiklal Marşıdır, deyip nokta koydu.
*Yıl 2018.İki ana kuzusu,iki kahraman askerimiz donarak şehit oldu.İçimiz kavruldu.Mekanlar cennet olsun.

*29 ekim Cumhuriyet Bayramında yeni havaalanı açıldı.İsmini bir tek cumhurbaşkanı biliyordu ,sonunda konuşması sırasında açıkladı; İstanbul Havaalanı.
Cumhuriyet resepsiyonu ülkemizde ilk kez kez Ankara dışında İstanbul'da
henüz bitmemiş havaalanında  yapıldı.
*Ekonomi düzelsin diye bazı  vergilerde indirime gidildi.(beyaz eşya ,araba falan gibi mallarda)
Oysa halk gıda fiyatlarında, elektrik, doğalgaz ulaşım fiyatlarında indirim beklemekteydi..
------

Her yönden farkındalıklarımızın artması dileğiyle...
Güzel bir Kasım ayı geçer umuduyla...

(sizin de aklınıza gelenleri yoruma ekleyiverin)