patlıcanlı börek

Masterchef . Yemekteyiz, Gelinim Mutfakta vs. vs. vs..gibi yemek programlarına göz atmanın da etkisi ile  mutfakta börek yapma çalışmaları. 
Tabii ki alakası az zaten yemek yapmayı mutfakta olmayı severim ama sıcaklarda çok zor oldu bu iş. İki üç gündür havalar serince, sabah kalkıyoruz yerler ıslak geceden yağmur yağmış ohh şahane, hava İstanbul mavisi falan keyfe iyi geliyor. 
Börek patlıcanlı. şakran böreğinden esinlenildi.
Bizimkiler dürüm börek dediler, pek güzel oldu.

 

Madeni beşlik

 


Kurban bayramından sonra piyasaya çıkmış olan madeni 5 TL ler ile ilk karşılaşmam bir otoban durma noktasında oldu. Bir ekmek almak için 100 TL uzatıp üzerine bir kağıt 20 TL ve bir adet madeni 5 TL uzattı kasadaki genç kız, uyardı bu 5 TL. Zaten uzun zamandır paralarla ilgili harcama algı ve kavramlarımız karmakarışık. Sarı buğday unundan yapıldığı için ekmeğe 75 TL istenmesinden ziyade elime tutuşturulan 5 TL nı çocuk gibi inceledim. Bir yüzünde Türkiye Yüz Yılı Logosu, tereddütle çevirdiğim diğer yüzünde Türkiye Cumhuriyetimizin Kurucusu Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün rölyefi vardı. ,

Tabi artık piyasaya kağıt 500 TL lik ve hatta 1000 TL lik çıkar/salar/mı?/ halinde herkes. Bozuk para bir diğer deyişle madeni bozukluk artık piyasada bir işe yaramıyor. Kumbaralar verilirdi çocuklara tasarruf alışkanlığını edinsin diye. Şimdi kumbara bilmiyorlar üstelik bilseler de içine atabilecekleri bozuk para piyasada yok gibi.  Hala küçük paralar için milyonlu ,milyarlı konuşmayı dilimizden kaldıramamıştık pek yakında 2005 yılında paramızdan atılan altı sıfırlı rakamlara yeniden ulaşacağız /ulaşmayız umarım/ ve yine milyonlu milyarlı konuşacağız  galiba. O zamanlar banka çalışanı idim ve bol bol sıfırlı rakamlarla uğraşmak ne zordu. Hey gidi günler..

İyi haftalar..


Paranın değerini takip edememek

Fiyatlara şaşırmalı mıyız? Bu nasıl fiyat, temmuzda daha ucuzdu? Ucuz ne demekti? Hala fiyatları anlayamıyorum. Çaya 25.-TL yazmışlar fiyat listesine ama  ikramdı ,fişte karşısında 0.-TL yazıyordu. Ama çay zaten yemek sonrası hep ikramdı, önceden, sonra kalktı o adet. Öyle değil mi idi? Bir iskender kebap da lüks olacaksa yani nasıl olacak. Hiç mi canımızın çektiği bir şey yiyemeyeceğiz. 



yazlık haller

 Yaklaşık otuz yıldır gittiğimiz yazlığın bulunduğu Ayvalık bazı yönleri ile ilginç bir ilçe. Mesela plajda akşam üzeri güneşi ile güneşlenirken, yayılmışsın şezlonga ya da rejisör koltuğuna, daha mayon kurumamış, saçlar ıslak, öyle mayış mayış otururken yolun kenarındaki direğe bağlı cızırtılı hoparlörden İstiklal Marşımız çalınmaya başlar. İlk duyan bir şaşırıyor kalksın mı ayağa n'apsın, bakınıyor. Bu bir Ayvalık rutini cuma günleri mesai saatinde tüm Ayvalık ahalisi hafta sonuna ulusal marşımız İstiklal Marşı ile girer. Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk heykelinin yanındaki göndere bayrağımız çekilirken İstiklal Marşımızın çalınması Ayvalık'ta uzun yıllardır süregelen bir gelenek olmuş. Bulunduğumuz mahalle merkeze uzak ,eskiden yoktu şimdi bazı yerlere konulan hoparlörlerden bizim bulunduğumuz yerlere de marşımızın yayının yapılıyor. Sadece yazlıkların olduğu mahallemize cami yapılmazdan önce ezan yayını yapılıyordu bu hoparlörlerden, bu yıl İstiklal marşı ve diğer bir takım kurumsal bildiriler, cenaze varsa onunla ilgili bilgiler ve başka Ayvalık havadisleri  duyuruluyor.

Sadece hoparlör çok cızırtılı çok. Anonsları duymak için kulak kesilmek lazım.

 Bunlar güzel şeyler ama birde sıkıntısı var  Ayvalık'ın .Bir kaç yıldır özellikle geceleri mahalleye yayılan  o prina kokusu yok mu of ki off hiç yakışmıyor, hiç çekilmiyor.  Bu fena kokuya neden olan fabrikanın çevre izin ve lisans belgesi mahkemece iptal edilmiş diye haberler çıksa da fabrikanın çalışması tam gaz devam ediyor. Fabrika Ayvalık dışında ama çok uzak değil , rüzgarla kokusu her yere yayılıyor. Nasıl olacak bilinmez ama bu kokular Ayvalık turizmine hiç yaramaz, Ayvalık'a da hiç yakışmıyor. 

Yoksa Ayvalık denizi, doğası, havası çok güzel bir ilçe.

Dolunay etkisi.

Mersin Balığı Dolunayı. 
Kuzey Amerika da yerliler Ağustos ayında mersin balığının çok olduğu göllerde balık avlarlarmış.Ağustos Dolunayı da bu isimle anılır olmuş. Benim burcum aslan ve aslan burcu bu kova burcunda oluşan dolunaydan oldukça etkilenecekmiş. 


 

Pertek Feribotu

Hiç bilmezdim, Elazığ'dan Tunceli'ye gitmek için feribota binilmesi gerekiyormuş. Hey güzel memleketim ,dedirten manzaralar eşliğinde Keban baraj gölü üzerinde geçecek yaklaşık on beş yirmi dakikalık bir feribot yolculuğu yaptık. Pertek'teki iskeleye yanaşan feribotun en değişik  özelliği araçların düz girdikleri sıradan ,gemiye girişte manevra yapıp geri geri girmek zorunda olmaları. Bizim koca otobüs için biraz sıkıntılı idi ama  kaptan şoför tecrübeliydi bu konuda. Keban baraj gölünün ortasında bir ada ve üzerinde bir kale var;Pertek Kalesi.Eskiden sivri bir tepenin ucunda bulunan Pertek kalesi Keban baraj gölü oluşunca ortada bir ada olarak kala kalmış.
Tunceli'ye gidiş yolları gayet geniş ve yeni lakin Ovacık yolu oldukça virajlı. Fakat öyle bir yol ki bir yanında munzur çayı bir yanında dağlar ,kenarda sık sık rastladığımız yaban keçileri çok muhteşem bir manzara.Ovacık'da Munzur dağlarının üzerindeki Ziyaret tepe'deki gözelerden doğan ve Tunceli'nin içinden geçerek Keban baraj gölüne dökülen bir akarsu olan Munzur çayı gerçekten olağanüstü bir coğrafya görseli.  Ovacık bir dönem terörle anılsa da şimdilerde turizme açılmış. Özellikle Munzur'un doğduğu gözeler(su kaynakları) etrafına yürüyüş yolları , çevre düzenlemeleri yapılmış. Ziyaretçisi fazla. Tabi Elazığ'dan sonra Tunceli'ye gelince yolda güvenlik güçlerimiz tarafından kontroller sık yapılıyor. Allah yardımcıları olsun.  


Munzur Çayı..

Ovacık vadisi, Munzur dağları..

Munzur çayının gözeleri( su kaynakları)..

 Pertek,Tunceli, Ovacık harika doğası ile insanı etkisi altına alıyor. Gürül gürül akan sular, etrafında yaban keçileri, dağlarda karlar, yemyeşil doğa. Turizm gelişmekte bu civarda daha da ilerleyebilir ,herkesin görmesi gereken yerler. Yıllar boyu bizi uzak tutanlara ne demeli bilemiyorum. Huzurlu, güvenli ortam bu cennet coğrafyada daim olsun, insanları güzellikle yaşasın 

 Bu kadın sokak röportajında konuştuğu,  düşüncesini söylediği için tutuklandı!


Güncelleme; 30 Ağustos 2024 de serbest kaldı. 

iyi ki varlar:)

 


Bu güne gülümseten bir sabahla başladım.  Balkonda oturup güne ayılmayı beklerken  sessiz sakin geldiği için fark etmediğim ama park ederken ki ''Gel gel ,sağ yap.. hoop..yavaş yavaş..'' vs gibi nidalarla dikkatimi celbeden itfaiye aracını gördüm yan sokakta. Park etmeye çalışıyordu. Hemen etrafa göz gezdirdim dumandır, alevdir var mı bir durum yok gayet pırıl pırıl etraf. Herkes işine gitme telaşıyla marmaraya yetişmeye çalışanlar, minibüs bekleyenler, hızla giden araçlar normal. Neyse parkeden itfaiye aracından ,evlerin arasında tek başına inatla yaşamaya devam eden çam ağacının üzerine doğru merdiven uzatılmaya başladı tabi üzerinde sarı üniformalı itfaiyeci ile birlikte. 

Bekleyen bir kaç adam ağaca bakıyordu o zaman anladım ki bu bir kurtarma operasyonu, biraz sonra çam ağacının dalları arasına giren merdivendeki itfaiyeci elinde yavru bir kedi tutarak aşağıya indi. Yaramaz kedi itfaiyecinin elinden kaçmak için çırpınıyordu ve biraz sonra itfaiye erinin ellerinden sahibi olduğunu düşündüğüm adamın ellerine geçti ve operasyon başarı ile tamamlandı.Arasıra üçüncü sayfa haberi olarak okurdum ağaçta kalan kediyi kurtaran itfaiyecileri de bu sabah bizzat şahit oldum.  Koskoca araçla ve elemanları ile ufacık bir kediyi kurtarmak için gelen belediyecilere minnet duymamak elde mi?  Güne güzel başlattılar.. İşini layığıyla yapan herkese gün aydın olsun. 






Atların Dansı

 


Indıvıdual dressage .Binicilik alanındaki  branşın adı buymuş, Bireysel Terbiye.  İnanılmaz güzellikte bir at ve onunla bütünleşmiş binici muhteşem bir dans gösterisi sundu. İlk kez atların dansını izledim. Anlatılmaz izlenir , at ayrı, müziğe uygun hareketleri apayrı güzel. 

Not; At Terbiyesi orjinali dresaj olimpik bir spor dalı ve at eğitiminin belli kurallar ve rekabet ortamı içerisinde geliştirildiği amatör seviyeden olimpik seviyeye kadar turnavaları düzenlenen popüler bir spor dalı .

instagram kapatıldı!

 Ağustosa hoş gelesin dedik daha dün bir bugün iki; İnstagram kapatıldı.



Sebebi resmi olarak Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlı'ğı BTK(Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) tarafından'' instagram katalog suçlarına uymadığı gerekçesi ile kapatıldı'' olarak açıklandı. Katalog suçları 1 Haziran 2005 en beri yürürlükte olan CMK (Ceza Muhakemeleri Kanunun)da düzenlenen suçlar.

Onlar böyle açıklarken tüm diğer sosyal medya kanalları YouTube ve X'de yazılanlar bambaşka. Suikaste uğrayan lider için yapılan taziye mesajları ya da onunla ilgili yapılan paylaşımlara instagramın engel getirdiği bizim de çare olarak engeli engelle karşılamaya çalışmamız gibi bir şey. İsteyen başka kanallar VPN gibi girebiliyor tabi bu maliyetli bir durum herkes giremiyor ve instagram ile olan bağlar şu an da çoğu insanda kopmuş durumda. Tabi bu olaya yine komik tarafından bakan var, capslar gırla, işin ciddiyetini fark edip ürkenler var, konulardan bi haber olup şaşıranlar var, instagramı gelir kapısı yapmış olup sinirlenenler var var ki var.

Konu şu ki; bizim alışmış olduğumuz ve dünya üzerinde milyonlarca kullanıcısı olan bir iletişim alanındaki özgürlük alanımız kısıtlanmış oldu. Tut ki diğerlerini de kapattılar ki Bangladeş bizden mi örnek aldı kim bilir tüm sosyal medyaları kapatmış. Bu neye yarayacak bir fikrim yok lakin sandıkları gibi ülkede yaşayan insanların çoğu kapatılmaya neden olan konunun özü hakkında hiç bir fikir sahibi değil. Ülke de yaşamak gittikçe zorlaşırken fiyatlar almış başını gidiyor millet cebinin derdinde siz instagramla cebelleşin. Olacak şey mi? 

Tabi şöyle de bir durum var ülkede yine herkes sus pus, yine bir sessizlik yine aman boşvercilik, alışmışlık durumu.Gerçi  BOTAŞ doğalgaza yüzde 33 zam yaptı, EPDK(Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu) elektrik fiyatlarına yüzde 38 zam yaptı. Ses çıkarmaz olduk instagram için mi bir şey diyeceğiz, demeyiz. Böyle giderse sıra diğer sosyal medya mecralarına da geliverir. Yine mektupla haberleşme dönemine gireriz. Bunda yeni nesil zorlanabilir , onlar düşünsün..

2024 Paris Olimpiyatlarını İzliyor musunuz? (Ağaç Ev Sohbetleri 258)

 Sade ve Derin blogunun emek ve çabaları ile beşinci yılı biten Ağaç ev sohbetlerine /Kutluyorum/bu yaza damga vuran 2024 Paris Yaz Olimpiyatları konu olmuş.  Olimpiyatlardan önce de İspanya futbol takımının şampiyon olduğu UEFA nın düzenlediği EURO 2024 Avrupa Futbol şampiyonası vardı. Bu yaz genel anlamda spor yazı oldu. 

Tabi bu sıcaklarda evde olunca yapılacak en güzel şey bambaşka dünyaların kapılarını açan spor karşılaşmalarını izlemek. Kasvetli, gergin, sinir bozucu siyasi ve ekonomik gündemden en güzel kaçış yolu  olimpiyat oyunları. 

26 Temmuz 2024 de yapılan Olimpiyat açılış töreni inanılmaz bir görsel şölendi. Kocaman bir şehri Paris'i sahne yapmışlar her köşesine her sokağına, binasına ve tabi Sen Nehrine, köprülerine inanılmaz gösteriler sığdırmışlar, ışık ve sahne şovları hazırlamışlar. Eleştirenler oldu ve gördük ki yobaz tayfa sadece bizde değil dünyanın her yerinde var. Neyse benim düşüncem gayet başarılı, dünyadaki tüm insanlara hitap eden, masraftan asla kaçınılmadan hazırlanmış çok güzel bir açılıştı. Bir çok da yenilik varmış açılışta mesela meşale ateş değil ışık ve sudan oluşturulmuş ki inanılmaz ateş gibiydi. Celine Dion ve Lady Gaga performansları şahaneydi.

Ve başlayan oyunlarda genelde Türk sporcuların olduğu oyunları izliyoruz.  Mesela Okçulukta ilk kez takım olarak madalya aldık. Tabi Mete Gazoz'u  yine okçulukta heyecanla izliyoruz. Bu arada Azerbaycanlı sporcu Yaylagül Ramazanova'nı 7 aylık hamile olarak okçuluk yarışlarında yarışması büyük başarı idi. Ayrıca kutluyorum. 

Voleybolda takımımız Hollanda karşısında ''ay yenildik ya hu!'' derken tam da o sırada atılıma geçip 3-2 yendiler neyse ki .Bize baya heyecan yaşattılar. Dominik takımı da yenildi sıra da İtalya var.

Havalı tabanca atışı ki daha önce hiç izlememiştim Şevval İlayda Tarhan ve Yusuf Dikeç ile Olimpiyat ikincisi olduk gümüş madalya ile atıcılıkta tarihimizin ilk madalyaları alınmış oldu. Yusuf Dikeç atış sırasındaki tavırları ile bir günde dünya çapında  fenomen haline geldi ki bu da ayrı bir şans diyelim. Hem yarıştaki başarısı hem de duruşu kendisini bambaşka bir dünyaya taşıdı.

Boksta kadınlar gayet iyi gidiyor. Esra Yıldız Kahraman ve Hatice Akbaş başarılı müsabakalarına devam ediyorlar. Kızların boksta da başarılı olması gurur verici. Busenaz Çakıroğlu ve Buse Naz Sürmeli çeyrek finale yükseldi. Buse Naz lar şahaneydi. Bir Buse de yüksek atlamada var; Buse Savaşkan. Hepsi gurur verici.



Genelde izlediklerim bizimkiler fakat geçen gün Kay kay vardı Sanırım yeni olimpiyat oyunlarından. Genç hatta çocuk yaşta kaykaycılar çok emek vermişler ama bu bir spor mu bilemedim. 

Tabi o kadar değişik ve çeşitli spor dalları var ki bu yıl olimpiyatlarda 32 branş da 48 dalda sporcular yarışıyormuş. Keşke çoğunda yarışan sporcularımız olsa. Özellikle üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin su sporlarında olmasını isterdi gönül ama yokuz. Başka ülke sporcularını görünce insanın içi burkuluyor neden biz sporda geriyiz diye. Aslında sebepleri malum ama bilmemezlikten geliyoruz ve bir çaba göstermiyoruz çocuklarımızın sporla ilgilenmesi için. Eksiğimiz çok fazla . Düzelir mi? Kim bilir?



temmuz sonu

 Dün evin yeni elemanı vantilatörün döndüre döndüre üflediği havalı ortamda The Gentlimen adlı diziyi izledik. Müzikleri antipatik gelse de dizi güzeldi.

**

 Tabii  TeamTürkiye'nin programına bakıp Türk sporcuların oyunlarını izlemeden de geçemeyiz. Mete Gazoz'un 2024 Paris Olimpiyatlarında rakibini yenerek bir üst tura çıktığı oyunu izledik.  Boks branşında başarı sporcumuz Hatice Akbaş'ı da gururla takip ediyoruz. Kendisi dün 5-0 lık bir galibiyetle çeyrek finale yükseldi. 

***

Akşamları mahallenin dondurmacısını sık sık ziyaret eder olduk. Bir top dondurma 55 TL. geçen yıl genelde akşamları kuyruk oluyordu bu sene müşterisi azalmış hatta çay ve kahve de satmaya başlamışlar. Tabi bu fiyat bizim mahallenin dondurmacısının fiyatı. Geçen gün kızımın oturduğu mahalledeki dondurmacıya gittik Orada da bir top dondurma 60 TL , çocuk dondurmasının topu 40 TL .Muhite göre farklı ha bir de o dondurmacının ismi İtalyanca idi. Bizim ki Türkçe.  En çok kağıt helva arası dondurmayı severim ya da kıtır külahta.. Bazı yerlerde külahı hemen oracıkta dondurmacıda yaparlardı böyle şimdinin waffle hamuru gibi kalıba döküp külah şekli verirlerdi. 

****

Biz bir top dondurmayı hesaplarken Türk-İş temmuz ayı açlık sınırı yani dört kişilik bir ailenin asgari gıda masrafı ,yaşamak için yemesi harcaması gereken gıda masrafını 19.234,43 TL olarak açıklamış,buna diğer masraflar eklenerek hesaplanan(kira,ulaşım, eğitim,faturalar vs.) yoksulluk sınırı ise 62.652,87 TL olmuş. Bu durumda çoğu çalışan açlık ile yoksulluk arasında demek oluyor ki bu durum uzun zamandır devam ettiği halde şu 5199 sayılı yasada yapılacak değişiklikler kadar konu edilmiyor, alışılıyor tıpkı bir müddet sonra o yasaya da verilecek tepkinin azalacağı  gibi.

****

Vee bir temmuz ayı daha biterken yine bir doğum günümü yaşamadan geçemezdim. Her ne kadar özel günleri kutlama konusunda isteksiz olsam da sevdiklerimin hatırlamasını , pasta yemeyi ve gelen çiçekleri seviyorum. Üstelik bu doğum gününde uzun süredir yapmadığım bir etkinlikte bulunmaya karar verip tiyatroya gittik. Kadıköy de bir parkın içindeki anfitiyatroda,açık havada Uygur kardeşleri izlemek güzeldi. Açık hava sinemasına çok gittim ama açık havada tiyatro ilk kez izlemiş oldum. Doğum günüm farklı oldu.

Durgun,  aşırı sıcak ,çoğunlukla evde geçen 2024 Temmuzunu da böylece bitiriyorum.. 

Hoş gel Ağustos..